Avrupa sınıf mücadelelerinden kesitler

Avrupa’da birçok ülkede işçi sınıfı, patron hükümetlerinin saldırılarına karşı yeni mücadelelere girişiyor. 2008 dünya ekonomik krizinin etkilerinin hâlâ hissedildiği yaşlı kıtada işçi sınıfı her geçen gün kötüleşen koşullarına karşı sendikal ve siyasi mücadelelerini sürdürüyor. Son yıllarda kıta çapında artan enflasyon ve bunun karşılığında enflasyon oranının altında kalan ücret zammı önerileri mücadeleleri yükseltmişti. Krizin faturasını Avrupa işçi sınıfına kesmek isteyen Avrupa Birliği (AB) patronları ise ülkelerdeki sağ veya sözde sol hükümet olması fark etmeksizin kemer sıkma programlarını yeni yıl bütçelerinde tek tek açıklamaya başladılar.

Fransa’da neoliberal politikaların amansız uygulayıcısı Macron hükümetinin parlamento seçimlerindeki yenilgisinin ardından Yeni Halk Cephesi’nin (NFP) sunduğu başbakanı atamaması üzerine, 5. Cumhuriyet rejiminden gerçek bir kopuşu öngörmeyen NFP, Fransa’daki emekçileri seferber etmeye girişmemiş ve sendika konfederasyonlarının bürokrasileriyle işbirliği yaparak, antidemokratik atamaya tepkiyi söndürmüştü. Diğer taraftan sendikaların tabanındaki emekçiler Auchan ve Michelin gibi dev şirketlerin kitlesel işten çıkarmalarına karşı mücadele ediyorlar. CGT Konfederasyonu’nun açıkladığı sayılara göre 300 bin işçi, işsiz kalmakla karşı karşıya. Otomotiv, petrokimya ve havacılık sektörlerinde artan işten çıkarmalar ve fabrika kapatmalar önümüzdeki yılda da mücadelelere damgasını vuracak gibi görünüyor.

Avrupa Birliği’nin merkez ülkesi olarak bilinen Almanya ise bir hükümet krizinin ardından erken seçimlere gidiyor. Kasım ayında ülke çapında yaklaşık 4 milyon metal ve elektronik işçisini kapsayan bir TİS imzalandı. IG Metall sendikası ile sanayiciler arasında imzalanan sözleşme ile işçiler 2 yıl için toplam yüzde 5,1 oranında zam elde etti. Sendika, TİS süreci boyunca işçilerin sürece katılmasının önüne engeller koyan ve taban inisiyatifine yeterince izin vermeyen bir tutum sergiledi ve birkaç uyarı grevinin ardından bir oldu bitti ile TİS’i imzaladı. Volkswagen gibi sanayi devleri ise, Çin emperyalizminin elektronik araba atılımının Avrupa sanayisini içerisine soktuğu krizi fabrika kapatmalar ve işten çıkarmalarla aşmaya çalışıyor, işçilerine işsizliği dayatmaya hazırlanıyor.

İtalya, İngiltere ve Portekiz’deki hükümetler de teker teker kemer sıkma bütçelerini açıkladı. Özellikle İspanya Devleti’nde ve Portekiz’de eğitim emekçilerinin hakları için verdikleri mücadelelere tanık olduk. İtalyan sendika konfederasyonları ise kemer sıkmaya karşı uyarı genel grevlerine hazırlanmakta. Uzun lafın kısası, yaşlı kıtanın her yeri patronlara karşı mücadelelere sahne oluyor.

AB patronları Avrupa işçi sınıfına örgütlü bir şekilde saldırmayı sürdürürken, emekçilerin neye ihtiyacı olduğu daha da berrak bir hal alıyor. Emekçilerin örgütlü oldukları sendikaların ve konfederasyonların önderlikleri “sosyal diyalog” gibi sınıf işbirlikçi tutumlarla, mücadeleleri yalıtarak ve zaman zaman da mücadele yükselirken sözleşmeleri işçilerden habersiz imzalayarak onlara patronlar karşısında ihanet ediyor. Patronların Avrupa’sına karşı emeğin Avrupa’sını kurmak için emekçiler başta işsizliğe ve hayat pahalılığına karşı Avrupa çapında bir mücadele programı oluşturmalı ve bu program etrafında seferber olmalıdır.

Yorumlar kapalıdır.