Devlet çocuk istismarını biliyor ve yıllarca koruyor

Hiranur Vakfı kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in 6 yaşındaki kızını 29 yaşındaki müridi Kadir İstekli’yle “evlendirdiği”, “oyun” diye kandırarak seneler boyunca cinsel istismara uğrattığı ortaya çıktı. Yıllarca maruz kaldığı istismarı normal zanneden HKG yaşadıklarının istismar olduğunu yıllar sonra bir radyo programı aracılığıyla kavradı ve adalet mücadelesine başvurdu. Bu adalet arayışı ile birlikte çocuğa yapılan cinsel istismarın nasıl sistematikleştiği ve ailesi, babasının kurucusu olduğu tarikatın ve yargının bunun üzerini nasıl örttüğü ortaya çıktı. 14 yaşındayken başvurduğu doktorun istismarı ihbar etmesine rağmen yapılan kemik testine aile üyeleri ve tarikat çevresi tarafından başka biri sokuldu. Çocuğun ifadesiyle kemik testi uyuşmamasına rağmen savcılık doğum belgesi istemedi ve olay takipsizlikle sonuçlandı. Bu ülkede çocuk istismarına sadece aile, yakındaki erkekler ortak olmuyor; yargı, hastane, kolluk kuvvetleri, bu tarikatın kurucusu ile fotoğraf çektiren AKP il başkanları, çocuk istismarını affetmeye dönük yasa çıkarmaya çalışan milletvekilleri, “çocuğun rızasından bahseden” Adalet Bakanı da ortak oluyor aynı zamanda.

Bu olayın da gösterdiği üzere çocuk istismarı münferit değil. Ve çocukları korumayan, şiddet faillerini cezalandırmayan, çocuk istismarını dini vecibelere dayandırarak normalleştiren, laik ve parasız eğitimi ortadan kaldırarak küçük çocukların tarikatların kurslarında, yurtlarında okumalarının önünü açan başta siyasi iktidar ve kurumları bu ve çok sayıda suçun ortağı. Daha da somutlaştıracak olursak; çok küçük yaşta dini nikahın yaygın olması ve tarikatlarca teşvik edilmesi, kadınları, lubunyaları ve çocukları koruyan İstanbul Sözleşmesi’nin iptali, 2016 yılında meclise getirilen ve tepkiler üzerine geri çekilen, çocuk cinsel istismarı suçunu düzenleyen Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 103. maddesi ile ilgili af girişiminin düzenli aralıklarla meclis gündemine getirilmesi, istismarın cezasız kalmasına ve hatta yaygınlaşmasına yol açıyor. Davaya müdahil olan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık’ın “Çocuk istismarı, çocuğa yönelik istismar vakaları siyasetin konusu değildir. Bunlar son derece insani ve her zeminde, her toplumda karşılaşılabilecek meseleler” açıklamasında olduğu gibi meselenin her seferinde normalleştirilmesi, devletin hiçbir sorumluluğu yokmuşcasına davranılması ve yayın yasağı getirilerek üzerinin kapatılması, başlı başına örgütlenen bir çürümüşlüğün göstergesidir. Nitekim Ensar Vakfı’nda yaşanan çocuk tecavüzleri ortaya çıktığında da dönemin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, istismarın ortaya çıkmasının ardından “Buna bir kere rastlanmış olması hizmetleri ile ön plana çıkmış bir kurumumuzu karalamak için gerekçe olamaz. Biz Ensar Vakfı’nı da tanıyoruz, hizmetlerini de takdir ediyoruz” açıklamasında bulunmuştu.

Nitekim çocuklar “rüşt yaşına gelene kadar evlendirilmez” diyen Diyanet de, daha birkaç yıl önce Dini Kavramlar Sözlüğü’nde bulûğ çağına girenlerin dini nikahlanabileceğini, bunun alt sınırının kız çocukları için 9 yaş olduğunu söyleyerek istismarı açıkça meşrulaştırmıştı. Benzer şekilde cinsiyet değiştirmeyi yasaklamak için yasa tasarısı sunan MHP Diyarbakır İlçe Başkanı Cihan Kayaalp’in çocuk istismar faili olduğu ortaya çıkmıştı. Ancak çocuğun rızası olduğu iddiasıyla beraat ettirilmişti!

