Asgari ücreti mücadelemiz belirleyecek

Bu ay asgari ücret belirlenecek. Her yıl olduğu gibi işçi, işveren ve hükümet temsilcilerinden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun kararıyla Türkiye’deki emekçilerin yarısına yakını açlık sınırına mahkûm edilecek. Bunu asgari ücret ile açlık sınırının yıllar içinde paralel bir şekilde ilerlemesinden biliyoruz. Kaşıkla verilen zamlar yıl bitmeden kepçe ile çoktan geri alınmış oluyor. Bu asgari ücret politikası aslında işçi sınıfının alım gücünü düşürme, bu yapılamıyorsa da mümkünse olabildiğince sabit tutma politikasıdır. Hükümetten gelen son açıklamalara bakılırsa bakanlar, hem enflasyonun düştüğü gerekçesiyle hem de enflasyonun daha fazla artmaması bahanesiyle şimdiden asgari ücrete minimum zam yapmak için kılıf bulmanın peşine düşmüş durumdalar.

Bir önceki yazımızda da belirttiğimiz gibi Mehmet Şimşek’e göre enflasyonun asıl sebebi ücretlere yapılan zamlar ve bu bahaneyle ücret zamları düşük tutulmak isteniyor. Yine Şimşek daha önce asgari ücret artışı baz alınırken “beklenen enflasyon kıstas alınmalı” demişti. Son olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan da “enflasyonun düştüğünü”, bu nedenle 2022 öncesindeki gibi yılda bir kez zam yapılması gerektiği açıklamasını yaptı. İktidardan peş peşe gelen bu açıklamalarla asgari ücret artışında “beklentiyi fazla tutmayın” mesajı verilmek istense de yerel seçim sürecinde olduğumuzu unutmayalım. İktidar acı reçeteyi tam anlamıyla uygulamak için seçim sonrasını bekliyor. Bu nedenle seçim süreci, istenen düzeylerden daha fazla ücret zammını zorunlu kılabilir. Emeklilere verilen 5 bin TL’nin çalışan emeklilere verilecek şekilde genişletilmesi örneğinde olduğu gibi bu tip geri vitesleri seçime yaklaşırken daha sık görebiliriz.

2022 yılının Temmuz ayında yapılan asgari ücret artışı yüzde 29’du. 4 bin 253 liralık asgari ücret, 5 bin 500 lira olmuştu. 2022’nin Haziran ayında yıllık enflasyon ise yüzde 78’in üzerindeydi. 1 Temmuz 2023’ten beri asgari ücret 11 bin 402 TL. Bu rakam, sene başında açıklanan 8 bin 506 liradan yüzde 34 daha yüksek. Bu artış bile o dönem enflasyonun altındaydı. Bugün ise enflasyon karşısında çok daha fazla erimiş durumda. 1 Temmuz’da 437 dolar olan asgari ücret bugün yine 394 dolara geriledi. Ücretler artıyor gözükse de reelde yerinde saydığı bir gerçek.

Türkiye’de asgari ücret ortalama ücrete her yıl biraz daha yaklaşıyor. İşçi sınıfı bu ortalama ücrette gittikçe daha fazla homojenleşiyor. Biz yıllardır enflasyon karşısında işçi sınıfının alım gücünün yükseltilmesi için her üç ayda bir gerçek enflasyon oranında ücretlere zam yapılması gerektiğini söylüyoruz. Bunun yanında ücretlere yapılacak bir zammın enflasyonu otomatik olarak artırmadığını ve rekor kâr elde eden şirketlerin ürünlere çok daha fazla zam yaptığını belirtmiştik. Bu nedenle enflasyonu dizginlenmesi ve alım gücünün korunması amacıyla düzenli ücret artışı yanında servet vergisini de zaruri görüyoruz.

Asgari Ücret Tespit Komisyonu, Cumhurbaşkanlığı’na bağlanmış durumda. Her şeyden önce asgari ücret sendikalar ve bağımsız emek örgütlerince belirlenmelidir. Baz alınacak enflasyon verileri şaibeli TÜİK’in değil bağımsız kuruluşların açıkladığı oranlar olmalıdır.

Vergi ve sigorta prim teşvikleri ücret maliyetlerinin bir bölümü bütçeden veya işsizlik sigortası fonundan karşılanıyor. Asgari ücretin maliyeti bizzat iktidar tarafından işverenlerden alınıp topluma ve işçilere yansıtılıyor. Bu durumda sendikalar ücret belirleme sürecinde tabanlarıyla birlikte birleşik bir hat örmek zorundalar. Asgari ücretin işçilerin lehine sonuçlanmasının tek koşulu birleşik mücadeledir.

***

Yeniden Değerleme Oranı belirlendi

Tüm vergilere ve harçlara yapılacak zammı belirleyen yeniden değerleme oranı (YDO) bu yıl yüzde 58,6 oldu. Yani 2024 başında tüm vergi, harç ve cezalara bu oranda zam yapılacak. Cumhurbaşkanı’nın, YDO’yu yüzde 50’ye kadar azaltma ve yüzde 50’ye kadar artırma yetkisi bulunuyor. 2023 başında bu oran yüzde 122,9 idi. Asgari ücretin 2022 yılı başıyla 2023 yılı arası artış oranı ortalamada yüzde 99 olmuştu, yani YDO’nun altında kalmıştı. Bu yıl belirlenecek asgari ücret de YDO’nun altında kalırsa alım gücü gerçekleşmiş enflasyona göre daha da azalmış olacak. Geçen yıl belirlenmiş olan yüzde 122,9’luk oran, geçen yıl ekim ayında önceki 12 aylık üretici fiyat endeksi (ÜFE) oranı ile aynıydı. Bu yıl açıklanan YDO (yüzde 58,6) ise yine bu yılın ekim ayına göre son 12 aylık ÜFE oranıyla aynı. Bunun anlamı şu: Devlet tüm ceza, harç ve vergilere ÜFE oranında zam yaparken, ücretlere ondan çok daha düşük olan TÜFE’yi bile çok görüyor. ÜFE baz alınarak yapılan YDO bir sonraki yıl hayat pahalılığını belirlerken, alım gücümüz TÜFE kıstas alınarak gerçekleşiyor. Bu makas, alım gücünün gerçekte düştüğünün en iyi kanıtıdır.

Yorumlar kapalıdır.