Eğitim emekçileri ÖMK’ye karşı mücadeleye devam edecek

Uzunca bir süredir eğitim emekçilerinin önemli bir gündemi Öğretmenlik Meslek Kanunu (ÖMK) ve bu yasanın en problemli maddesi olan “kariyer” sınavıydı. Ve bu sınav tüm protestolara, tüm eylemlere rağmen 19 Kasım Cumartesi günü yapıldı.

Eğitim emekçilerinin iradesi hiçe sayıldı…

Eğitim emekçilerinin örgütlü olduğu sendikalara, derneklere, alanla ilgili akademik çevrelere hiç danışılmadan oldu bittiye getirilerek çıkarılan ÖMK, bu yönüyle en baştan güdük bir şekilde doğmuştu. Özellikle yasa içerisinde yer alan kariyer sınavı ise en çok tepki çeken uygulama oldu. Eğitim emekçilerinin tüm yaz tatilini zehir eden sınav hazırlıkları, kısa sürede bitirilmesi istenen zorunlu hizmet içi eğitim uygulamaları büyük tepkilere neden oldu.

Uygulamaya yönelik en büyük eleştiri ise hiç şüphesiz kariyer uygulamasının eğitim emekçilerinin kendi içlerinde bölünme yaratacağı endişesiydi. Halihazırda ücretli, sözleşmeli, kadrolu vb. parçalara bölünen eğitim emekçilerinin karşısına bir uzman, başöğretmen gibi yeni hiyerarşik basamaklar dayatılmaktaydı. Oysa ücretli, sözleşmeli, kadrolu, uzman, başöğretmen diye sayılan tüm kademelerdeki eğitim emekçileri aslında aynı işi aynı zamanda, aynı nitelikte ve de aynı mekânda yapmaktalar. Dolayısıyla ortaya atılan her hiyerarşik sıralama “eşit işe eşit ücret” kavramının aşınmasına ve de eğitim emekçilerinin kendi içlerinde anlamsız bir rekabetle bölünmesine neden olmaktadır.

Eğitim emekçilerinin zekâsıyla alay edildi

Tüm bu eleştiriler eğitim emekçilerinin uzun süre sonra ilk kez bütünlüklü bir şekilde tepki vermelerine neden oldu. Her ne kadar bu tepkiler son dönemde tüm dünyada yaygınlaşmaya başlayan “sosyal medya” eylemleri biçiminde olsa da oldukça ses getirdi. Hükümet yetkilileri ara ara sınavın kolay olacağına, herkesin başarılı olacağına yönelik açıklamalar yapmaya başladı ve de nihayetinde denildiği gibi oldu… Sınav, eğitim emekçilerinin zekâsıyla alay edecek kadar kolay bir şekilde yapıldı. Hiç şüphesiz bunun diğer bir nedeni de yükselen tepkileri bu şekilde bir taviz vererek dindirmek, eğitim emekçilerinin bölünmesini sağlamaktı.

Sosyal medya eylemleri sokağa yansıtılamadı

Yukarıda da belirtildiği gibi bir süredir tüm dünyada, toplumsal hareketlerin en önemli çıkış noktası sosyal medya platformları olmakta. Bu imkân emekçilerin hızlı biçimde bir araya gelmelerini ve de etkili kitlesel eylemlerin ortaya çıkmasını sağlamakta. Ancak eğitim emekçileri için maalesef aynı durum ortaya çıkmadı.

Yapılan etkili sosyal medya eylemleri sokaklara yansımadı, kitlesel mitingler, protestolar gerçekleştirilemedi. 13 sendikanın bir araya gelerek gerçekleştirdiği basın açıklamaları ve bir günlük grev de istenilen etkiyi maalesef yaratamadı. Ve en nihayetinde sınavın çok kolay olması ile birlikte yükselen tepki de yavaş yavaş sönümlenmeye başladı.

Mücadeleye devam!

Eğitim emekçilerinin tepkilerini sokağa yansıtamamaları, örgütlenmek ya da örgütlü oldukları sendikaları sarmak yerine sendikasızlığın yüceltilmesi, sınavın boykot edilmeyişi gibi nedenlerle maalesef ÖMK bir ölçüde meşrulaştırılmış oldu. Bu durum eğitim emekçilerinin kendi içlerinde yeni bölünmelere neden olacaktır. Bu sayede sermaye iktidarları, eğitim emekçilerinin haklarını kolayca gasp edebilecektir.

ÖMK ve bu yasanın getirdiği kariyer sistemi, eğitim emekçilerinin geleceği açısından büyük tehlikeler barındırmaktadır. Bu nedenle ÖMK’ye karşı örgütlü bir mücadele örmek eğitim emekçileri için oldukça önemli bir görevdir.

Yorumlar kapalıdır.