Sorunu yaratan çözüm olamaz

“…canı, kanı, göz yaşı, yer altı kaynakları pahasına bir avuç mahrurun refahını devam ettirmek üzerine kurulu bu çarpık yapı kökünden çatırdıyor… Zengin daha da zenginleşirken … yoksulluk artmakta.

Yolsuzlukların, rüşvetin, yoksulluğun olmayacağı bir ülkeyi biz hallederiz.

Yukarıdaki cümleleri işçiden yana bir dünya ve Türkiye hayalini kuran bizim gibi kimseler değil, doğrudan doğruya Erdoğan kurdu. Birincisini 10 Ekim’de, ikincisini de 9 Ekim’de söyledi.

Geçtiğimiz ay AKP ve MHP’nin oyları ile meclisten geçen sansür yasasına bakacak olursak Amasra’daki madenci katliamı gibi konulara dair hükümetin yalnızca zengin dostu olduğunu; yolsuzluğun, yoksulluğun, iş cinayetlerinin ve tabii yasakların bu yönetim anlayışının sonucu olduğunu yazanlar hapis cezası alabilecek. Anlaşılan o ki Erdoğan bir yandan ülkede muhalefetin sesini kısmak için baskıyı artırırken bir yandan da ülke muhalefetsiz kalmasın diye kendisine karşı kendisi muhalefet olmaya karar vermiş. Erdoğan 20 yıldır iktidar değilmiş gibi yapıp kendi yarattığı sorunlara karşı çözümün kendisinde olduğunu söylüyor.

AKP-MHP bloğunun kitle desteğini yitirdiği biliniyor. Bu gidişin temel dinamosu da ekonomi. Bu yüzden Çalışma Bakanı Bilgin “Enflasyonun emekçiler üzerindeki tahribatını ortadan kaldıracak bir düzenleme yapacağız,” diyor. Saray yönetimi seçim stratejisini ekonomik müjde ve mucizelere bağlıyor. Görünen o ki sosyal konutlar, Karadeniz’deki son derecede yetersiz doğalgaz rezervi, Akkuyu’da sürekli şaibeleriyle haberleşen nükleer santral, EYT, asgari ücret zammı ve vergi düzenlemesi Cumhur İttifakı’nın seçim çalışmasının merkezini oluşturacak. Hükümetin doğalgaz ve nükleer projelerinin daha da yüksek elektrik faturaları anlamına geldiğini biliyoruz. TOKİ projesinin ölü doğduğunu gördük. Peki diğer adımlar hiç olmazsa bizi biraz rahatlatabilir mi?

Hükümetin sicili ortada: 20 yıllık iktidarının sonunda bir avuç aile zenginleşirken işçi emekçilere ay sonunu görmek haram oldu. Sorunu yaratan çözümün kendisi olamaz ama derdi olan derman arar. Hükümetin ne vergi dilimi ne de enflasyonla kuşa dönecek asgari ücret zammı sorunlarımıza çare. Bizim çözümümüz, emek merkezli bir çıkış için bir arada olmakta. Ücretlere göstermelik bir zam değil enflasyon oranında her üç ayda bir zam için, örgütlü patronlar sınıfına karşı sendikal örgütlenmenin önündeki tüm yasal zorlukların kaldırılması için, patronlardan bağımsız bir emeğin ittifakını örmeliyiz. Çözüm anlık ağrı kesicilerde değil. Kalıcı ve güvenilir bir rahatlamanın yolu, ayağımızdaki dikenden (patronlardan ve temsilcilerinden) kurtulmaktadır.

Yorumlar kapalıdır.