12 Ağustos 1953: Troçkistler, Sri Lanka’da hayatı durdurdu
1935 yılında Sri Lanka henüz bir Britanya sömürgesi iken, 1933’te Dördüncü Enternasyonal’in bayrağı altında bir araya gelme çağrısı yapan Uluslararası Sol Muhalefet’in takipçisi olan 50 kişilik bir işçi ve öğrenci grubu, hem Britanya emperyalizmini kovmak, hem de Sri Lanka kapitalizmini ilga ederek Asya’daki ilk işçi iktidarını kurmak hedefiyle, Lanka Sama Samaja Partisi’ni (LSSP) kurdular.
Sri Lanka’nın Stalinist partisi (Komünist Parti), Moskova Hitler’e karşı “demokratik” emperyalistler olan İngiltere ve ABD ile ilkesiz bir ittifak kurmuş olduğu için, Sri Lanka’da Britanya sömürgeciliğine karşı mücadeleyi reddetti. LSSP, Britanya’ya karşı mücadeleyi hiçbir zaman salt bir ulusal kurtuluş mücadelesi olarak görmedi; Britanya emperyalizmine karşı politikası, daima bir sınıf mücadelesi politikası oldu. Bunun bir sonucu olarak LSSP kısa süre içinde 7 milyon Sri Lankalı işçi ve köylünün bağlılığını kazandı.
Parti, Demiryolu İşçileri Sendikası ve Genel Emekçiler ve Plantasyon İşçileri Sendikası’nı kurdu. Girdiği ilk seçimlerde Seylan Eyalet Meclisi’ne iki milletvekili soktu. Eylül 1939’da II. Dünya Savaşı’nın patlak vermesiyle, partinin parlamentodaki milletvekilleri, dokunulmazlık hakları çiğnenerek tutuklandı. Yine bu sırada LSSP’nin iki önderi tutuklandı; partinin matbaaları basıldı ve yayınları yasaklandı. Seylan Plantasyon Sahipleri Birliği’nde (SPSB) merkezileşmiş olan ülkenin toprak sahipleri ile burjuvazisi, SPSB’nin Silahlı Birlikleri’ni kurarak, Troçkist işçiler ve köylüler üzerinde terör estirmeye başladı. 13 Mart 1942’de, adaya atanmış olan Britanyalı Vali Sir Andrew Caldecott, LSSP’yi yasadışı ilan etti.
LSSP’yi siyasal olarak kurtaran, onun Dördüncü Enternasyonal’e olan bağlılığıydı. Nisan 1942’de, LSSP önderleri, tutuldukları zindandaki gardiyanı partiye kazanarak, hapisten toplu bir kaçış gerçekleştirdiler. Britanya emperyalizmi, kaçak LSSP önderlerinin başına ödül koydu. LSSP önderleri 15 Temmuz tarihine dek yakalanamadılar; onların yakalanmalarına sebep olan ise, Moskova’nın LSSP’nin içine soktuğu Kulkarni isimli Stalinist ajanın, Britanya emperyalizminin yetkililerine, parti önderlerinin saklandığı yeri ifşa etmesiydi. (O sıralarda Stalinist hareket Avrupa’da, ABD’de, Asya’da ve Latin Amerika’da Troçkist hareketlerin bastırılmasında, emperyalist odaklar ve burjuva istihbarat servisleriyle birlikte hareket ediyordu.) Britanya, LSSP önderlerini 8 Şubat 1944 tarihine kadar mahkeme önüne çıkarmadı. Daha sonra bu mahkemede yapılan savunmalar, uluslararası işçi hareketinin klasikleri arasındaki yerini aldı.
II. Dünya Savaşı’nın ardından Sri Lanka, 1950’li yılların başında Britanya’dan bağımsızlığını geri kazandı. Ülkeye geri dönen LSSP önderlerini, 12 bin kişilik bir işçi grubu karşıladı. Bu sırada Sri Lanka kapitalizmi bir ekonomik büyüme dönemine girdi.
Kore Savaşı sırasında emperyalistlerin ihtiyacını hissettikleri hammaddeleri Sri Lanka karşıladı, bu da ihracatta bir patlamayı beraberinde getirdi. 1953’te, o sırada iktidarda olan UNP pirinç sübvansiyonunu kesmeye karar verdi ve ardından pirinç fiyatı neredeyse yüzde 300 arttı. LSSP bu durumdan, bir proleter ayaklanma örgütlemek için faydalanmaya karar verdi.
Sri Lanka dilinde genel grev anlamına gelen Hartal için LSSP hazırlanmaya başladı. İki hafta içinde LSSP kadroları, hükümetin kemer sıkma önlemlerini protesto eden bir metne 70 bin imza topladılar. Pirinç fiyatlarının artmasının ertesi günü, 21 Temmuz’da Balapitiya’da köylüler yolları kapadı. O haftanın ilerleyen günleri sırasında bu eylem diğer köylere yayıldı ve hafta biterken, bu eylemci ruh hali kent emekçilerine ulaşmıştı. İlerleyen haftalarda LSSP, sendikaların tabanlarındaki işçilerin toplu dilekçelerle, sendikalarının önderliklerini genel greve zorlamaları için örgütledi. LSSP bir yandan da işçi-köylü ittifakının politik çerçevesini çizmeye ve araçlarını hazırlamaya girişti.
Bu sırada burjuvazi, hükümet ve ordu LSSP’nin Hartal çalışmalarına karşı önleyici korku politikalarını hayata geçirmeye başladı. 11 Ağustos’ta Peradeniya Üniversitesi öğrencileriyle polis arasında büyük çaplı bir çatışma çıktı. Basın antikomünist demagojiyle bezenmiş bir Hartal karşıtı kara propagandaya başladı. Ordu tehdit edici açıklamalar yapmaya başladı.
