Artan baskılar seçimi kazandırır mı?
Seçimler yaklaşırken Cumhur İttifakı baskı politikalarında vitesi artırıyor. Muhalefetin çeşitli kesimlerine dönük saldırılar yoğunlaşıyor. İmamoğlu’na dönük ucube yargı kararıyla bir yandan İBB yönetiminin Cumhur İttifakı’na geçmesi, diğer yandan İmamoğlu’nu seçimler öncesinde siyasi yasaklı hale getirmek hedefleniyor. HDP’ye dönük kapatma davası sürerken, HDP’nin hazine yardımlarının bloke edilmesi kararıyla parti üzerindeki kuşatma derinleştirilmeye çalışılıyor. Demokratik Bölgeler Partisi’ne düzenlenen polis baskınıyla Kürt siyasi hareketinin kriminalizasyonu genişletiliyor.
Gezi Davası’ndaki düzmece suçlamaların İstinaf Mahkemesi’nde onanması, TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın tutukluluğunun devamı ve soruşturmanın TTB’ye dönük olarak genişletilmesi, lgbti+ düşmanı anayasa değişikliğinin meclise getirilmesi, bütün bu adımlar Saray rejiminin muhalefetin geniş kesimlerine dönük yıldırma ve gözdağı politikalarının bir sonucu.
Saray’ın masasında duran bir diğer önemli başlık ise sınır ötesi operasyonlar. Haklarında şeffaf ve ciddi soruşturmaların yapılmadığı ve siyasi ve idari yetkililerin çelişkili açıklamalar yaptığı Mersin ve Taksim saldırılarının ardından hava operasyonlarının yanı sıra yeni bir kara operasyonu da Erdoğan tarafından gündeme getirilmişti. Suriye’deki Kürt bölgelerine dönük hava operasyonları bir yandan devam ederken, kara operasyonu ihtimali şimdilik gündemin arka sıralarına düşmüş görünüyor. Beştepe’nin böylesi bir operasyon için ABD, Rusya ve Şam yönetiminden şimdilik bu yönde bir icazet alamadığı görünüyor. Bununla birlikte, geçtiğimiz günlerde Moskova’da Esad rejimiyle bakanlar düzeyinde yapılan ilk görüşmenin merkezinde Kürt meselesi bulunuyor. Seçimler yaklaşırken, rejimin gerek gündemi kendi lehine değiştirebilmek gerekse de muhalefeti daha fazla kriminalize etmek için sınır ötesi operasyon kartını kullanması ciddi bir tehdit olmaya devam ediyor.
Geçmiş yılların deneyiminin ardından, Erdoğan yönetimi, yalnızca korku ve baskı politikalarıyla seçimleri kazanamayacağının farkında. Bununla birlikte, muhalif kesimleri korkutmak, bölmek, umutsuzluk ve karmaşa yaratmak için elindeki tüm araçları kullanmaktan çekinmeyeceği de ortada. Altılı Masa ise İBB’ye dönük saldırılar karşısında dahi sandığı beklemeyi öğütlemekten öteye geçen bir politika ortaya koymaktan ısrarla kaçınıyor. Saray’ın baskı ve emek düşmanı politikalarının boşa düşürülmesi için Emek ve Özgürlük İttifakı başta olmak üzere demokratik haklardan ve emekten yana tüm kesimlerin ortak bir seferberliğine ve düzen partilerinden bağımsız bir seçeneğin inşasına ihtiyaç var.
Yorumlar kapalıdır.