Gelir adaletsizliği derinleşirken Avrupa’da grevler yaygınlaşıyor

İngiltere merkezli uluslararası yardım kuruluşu Oxfam, Davos’ta yapılacak Dünya Ekonomik Forumu (WEF) öncesi yayımladığı raporda, dünyanın en zenginleri listesinde yüzde 1’lik kesimde yer alan patronların, 2020 yılından bu yana her gün servetlerine 2,7 milyar dolar kattığını yazıyor. Bir işçinin her gün servetine 2,7 milyar dolar katabilmesi için belki de 10 bin kere doğup her seferinde hiç para harcamadan ücretini biriktirip 30 yıl çalışması gerekirdi. Böylesi bir çelişkinin çözümü çok çalışıp para biriktirmek olamaz!

Üstelik, servetler yalnızca işçilerin alın terinin sömürülmesiyle artmıyor, aynı zamanda bizim verdiğimiz vergiler yoluyla devletin elinde toplanan paralar inşaatçılara, sanayicilere, borsa çakallarına aktarılıyor. Bu durumdan rahatsız olan 200 zengin Davos’ta insafa gelip bir mektup yayımlamışlar! “Aşırı servetle mücadele” ismini verdikleri mektupta “Son 50 yılın tarihi, zenginliğin yukarıya doğru aktığı bir hikâyedir. Son birkaç yılda bu eğilim büyük ölçüde hızlandı… Çözüm, herkesin görmesi için açık. Siz, küresel temsilcilerimiz, biz ultra zenginleri vergilendirmelisiniz.” Ne var ki “bize servet vergisi getirin” diyen kesimler aynı zamanda servetlerini vergi cennetlerine kaçırıp vergi ödememek için her türlü yola başvuranlar.

Servet dedikleri zaten işçilerin emeği. İşçi sınıfı ile patronlar arasındaki karşıtlık servetlerden alınacak vergiyle çözülür mü? Biz aşırılıklarla mücadeleyi değil, servetin esas sahiplerine, işçi ve emekçilere geri verilmesini istiyoruz! Eşitsizlikle gerçek mücadele için trilyonlarca doların kilidi açılmalı.

Avrupa işçi sınıfı hayatı durduruyor!

Patronlar servetlerine servet katıyor, kapitalist hükümetler kemer sıkma uygulamaları dayatıyor ancak buna karşı Avrupa işçi sınıfı aylardır grevde, direnişte. Özel sektörden kamu sektörüne, ulaşımdan eğitime kadar çok geniş bir yelpazede farklı sektörlerden 100 binlerce işçi eşzamanlı eylemler düzenliyor.

Emperyalizmin merkezi ülkelerinden İngiltere’de aralık ayı boyunca hemşireler, öğretmenler ile demiryolu, posta, havayolu çalışanları eylemler yapmıştı. Şimdi 6 Şubat’ta binlerce sağlık emekçisi ve ambulans çalışanı greve çıkacağını açıkladı.

Fransa’da emeklilik yaşının artırılması planlanıyor. 2027’den itibaren tam emekliliğe hak kazanmak için 42 yıl yerine 43 yıl çalışmak gerekecek. Bu yasaya karşı 19 Ocak’ta Fransa’nın neredeyse tamamında genel grev ve yürüyüşler düzenlendi. Paris’teki eyleme katılım 400 bine ulaşırken Marsilya’da 140 bin kişi katıldı. Enerji sektöründeki greve katılım neredeyse yüzde 50’ye ulaştı. 2019 büyük genel grevine ülke çapında katılım yüzde 36 iken, 19 Ocak’ta bu oran yüzde 44,5’e çıktı.

Pandemi boyunca milyonlarca insan aşılara erişemediği veya yeterli sağlık hizmeti alamadığı için öldü. Aynı patronlar “işçiden vergi alınmasın, emekçiler sağlık, ulaşım gibi temel insan haklarından parasız yararlansınlar” demediler. Şimdi Fransız hükümeti sağlık, eğitim, ulaşım gibi sektörlerde grev yapılmasının kamu hizmetlerini aksattığı ve mağduriyet yarattığını söyleyerek bu grevleri yasaklayacak yeni yasalar hazırlıyor. Servet sahiplerinin vicdanı buraya kadar izin verir: “Grev yapmayın demiyoruz ama hayatı durduramazsınız!”

Açlık ve sefaletin hiçbir servet sahibinin insafına terk edilemeyeceğini Avrupa işçi sınıfı en açık şekilde gösteriyor!

Yorumlar kapalıdır.