Son 7 yılda onlarca çocuk istismarı davası kamuoyuna yansıdı. Neredeyse bu davaların çoğunda yargılanan kişiler ya somut delil bulunmadığı gerekçesi ile beraat etti ya da birkaç kişiye ceza verilerek davalar kapatıldı. Nitekim çocuk istismarı davalarında “somut delil arama” şartı da İstanbul Sözleşmesi İptali’nin hemen ardından Temmuz 2021’de TBMM tarafından yasalaştırılan 4. Yargı Paketi ile hayatımıza girdi. Ensar Vakfı’nda yalnızca sanık Muharrem Büyüktürk tutuklandı. Diyarbakır Kulp’ta zihinsel engelli çocuğu istismar etme sebebiyle tutuklanan 22 şüphelinin hepsi serbest bırakıldı. Fıkıh-Der vakasında yalnızca 3 sanık tutuklandı. 2 çocuğun istismar edildiği Elmalı Davası’nda ise tüm sanıklar beraat etti. Konya’da 17 yaşındaki bir çocuk aralarında okul müdürlerinin de olduğu kişiler tarafından kandırılıp cinsel istismara maruz bırakıldı. Okul müdürü serbest bırakıldı. Çocuğunu istismar eden babaya, öğrencisini istismar eden öğretmene, torununu istismar eden dedeye, dayıya “somut delil olmadığı” için beraat verildi ve verilmeye devam ediliyor!

Hiranur Vakfı gibi tarikatların içinde geçen bu olay ne yazık ki ilk de değil. Ensar Vakfı, Fıkıh-Der tarikat bağlantısı nedeniyle öğrendiğimiz istismar davalarından birkaçı, bunlar da toplumda infial yaratması sebebi ile öğrendiklerimiz yalnızca. Zira bu denli kapalı ve devletle ilişkileri güçlü kurumlardan bilgi sızması oldukça güç. Örneğin, Hiranur Vakfı’nın kaçak inşaat yapabilmesi ve bunun Seyrantepe Belediyesi tarafından reklamının yapılması, AKP Ataşehir İlçe Başkanı İsmail Erdem’in Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’le fotoğraflarının olması bu ilişkileri ziyadesi ile özetliyor. Zira 90’lardan itibaren tarikatların yoğun biçimde kurslar, yurtlar, öğrenci evleri vb. faaliyetlerle eğitime erişimi maddi nedenlerle kısıtlı olan yoksul ve alt sınıftan gelen muhafazakâr ailelerin çocuklarını örgütleyerek ideolojik ve mali ağlarını genişletmesi ve bu vakıfların devlet tarafından bizzat Diyanet eliyle desteklenmesi içerisinde yaşanan istismar ve şiddet olaylarının da örtülüp gizlenmesine yol açıyor. Zira HKG’nin defalarca şikayetçi olması, bulunduğu sığınma evinden kaçırılmaya çalışılması, davasının Mayıs’a ertelenip tepkiler üzerine 30 Ocak 2023’e çekilmesi yargının ve kolluğun alaka düzeyini gözler önüne seriyor.

Çocuk istismarına yol açan başta erkekler ve onları koruyan erkek egemen iktidar, yargı ve onun tüm kurumları bu olayın sorumlusu ve failidir. Devlet istismarcıyı her seferinde bilmekte ve yıllarca korumaktadır. İstismarcıların yargılanmadığı bir ülkede hiçbir çocuk güvende değildir. Devlet yapması gerekeni yani çocukları korumalı ve istismarcıları bu suça ortak olan tüm kurum ve kuruluşları cezalandırılmalıdır. Bizler çocukların sesi olmak için de durmadan bu gerçekleri haykırmaya ve faillerden hesap sormaya devam edeceğiz.

Yorumlar kapalıdır.