12 Ağustos 1953 sabahını, LSSP önderlerinden Colvin R. de Silva şöyle tarif eder:
“12’si sabahında güneş, LSSP önderleri sokakta ve en önemli hükümet kurumlarının ve özel işyerlerinin kapılarındayken, Kolombo’da doğdu. Limanlar greve çıktı. Ratmalana Demiryolu greve çıktı. Tramvaylar greve çıktı. Kolonnawa’daki PWD fabrikası greve çıktı. DI Marangozluk-Mobilya greve çıktı. Wellawatte İplik ve Dokuma Fabrikaları greve çıktı. Walker’s fabrikası greve çıktı. Kibrit işçileri greve çıktı. Kamyoncular greve çıktı. Bir dizi küçük işyeri greve çıktı. Çığ gibi büyüyen bir grev dalgası vardı.”
Grevin önderlerinden biri olmasına rağmen, de Silva’nın greve çıkan işyerleri ve fabrikalar listesi, Hartal boyunca ayaklanmaya katılan fabrikalar ile işyerlerinin tam listesinin yanında oldukça ufak kalıyor. Hartal sırasında Sri Lanka’da hayat durdu; toplu taşıma ve iletişim araçları çalışmadı. Kolombo Belediye binası işgal edildi. Kimi yerellerde kapitalistlerin özel mülklerine karşı silahlı sabotaj eylemlerine gidildi.
LSSP’nin önderliğindeki Hartal’dan korkan UNP Hükümeti, Kolombo Limanı’ndaki HMS Newfoundland gemisine kaçtı. Bu gemiden ülkede OHAL ilan ettiler. 13 Ağustos’ta şiddet dalgası başladı: Ülkede bütün Troçkist gazeteler, dergiler, broşürler, bildiriler yasaklandı; Troçkist kadroların evlerine baskınlar yapıldı, polisle çatışmalar sırasında şehit düşenler oldu; kitlesel tutuklamalar yapıldı. Ancak hükümetin baskıları başarıya ulaşamadı. LSSP boyun eğmedi ve kazanımlar elde etti.
Bolşevik Parti’nin 1905’i ne ise, LSSP için de Hartal oydu. Ancak LSSP, yönettiği bu büyük ayaklanmadan sonra parti içinde politik konsolidasyonunu sağlayamadı ve sağa kaymaya başladı. İlk olarak Tamil ulusal kurtuluş mücadelesine dönük olarak (önceki yöneliminin tam tersi şekilde) soğuk bir yaklaşım benimsemeye başladı. Bu, parti içinde güçlü bir kanat olan Tamil işçilerinin partiden uzaklaşmasıyla sonuçlandı. Kitleler LSSP’ye akmayı sürdürürken, LSSP gerekli siyasal ve örgütsel önlemleri alamadığı için, kitleleri kazanan değil, onlara uyarlanan bir pozisyona sürüklendi.
LSSP 1964’te, bir burjuva koalisyon hükümeti kurarak Sri Lanka’da iktidara geldi. Bu, Dördüncü Enternasyonal açısından bardağı taşıran son damla oldu. Zira Nahuel Moreno’nun da vurguladığı üzere, “bizim partilerimiz”, yani Leninist-Troçkist partiler “işçi sınıfı iktidara gelmeden iktidara gelmezler”. Eğer gelmişlerse tıpkı Stalinist, Maoist, Castrocu veya Hocacı partiler gibi, bunu işçi sınıfına ihanet ederek ve proletaryanın iktidarı mücadelesine sırt çevirerek yapmışlardır. Dördüncü Enternasyonal bu Leninist ilkeye sımsıkı bir şekilde bağlı olduğunu kanıtlayarak, belki başka hiçbir önderliğin atamayacağı bir adım atarak, milyonlarca işçiyi kendi çatısı altında bir araya getiren en güçlü seksiyonunu, bir burjuva koalisyon hükümetine katıldığı için ihraç etti.
1953 Sri Lanka Hartal’ında Troçkist partinin iktidara devrimci yollarla gelmesi bir gündem halini almışken, ondan bir sene önce, 1952’de de, Dördüncü Enternasyonal’in Bolivya seksiyonu iktidarı fethetmenin kıyısına kadar gelmişti. Bolivya partisi ülkenin fiilen yönetiminde olan COB’un (Bolivya İşçi Merkezi) önderliğini elinde tutuyordu ve COB’un içindeki Madenciler Sendikası’nı silahlandırarak, burjuva ordunun etkisini kırmıştı. Ancak o sırada Enternasyonal’in önderliğinde bulunan ve Mandel-Pablo isimleriyle anılan revizyonist hat, Nahuel Moreno’nun muhalefetine rağmen Bolivya partisinin iktidarı ele geçirmek yerine, küçük burjuva milliyetçi gerilla hareketini desteklemesi gerektiğini ilan etti. Bu politika Bolivya partimizi yıkıma sürükledi.
Hem 1953 Hartal’ı hem de 1952 Bolivya’sı kitlesel etkiye sahip, işçi sınıfının devrimci savaş aygıtı sıfatına layık Leninist-Troçkist partilerin inşa edilmesi noktasında, bugünkü mücadeleci kuşaklara birçok ders öğretiyor. Sadece nelerin nasıl yapılması gerektiği konusunda değil; hangi kritik virajlarda nelerin yapılmaması ve hangi uyarlanmacı politikaların izlenmemesi gerektiği konusunda da.
Yorumlar kapalıdır.