2023 ve emeğin yüzyılı için!

2022 emekçiler için çok zor bir yıl oldu. Bütün bir yıl boyunca bakanlıkla şaklabanlık arasında salınan Nebati’ye göre bile “2022 en kötü yıl olarak tarihe geçecek”. Nebati’nin de parçası olduğu Erdoğan yönetiminin ekonomik tercihleri sonucu, emekçiler korkunç bir yıkımın içine itildiler.

Türk lirasının değersizleştirilmesi politikasıyla enflasyon tarihi zirvelere ulaştı. Emekçilerin alım gücü ağır bir biçimde ezildi. Bu yıkım politikası sözde dış ticaret açığını kapatmak ve işsizliği azaltmak için hayata geçirilmişti. Ne var ki, enflasyonun ve dövizin fırlamasına, 100 milyar dolara ulaşarak rekor kıran dış ticaret açığı ve resmi rakamlara göre dahi yüzde 10’un altına düşmeyen işsizlik oranları eşlik etti. Erdoğan yönetimi ekonominin, biri hariç, her başlığında tarihsel bir iflasa imza attı.

Saray rejiminin başarılı olduğu tek başlık finans sermayesinin ve kendi kanatları altındaki patronların elde ettiği olağanüstü kârlardı. “Düşük faiz” politikasının en önemli kazananı, kârlarını yüzde 500 oranında artıran bankalar oldu. Emekçilerin ödediği fahiş vergiler, yap-işlet-devret modelleri ve çeşitli hazine yardımlarıyla Saray oligarklarına armağan edildi. Hiç şüphesiz, bu kesimler için 2022 “en kazançlı yıl olarak tarihe geçecek”.

2022’ye damgasını vuran bu ekonomik yıkım tablosu, seçimler yaklaşırken Saray için önemli bir endişe kaynağına dönüşmüş durumda. Cumhur İttifakı’nın toplumsal tabanında ciddi bir hoşnutsuzluğu tetikleyen mevcut durum karşısında, asgari ücret artışı, EYT meselesinin nihayet çözülmesi, vergi dilimlerinin kısmen artırılması gibi adımlarla Erdoğan yönetimi, kaybettiği oyların en azından bir kısmını yeniden kazanma telaşında. Ne var ki, Saray’ın emekçi halka dönük bu kısmi tavizleri son yıllarda yaşanan ağır kaybı telafi etmenin çok uzağında. Mevcut zamlar durdurulmadan ücretlere yapılan artışın bir anlam ifade etmediğinin herkes farkında. Kaldı ki, asgari ücretin artış oranı diğer çalışanlara aynı oranda yansımıyor. Özellikle özel sektördeki örgütsüz nitelikli veya yarı nitelikli çalışanların ücretleri giderek daha fazla asgari ücrete yaklaşıyor. Son asgari ücret zamlarının ardından çalışanların yüzde 70’e yakınının asgari ücret veya ona yakın bir ücretle geçinmesi bekleniyor.

Mevcut tablo 2023 için bizlere ne anlatıyor? Yeni yıla, emekçiler ve ezilenler cephesinden tehlikeler ve fırsatlarla birlikte giriyoruz. Her şeyden önce Cumhur İttifakı’nın yenilgisinin çantada keklik olmadığını unutmamalıyız. Çeşitli ekonomik tavizlerden her türden baskı yöntemine ve sınır ötesi operasyonlara dek Saray, seçimleri kazanmak için elindeki bütün kozları kullanmaya devam edecek. Altılı Masa’nın olası bir seçim zaferinin ise, mevcut sorunlarımıza kalıcı çözümler sağlayabileceği yanılsamasına kesinlikle kapılmamalıyız. Altılı Masa partileri mevcut baskı ve sömürü düzeninin “sürdürülebilir” bir çerçeveye konulmasından öte bir program sunmayacak. Saray rejiminden kökten bir kopuş ancak düzen partilerinden bağımsız bir emek ittifakının inşasıyla gerçeklik kazanabilecek.

2023 aynı zamanda Cumhuriyet’in 100. yıldönümüne denk geliyor. Baskıcı bir siyasal sistem temelinde kapitalist sömürünün derinleştirilmesinden öte Cumhuriyet’in yüz yıllık bilançosunun pek de parlak olduğu söylenemez. Patronların değil emekçilerin ve ezilenlerin iktidarda olduğu bir yüzyıl için mücadelemizi birleştirelim ve büyütelim!

Yorumlar kapalıdır.