Kurak günler

Türkiye büyük bir kuraklık içerisinden geçiyor. Son üç ayın indeksinde renk koyulaştıkça kuraklığın arttığını anlıyoruz. Ocak ayına göre hazırlanacak tablonun daha da karanlık olacağını kestirebiliriz.

Baraj ve göllerde görülmemiş çekilmeler oldu. Su temininden tarıma kadar onlarca etkiden bahsetmek mümkünken kış sporlarında sezonun açılamamasından ötürü kaygı duyanlar da var.

Kuraklık bir doğa olayı ancak kuraklığa hazır olmamak ve su kaynaklarını korumamak tamamen ülkenin nasıl ve kim için yönetildiği ile ilişkili bir durum.

Kişi başına düşen suyla belirlenen kriterlere göre Türkiye hiçbir zaman su zengini bir ülke olmadı. Su stresinde olan bir ülke idi, ama kuraklık coğrafyanın kaderi ile açıklanamaz. Neden mi?

Şekil: Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün yayımladığı 2022 Aralık ayı kuraklık durumu

Göl, dere, yeraltı suyu vb. yalnızca yağışla beslenmez. Kıyısından birkaç kilometre uzağına kadar olan kısma düşen yağışlar bu su kaynağını besler. Bu alanlara su havzası denir. Su havzasına zarar verirseniz elinizde su kalmaz. AKP hükümeti iktidara geldiğinden beri yapılaşmayla su havzalarına büyük zararlar verdi. Bugün çalan alarm, AKP ve öncüllerinin sadece inşaat patronlarına fayda sağlayan projelerinden kaynaklandı.

Erdoğan bu yıkımdan bile fayda sağlamaya çalışarak yeraltı barajları kuracağını açıklıyor. Yani suyun toplanmasını engelleyip, var olan suyu yerin altına çekmek istiyor! Bu yıkımı daha da artıracak bir adım, çünkü böyle giderse yerin altına alabileceği bir su da kalmayacak. Çözüm ise basit. Bir avuç inşaat patronunun kasasını doldurmak yerine, su havzalarının korunması, buralara müdahale eden tüm projelerden vazgeçilmesi gerekiyor. En acil müdahale bu olmalı.

Yeter mi? Hayır, iklim krizi ile de mücadele edilmeli! Hal böyle devam ederse Türkiye’nin su kaynaklarını yitireceğini, tüm toplumun su mültecisi olacağını öngörmek zor değil. Bu acil duruma karşı da çevreye zarar veren tüm işletmelerin derhal işçi denetiminde kamulaştırılması gerekiyor.

Felaket susuzluktan ibaret değil. Hava durumu tahmincileri deniz suyu sıcaklıklarındaki anormal yüksekliğin, bir soğuk hava dalgası ile karşılaşmamız halinde fırtınaya sebep olabileceğini söylüyor. Emekçiden yana bir çözüm biricik, basit ve mümkünken, inşaat ve enerji patronlarının çıkarı adına bize pahalı su faturaları ve kuraklığın ortasında fırtınada boğulmak, bir obruk içerisine gömülmek reva görülüyor.

Yorumlar kapalıdır.