İDP’li adaylar kendilerini tanıtıyor: Veysel Dönmez

İşçi Demokrasisi Partisi, Tek Adam rejiminden emek eksenli bir kopuş seçeneğinin yükseltilmesi için Türkiye İşçi Partisi (TİP) listelerinden seçimlere girme kararı aldı. Bu karar uyarınca İDP, kendi adaylarının tanıtımlarına da başladı. Aşağıda TİP listesinden İstanbul 3. bölge milletvekili adayı olan, İDP üyesi ve sendikalı bir kargo işçisi Veysel Dönmez’in kendini tanıttığı metni paylaşıyoruz.

***

Merhaba. Ben Veysel Dönmez. 38 yaşındayım ve Türkiye’nin en büyük kargo şirketlerinden birinde kargo işçisiyim. İşçilerin sömürüden ve baskıdan kurtulması için 10 yıldır İşçi Demokrasisi Partisi bayrağı altında mücadele ediyorum. TÜMTİS (Tüm Taşımacılık İşçileri Sendikası) üyesiyim.

Bundan yıllar önce Yurtiçi Kargo’da işçiydim. Sendikalaştığım için ve aynı zamanda işçi arkadaşlarımı sendikalaştırdığım için işten kovuldum.

Daha önce ise otellerde çalışarak hayatımı kazanıyordum. Bu dönemde de Tüm Emek Sen üyesiydim ve yine emekçi arkadaşlarımı sendikalaştırmak için mücadele veriyordum.

2017 yılında inşaat işçiliği yapıyordum. İnşaatta çalışırken gerekli işçi sağlığı ve güvenliği önlemleri alınmadığı için bir iş kazası geçirdim ve bir ayak parmağımı kaybettim.

Ben aynı zamanda Hataylıyım. 6 Şubat depremlerinin ardından bütün ailem depremzede oldu. Haftalar boyunca en acil ihtiyaçlarına yanıt alamadılar.

İşten atmalar, güvencesizlik, iş kazaları ve cinayetleri, emekçileri vuran doğal ve sosyal afetler, sömürü ve yoksulluk… Bir işçi olarak 20 yıldır bunlara karşı mücadele veriyorum. Bugün ekonomik krize, başkanlık rejimine ve çürüyen toplumsal duruma karşı verdiğim mücadelelerde bana rehberlik eden sosyalist perspektifi emekçi kardeşlerimle paylaşmak için seçimlerde adayım.

Ben, en acil sorunlarımız karşısında birlik olmamızı, sendikalarımızda ve partilerimizde örgütlenmemizi ve ihtiyaçlarımıza odaklanan çözümler için seferber olmamızı, mücadele etmemizi öneriyorum.

Rejim kaşıkla verdiğini kepçeyle alıyor. Patronlara servet transferi için emekçiler soyuluyor. Her geçen yıl işçilerin toplam zenginlikten aldığı pay geriliyor.

Mevcut sefalet koşulları karşısında acil bir önlem olarak, asgari ücrette yapılan tüm kesintilerin kaldırılmasını ve işçilere brüt tutarın tamamının yatırılmasını savunuyorum. Kesintiler işçilerden değil patronlardan yapılmalı.

Saray rejimi, vergi dilimlerini olması gerektiği gibi revize etmiyor çünkü sendikalı işçinin ekonomik kazanımlarını ezmek istiyor. Rejim, patronlara vergi affı üzerine vergi affı açıklamakta hiçbir sakınca görmüyor. Patronlara vergi afları layık görülürken, milyonlarca sendikalı işçinin örgütlenerek, mücadele ederek elde ettiği kazanımlarına vergi aracılığıyla el uzatılıyor. İşçilerin vergi matrahı tarafından soyulmasına dur denmeli.

Birçok yerde işten çıkarmalar mevcut. Birçok işyerinde kadrosuz, güvencesiz çalışma yaygınlaştırılmak isteniyor.

Her işçinin iş güvencesi olmalı. İşten çıkarmalar yasaklanmalı. Kadrosuz, taşeron çalışma biçimi son bulmalı. Ücretler düşürülmeksizin çalışma saatleri kısaltılarak çalışmak isteyen herkese iş yaratılmalı. Ücretler enflasyon oranında iyileştirilmeli.

Bütün bunlar için kaynak var. Nerede mi? Bizden çalınanlarda. Özelleştirmeler durdurulmalı ve bugüne değin özelleştirilen işletmeler ve kamu malları tazminatsız olarak kamulaştırılmalı. Ayrıca, Yap-İşlet-Devret yöntemiyle patronlara milyarlarca dolarlık servet aktarımına son verilmeli, onlara tahsis edilen işletmeler yine tazminatsız olarak kamu envanterine alınmalı.

Ve son olarak: Emekçiler Yönetmeli!

Yorumlar kapalıdır.