Konut kiraları can yakıyor

Yaşanabilecek bir konuta sahip olmak, her insanın en temel hakkıdır. Tabii bu durum normal bir yaşam standardı gerektirir. Türkiye’de yaşıyorsanız bırakın ev sahibi olmayı, kiralık bir konutta oturmak bile lüks olmaya başladı. Çalışanlar olarak ekonomik koşulların zorluğu altında zaten sıkıntılar yaşıyoruz. Maaşlara yapılan zamlar hiçbir zaman bizim talebimiz doğrultusunda olmuyor ama temel gıda, temizlik, giyim ve barınacak konut gibi ihtiyaçlarımız bizim dışımızda sürekli artıyor.

Bu yazının genel konusu olan konut kirası meselesini biraz irdelemek istiyoruz. Geçtiğimiz yıl başlayan pandemi, bu yıl da devam ediyor. Pandemi koşullarında alınan ücret iyice aşağıya çekilirken konut kiraları bunun tam tersi, son yılların en yüksek seviyelerine gelmiş durumda. Doğal olarak yıllık kira zammının enflasyona orantılı yapılması gerekir. Fakat maalesef böyle olmuyor. Konut sahipleri son dönemde enflasyon oranına razı gelmiyor ve daha fazla kira zammı talep ediyor. Bu öyle yüksek zamlara tekabül ediyor ki, bazı bölgelerde konut kiralarına yüzde 60-70 zam yapılırken bazı bölgelerde ise bu oran yüzde 100’leri de geçiyor. Ev sahibi eğer kiraya zam yapamıyorsa kiracıyı evden çıkarma yoluna başvuruyor. Bazı ev sahipleri kiraya zam yapamadığında ya da hiç zam istemeden kiracıya “Evimden çık, o evde ben oturacağım” deyip kiracı evden ayrıldıktan sonra eve yeni kiracı sokuyor. Kiracıların çoğunun bilmediği bir konuyu belirtmek isteriz; ev sahibi eğer sizi bu şekilde evden çıkarırsa, eve yeni bir kiracı sokması hukuken yasaktır. Böyle bir durumla karşı karşıya gelirseniz yasal haklarınızı kullanabilirsiniz.

Kiraların bu kadar artmasının sebebi konut sıkıntısı mı? Hayır, değil. Peki bunu nereden biliyoruz? Sadece İstanbul’da satılmayı ya da kiralanmayı bekleyen 350-400 bin civarında boş konut mevcut. Türkiye geneline baktığımızda bu sayı 1 milyon 800 bini buluyor. Konut kiralarının artışına sebep olan bir başka konu daha var: medyanın balon haberleri. Kiralık konut bulunamıyor gibi haberler ev sahiplerinin iştahını kabartıyor. Bu konuya emlakçılar da çanak tutuyor. İstanbul Emlakçılar Odası Başkanı Nizamettin Aşa’nın yüksek kira açıklaması şöyle: “Aileler ve yeni evlenen çiftler için sıkıntı olduğunu söyleyebiliriz ama üç kişi birleşip bir evi tutabilir. 5 bin TL kiraya merkezi bir yerde öğrenciler birleşip ev bulabilir.” İstanbul Emlakçılar Odası Başkanı Nizamettin Aşa, hangi ülkede yaşadığının farkında değil galiba. Asgari ücretin 2825 TL olduğu bir ülkede 5 bin TL kirayla nasıl ev tutulacak? Öğrencilere gelince, üç kişi birleşip ev tutsalar da ayda 2000 TL kira, elektrik, su, ücretini zaten ailelerinin verdiği harçlıklarla nasıl karşılayacaklar? Bu öğrenciler ne yiyecek, ne içecekler; okula gidip gelirken kullandıkları toplu taşıma ücreti, okul masrafları gibi giderleri nasıl karşılanacak? Nereden baksanız Emlakçılar Odası Başkanı vicdandan yoksun, kapitalist kafayla yaşayan biri.

Bizim acil talebimiz konut kiralarının taban ve tavan fiyatının belediyeler tarafından tespit edilmesi, bu tespitin de ortalama işçi ücretinin kirayı karşılayabileceği şekilde uygulanabilmesi. Yandaş müteahhitlerin ve konut firmalarının elinde biriken on binlerce konut derhal tazminatsız kamulaştırılmalı ve sosyal konutlar olarak ihtiyaç sahibi emekçi, yoksul halkın kullanımına açılmalıdır. Öğrencilerin ise devlet yurtlarında barınmalarının sağlanması ve yeme içmelerinin devlet tarafından karşılanması gerekmektedir. Her insanın yaşanabilir bir konut hakkı vardır. Bu, temel insan hakkıdır ve asla vazgeçilemez. Bu sorun kapitalist kafayla çözülemez, bunun bilincindeyiz.

Yorumlar kapalıdır.