Bir öğretim yılı daha biterken eğitimdeki sorunlar çığ gibi büyüyor

Haziran ayının sonu itibarıyla milyonlarca öğrenci ve eğitim emekçisi için bir eğitim-öğretim yılının daha sonuna gelindi. Ve maalesef bu öğretim yılı da daha önceki yıllar gibi sorunların çığ olup büyüdüğü bir öğretim yılı oldu.

Hiç şüphesiz bu öğretim yılının en önemli sorunu eğitimde artan şiddet olaylarıydı. Okulların açıldığı andan itibaren hemen hemen her hafta bir şiddet haberi ile karşı karşıya kaldık. Ve maalesef 7 Mayıs tarihinde İstanbul’un Eyüpsultan ilçesindeki bir özel okul müdürünün öldürülmesi ile bu şiddet olayları tüm eğitim bileşenleri için bardağı taşıran son damla oldu. Artan şiddet olayları neticesinde tüm eğitim sendikaları birleşerek 10 Mayıs günü son yılların en kapsamlı grevini gerçekleştirdi. Bu grev neticesinde AKP iktidarı eğitimde şiddeti önlemek için birtakım somut adımlar atılacağını vaat etse de yapılan göstermelik düzenlemeler eğitimde yaşanan şiddet olaylarını engellemedi. Maalesef 26 Haziran tarihinde bu sefer Kocaeli’nde görev yapan bir müdür yardımcısı silahla vurularak öldürüldü.

Bu öğretim yılının en önemli tartıma konularından biri de AKP iktidarının eğitim sistemini gerileştirmek için attığı birtakım adımlar oldu. ÇEDES ile başlayan eğitimde gericileştirme adımları “yeni” müfredatın alelacele yürürlüğe sokulması ile AKP iktidarının eğitim sistemindeki nihai hedefinin ne olduğunu göstermiş oldu. Yeni müfredatın bu kadar hızlı bir şekilde ve hiçbir eğitim bileşeninin görüşünü almadan yürürlüğe konulmasının nedeni, müfredat incelendiğinde daha anlaşılır oldu. Zira yeni müfredatla bilimsel pek çok konu, görüş, teori vb. müfredattan çıkartılırken bunların yerine dinsel kavramlar monte edildi. Gösterilen tüm tepkilere kulaklarını tıkayan AKP iktidarı, bu müfredatı itirazlara rağmen önümüzdeki öğretim yılı itibarıyla uygulayacağını belirtti.

Bu öğretim yılında ön plana çıkan bir diğer sorun ise MESEM uygulaması oldu. Lisede başarısız olan ya da ekonomik durumundan dolayı lise eğitimini devam ettiremeyen binlerce öğrenci MESEM uygulaması ile bizzat devlet eliyle çocuk işçiliğe yönlendirildi. 13-14 yaşlarında binlerce öğrenci staj adı altında yok denilecek ücretlerle sermayeye köle edildi. Üstelik maalesef onlarca öğrenci çalıştıkları işyerlerinde ya iş kazasına uğradı ya da hayatını kaybetti.

Yukarıda sıralanan sorunlar hiç şüphesiz eğitim sisteminde yaşanan en önemli sorunlardır ama sistemin tüm sorunları bunlardan ibaret değil. Üniversite öğrencilerinin barınma sorunları, akademik personele yönelik baskılar, eğitim emekçilerinin özlük ve ekonomik sorunları ve daha pek çok sorun AKP iktidarının eğitim alanında ne kadar başarısız olduğunun göstergeleri.

Yaşanan tüm bu sorunlara rağmen eğitim emekçilerinin sorunların çözümüne yönelik sergiledikleri mücadele örnekleri de yok değil. Özellikle özel sektörde çalışan eğitim emekçilerinin ve bu sektörde çalışan eğitim emekçilerini temsil eden Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası’nın sergilediği eylem pratikleri oldukça ses getirdi. Özel sektör öğretmenlerinin en önemli talebi olan “taban maaş” talebinin ön plana çıktığı ve 26 Mayıs’ta başlayan oturma eylemi bir süredir kararlılıkla devam etmekte. Taban maaş talebi başta olmak üzere özel sektörde çalışan eğitim emekçilerinin sorunlarını ön plana çıkaran oturma eylemi pek çok şehirde il Milli Eğitim Müdürlükleri önünde sürüyor.

Yorumlar kapalıdır.