Tarikatların önü askeri darbeyle açıldı!

Ne ekersen onu biçersin, denir. Bugünün tohumları 1980 askeri darbesiyle atıldı. Tüm muhalif siyaset zapturapt altına alındı. Sermayenin istediği düzenlemeler yapıldı. Bununla da yetinilmedi. Siyasetsizleştirilen topluma din enjekte edildi. Birçok kişi 1980’li yıllarda ailesinden çeşitli bireylerin sofuluk derecesinde dine yöneldiğine tanık olmuştur. Örgütlü toplum yok edilirken tarikatlara yol verildi. Darbe döneminde üç kişi bir araya gelemezken tarikatlar çay ocaklarında, evlerde, vakit namazı dışında camilerde kolaylıkla toplanabildi. Askeri darbeyle tarikatların yükselişine böyle yol verildi. Darbeci Kenan Evren’in din soslu konuşmaları bu sürece eşlik etti. Bu, işçi hareketini ve solu ezmek ve biat eden bir toplum inşa etmek için kurulmuş bir devlet planıydı. Tutar gibi de oldu, sonra kontrolden çıktı. 28 Şubat’lara dek vardı. Sonunda AKP ile boynuz kulağı geçti.

Askeri darbeden sivil yönetime geçiş sürecinde önü açılan tarikatların çoğu doğrudan siyasete müdahil oldu. 1983 seçimleri öncesi hangi partinin destekleneceği tarikatların da ana tartışmalarındandı. Örneğin Nakşibendi tarikatının Menzil kolu Özal’lı Anavatan Partisi’ni destekleme yanlısıydı. Öyle de oldu. Tarikatın gençliğinin bir kısmı ise, sol hareketten de esinle, devlete mesafeli, öncücü bir kavrayışla, sokakta hakimiyet anlayışındaydı. Bu anlayış farklılığı, özellikle 90’lı yıllarda, İBDA-C gibi çeşitli silahlı radikal İslamcı akımların ortaya çıkışına da vesile oldu. Sonra hepsi AKP iktidarında, devlet imkânları ve iltimasıyla, bir araya gelerek en tepeye yerleşti.

Şimdi 40 yıl sonra, işçi hareketini durdurmak ve solu ezmek için yol verilmiş tarikatlar siyasi ve ekonomik nüfuzlarıyla bir devlet gücü olmuş durumda. İşte altı yaşındaki bir kız çocuğunun evlendirilmesi olayı bütün yönleriyle bu tablo içinde bir sonuç. Mesele ne bireysel, ne de pedofiliyle sınırlı. Söz konusu olan şeffaflığın, denetimin, seçme hakkının olmadığı, biatla ayakta duran, ekonomi-politiği olan tarikatlar. Dün ANAP idi siyasi kozaları, bugün AKP. İstedikleri, kendi suretlerinde bir toplumsal düzen. Bu, demokratik-laik toplumun ölümü demek. Askeri darbeyle işçi hareketini ve sol hareketi ezerek işte bu karanlığa yol verdiler. Birleşik bir emek, sol, kadın, gençlik ve lgbti+ hareketi dışında bu karanlığı hiçbir güç durduramaz.

Yorumlar kapalıdır.