Şehzadeler Belediye Başkanı adayı Deniz Kondil: “Kâr odaklı değil ihtiyaç odaklı, sermaye değil emek odaklı belediyecilik”
İşçi Demokrasisi Partisi (İDP) ve Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) yaklaşan 31 Mart Yerel Seçimleri için kurduğu seçim ittifakı doğrultusunda çalışmalar başladı. 3 Mart Pazar günü, TİP listelerinden Manisa Şehzadeler Belediye Başkan Adayı olan Yemeksepeti Depo işçisi ve İDP üyesi Deniz Kondil’in aday tanıtım toplantısı gerçekleşti. İDP Manisa il örgütünün binasında düzenlenen toplantıya TİP Manisa İl Başkanı Mustafa Uzun, İDP Manisa il örgütü üyesi İlhan Yıldırım ve ayrıca Manisa’da TİP listelerinden Yunus Emre, Şehzadeler, Kula, Saruhanlı, Salihli ve Turgutlu belediye meclis adayları katıldı.
Toplantıda belediye meclislerinin belediyelerde yapılan yolsuzlukları, işçilerden değil patronlardan yana alınan kararları denetlemek ve açığa çıkarmak için önemli bir yer olduğu vurgulandı. Manisa’da farklı sektör ve fabrikalarda işçilik yapan belediye meclis üyesi adayları kendilerini tanıtan kısa konuşmalar yaptılar. Şehzadeler Belediyesi meclis üyesi adayı metal işçisi Halil Denkler, Telateks işçisi Yafes Oruk; Yunus Emre Belediyesi meclis üyesi adayı Vestel işçisi Mesut Kondil; Kula Belediyesi meclis üyesi adayı Vestel işçisi Mehmet Nesim Aladağ ve Sarıgöl Belediyesi meclis üyesi adayı Telateks işçisi Öner Karadağ’ın konuşmalarında Emekçiler Yönetmeli sloganı ve “Kâr odaklı değil ihtiyaç odaklı, sermaye değil emek odaklı belediyecilik” vurgusu öne çıktı. Salihli, Turgutlu ve Saruhanlı belediyelerinden adaylar İmren Akdeniz, Gökhan Çetin, İhsan İşlek, Metin Eraydın, Seher Ünver Bülbül ve Hikmet Murat Yıldırım’ın konuşmalarının ardından Deniz Kondil bir konuşma gerçekleştirdi.
Kondil’in konuşmasının tam metnini aşağıda siz okurlarımızla paylaşıyoruz:
“Burada olmanız çok kıymetli. Hayatını mücadeleye adamış olan sizlerle bu duyuru toplantısını gerçekleştirebilmek gerçekten çok kıymetli ve değerli. İçimizde farklı işkollarından ve farklı fabrikalardan arkadaşlarımız var. Termokar’dan, Vestel’den, Standart Profil’den işçiler burada. Hayatını sınıf mücadelesinin bayrağını yükseltmeye adamış insanlarla dolu bu salon. Bu gerçekten onur verici.
Türkiye İşçi Partisi’nden arkadaşlar da burada. TİP’le yaptığımız bu ortak çalışma çok kıymetli. Depremden beri bu beraberliği sürdürüyoruz zaten. Deprem çalışmasının ve genel seçimlerdeki birliğimizin bir sonucu olarak bu seçimlere de beraber katıldık.
Öncelikle bu beraberliğin önemini vurgulamak istiyorum. 31 Mart’tan sonra dört sene seçim yok ve işçi sınıfı bu dört seneyi ağır ekonomik saldırılar altında geçirecek. Bu nedenle birleşik mücadeleyi yükseltmemiz gerekiyor. Bütün fabrikalardaki, bütün işyerlerindeki yan yana gelişlerimizi artıralım. Bu sadece Türkiye İşçi Partisi’yle bizim yaptığımız bir şey olmamalı, başka emek örgütleriyle bütün fabrikalarda bütün işçilerle bir araya gelerek bu mücadeleyi verebilmeliyiz. Buradan TİP’e bir kere daha teşekkür etmek istiyorum, bu ortak mücadeleyi birlikte örebildiğimiz için.
Bildiğiniz üzere yerel seçimlere de beraber giriyoruz ve ben de Şehzadeler Belediye Başkanı adayıyım. Adım Deniz, 27 yaşındayım ve Yemeksepeti depo işçisiyim. Yemeksepeti’ndeki kuryelerin hem güvencesiz hem de sendikasız çalıştırılmasına karşı bir süredir mücadeleye devam ediyoruz ve bunun öncülerinden birisiyim.
Bizim sloganımız ‘Emekçiler Yönetmeli’. Burada yönetmekten ne kastettiğimizi açıklayayım. Yönetmek, bir bölgenin yeraltı ve yerüstü kaynaklarının nasıl organize edileceği, nasıl idare edileceği ile ilgilidir. Bunlar kimler tarafından idare edilecektir ve kimin için harcanacaktır? Sadece Manisa’da veya Türkiye’de değil, dünyanın her köşesinde bugün yeraltı ve yerüstü kaynakları sermaye tarafından yönetiliyor. Bu nedenle bizim hayatlarımız gün geçtikçe kötüleşiyor.
Burada bir örnek vermek istiyorum: İki dönemdir Manisa Büyükşehir Belediyesi Başkanı olan Cengiz Ergün, geçtiğimiz seçimlerde 229 tane vaatte bulundu ve bunların sadece 16 tanesini gerçekleştirdi. Kendisi Türkiye’nin en kötü belediye başkanlığı örneklerinden birisini sergiledi. Bu söylediğim, onun şahsıyla alakalı değil. Onun yerinde kim olursa olsun aynı şeyi yapacaktı. Bu durum, onun partisi ve programıyla alakalı.
Biz, bu kaynakları kendi hayatlarımız için seferber edebilmek için, 4-5 yılda bir önümüze gelen ve sermayenin bizi de dahil ettiği seçimlere katılarak, kendi taleplerimizi ortaya koymak istedik. Kaynakların bizim için seferber edilmesinin yollarını ortaya koyuyoruz. Bu nedenle ‘Emekçiler Yönetmeli’ dedik.
Biliyorsunuz, bir barınma sorunu yaşıyoruz. Bugün kiralarımızı ödeyemiyoruz. Hiçbirimizin bir evi yok. Oturduğumuz evler kâğıt gibi. En ufak bir depremde bu evler bizlere mezar oluyor. Biz buna engel olabiliriz. Belediyenin kaynakları ücretsiz ve içilebilir suya erişmemize de müsaade ediyor.
Bunları yapamıyor olmamızın nedeni, bu kaynakları sermaye sınıfının yönetiyor olmasıdır. Bunların tamamının emekçilerin denetimine geçmesi için, belediyelerde işçi denetimini tesis etmek için bu seçimlere katılıyoruz.
Bizim çağrımız ‘Bize oy verin’ çağrısından öte bir çağrıdır. Dediğimiz üzere, seçimden sonra çok ciddi bir saldırıyla karşılaşacağız. Var olan haklarımızı korumak, yeni haklar kazanmak için örgütlü olmak zorundayız. O yüzden oy vermenin ötesinde bir çağrı yapıyoruz: Beraber, bu işi devralalım, bu işi örgütleyelim ve ekonomik saldırılara karşı örgütlü mücadele ederek birleşik mücadeleyi yükseltelim. ‘Emekçiler Yönetmeli’ diyorum.”
Yorumlar kapalıdır.