Özel sektör eğitim emekçileri örgütleniyor

Ekonomik kriz derinleşirken bir taraftan da Tek Adam rejiminin yüzleştiği sorunlar artıyor. Barınma, sağlık, gıda, enerji… Çoklu kriz! Açlık, yoksulluk ve işsizlik… Emekçilerin payına düşen bu. Göz açıp kapayana kadar her şeye zam geliyor, çarşı pazar ateş. Temel gıda harcamalarından ulaşıma, elektrikten doğalgaza… Kısacası iğneden ipliğe her şeye zam gelmekte. İşçiler emekçiler sefalete sürükleniyor. Bu sektörlerin içerisinde eğitim emekçileri de yer alıyor. Özellikle de özel sektörde çalışan eğitim emekçileri.

Ülkemizde eğitim fakültelerinin sayısı her geçen gün artmakta, 2002’de 55’ten 2018’de 93’e yükseldi. Her sene eğitim fakülteleri 40 bin mezun veriyor. Resmi rakamlara göre Türkiye’de 150 bin öğretmen açığı bulunurken, 2020 verilerine göre atama bekleyen öğretmen sayısı 460 bin civarında. Ancak eğitim sendikalarına göre atanamayan öğretmen sayısı 700 bin civarında. Eğitim Sen’in raporlarına göre 2023 yılında atanamayan öğretmenlerin sayısı 1 milyonu aşacak. Her yıl ataması yapılmayan en az 256 bin öğretmen işsizler ordusuna katılıyor. KPSS’ye giren her 100 öğretmenden yalnızca 17’si atanıyor. Atanamayan öğretmenler ise hamallık, garsonluk, kuryelik, tezgâhtarlık, işportacılık yapıyor ya da inşaat sektöründe çalışıyor. Bazıları da özel eğitim kurumlarında çalışmaya mecbur bırakılıyor. Atanamadığı için bunalıma giren ve intihar eden öğretmenlerin sayısı ise 50’yi aştı.

Özel sektörde çalışan eğitim emekçilerinin sorunları her geçen gün artmakta. Bu sorunların başında ise güvencesiz çalışma geliyor. Özel okul, kurs, etüt ve rehabilitasyon merkezlerinde çalışan eğitim emekçilerinin sorunları tabii ki sadece güvencesizlikle sınırlı değil. Uzun çalışma saatleri, mobbing, kısa süreli sözleşme…

İşte tam da bu noktada özel sektörde çalışan öğretmenlerin sorunlarını dert edinen bir sendika kuruldu. Ağustos 2021’de “Özel öğretim kurumlarına sendika girecek” diyerek yola çıkan Öğretmen Sendikası, başta İstanbul olmak üzere Ankara, İzmir, Samsun, Mardin, Adana, Mersin ve Antakya gibi illerde çalışma yürütmeye başladı.

Açlık sınırının her geçen gün arttığı ülkemizde özel okul öğretmenleri asgari ücretle çalıştırılıyor. Ve biz diyoruz ki, asgari ücretle öğretmen çalıştırılamaz. Eğitim emekçileri özel okul patronları tarafından hem uzun çalışma saatlerine maruz bırakılıyor hem de mobbing uygulanarak emeklerinin karşılığını alamıyorlar. İş sözleşmeleri 12 ay üzerinden değil 10 ay üzerinden imzalanıyor. Cumartesi ve pazar günlerinde de çalıştırılmakta, hatta resmi tatillerde ve kar tatillerinde bile okula çağrılmaktalar. Bunlar yetmiyormuş gibi giyimimize karışılıyor, evli mi bekâr mı olduğumuza kadar soruluyor.

Öğretmen Sendikası’nın son dönemde en çok dile getirdiği konulardan birisi de taban maaş mücadelesi. Özel sektörde çalışan eğitim emekçilerinin talebi, 2014 yılında yürürlükten kaldırılan taban maaş uygulamasını içeren ilgili maddenin tekrar yürürlüğe konması. Kısacası, resmi okullarda çalışan öğretmenlerle aynı şartlarda çalışan özel okul öğretmenlerinin maaşlarının eşitlenerek taban maaş hakkının elde edilmesi.

Özel sektörde çalışan eğitim emekçileri sadece ücretlere karşı mücadele yürütmüyorlar. Eğitimin özelleştirilmesi ve piyasacı eğitim anlayışına karşı eşit, parasız, bilimsel ve anadilinde eğitim hakkı için de mücadele ediyorlar. Ekonomik, sosyal ve özlük haklarımız için mücadele ederken talebimiz ise: “İnsanca yaşam ve güvenceli iş”.

Yorumlar kapalıdır.