AKP’nin en gerici planı

Ardı ardına gelişen bazı olaylar önümüzdeki günlerde, hatta seçimlerden sonra nelerin olabileceğine dair ilk sinyallerini veriyor. Bursa’da Amedspor’a yönelik provokasyon, cumhuriyetçi ilahiyatçı Cemil Kılıç’a yapılan saldırı, kadın düşmanı politikalarıyla öne çıkan Yeniden Refah Partisi’nin Cumhur İttifakı’na katılması, 1990’lı yılların sayısız cinayetiyle ilişkilendirilen Hüda-Par’ın AKP ile anlaşarak onun listelerinde yer alma girişimi, Cumhur İttifakı’nın Kürt karşıtı söylemini ve başta CHP olmak üzere Millet İttifakı’nı PKK ile özdeşleştirme propagandasını yoğunlaştırması, CHP ve İYİ Parti’nin İstanbul il binalarının kurşunlanması…

Bütün bunlar, Tek Adam rejiminin iktidarda kalabilmek için sadece MHP ile yetinmeyip toplumun diğer en gerici politik yapılarıyla oy pazarlığı yaparak birleşmeye yöneldiğini göstermekle kalmıyor. Aynı zamanda, tüm toplumu “inananlar ve inanmayanlar” şeklinde bölerek, (bazılarının ellerindeki kan hâlâ kurumamış olan) tüm bu gericiler yığınıyla seçim kampanyaları sırasında ve bizzat seçim günü nasıl bir tehdit oluşturabileceğinin işaretini veriyor.

Siyaset yelpazesinin merkez sağ ve sosyal demokrat alanları ile sol ve sosyalist bölgeleri muhalefet güçleriyle doldurulunca, bir zamanlar “tüm siyasal güçleri kendinde topladığını” iddia eden AKP’ye kendini kurtarabilmek için en bağnaz emek ve özgürlük düşmanlarına yaslanmaktan başka seçenek kalmamış durumda. Ve bu “kurtarma operasyonunu” Sedat Peker’in ifşaatlarında da yer aldığı şekilde, halkın arasında gezinen karanlık güçleri bir kez daha “aktif” hale getirerek yürütmenin hesabı içindeler. Üstelik bunu sadece sözel propagandayla değil, muhtemelen “ipleri salarak” denemeye hazırlanıyorlar.

Bu plan işler mi? Eğer Millet İttifakı seçim güvenliğini sadece sandık güvenliğine indirgemeyip gerekli kampanya önlemlerini alabilirse ve sol oluşumlar birleşik bir korunma önlemleri sistemi geliştirebilirlerse elbette işlemeyecektir. Daha da önemlisi, tüm emek örgütleri, idari kurumların ve toplumun içinde nüvelenmiş gerici güçlerin olası provokasyonlarına kitlesel yanıtlar üretebilirlerse, iktidarı kurtarma operasyonunun en ufak bir başarı şansı olmayacaktır.

Ama dikkat: Seçimi kaybetseler dahi, başta AKP olmak üzere bütün bu gerici karanlık güçler var olmaya devam edecekler. Ne rantçı oligarşi, ne yolsuzlar, ne mafya, ne silah tüccarları, ne “derin devlet” güçleri, ne çocuk tacizcileri, ne kadın düşmanları bir anda yok olacaklar. Bu kesimler kendi egemenliklerini devlet ve toplum düzeylerinde yeniden tesis edebilmek için, sadece dönemin hükümetlerine değil, tüm emek ve demokrasi güçlerine her fırsatta saldıracaklardır.

Bu nedenle yarını şimdiden hazırlamamız gerekiyor. Seçimlere yönelik olarak tüm eksik ve hatalarıyla birlikte oluşmaya başlamış olan sol-sosyalist güçler işbirliğini, tüm emek güçlerini kapsayacak bir emek ittifakına dönüştürebilmek büyük önem taşıyor. Sadece seçim sürecinde değil, belki de daha önemlisi seçimler sonrasında açılacak yeni (olumlu veya olumsuz) dönemde böylesine bir birlikteliğe her zamankinden daha büyük bir ihtiyaç olacak.

Yorumlar kapalıdır.