Ticareti durdurmak yetmez, tüm ilişkiyi kes!

Ticaret Bakanlığı “İsrail hükümeti, Gazze’ye kesintisiz ve yeterli miktarda insani yardım akışına izin verinceye kadar” İsrail ile ihracat ve ithalatın durdurulduğunu açıkladı. Önümüzdeki süreçte bu kararın samimiyeti test edilecek. Ama unutulmasın ki bu kararın seçim yenilgisi ve ABD ziyaretinin iptali ardından gelmesi tesadüf değil. Mesele Gazze’de yaşananlarsa, 7 Ekim’den bu yana aylardır süren soykırım sürecinde ticaretin artarak devam ettirilmesinin bir açıklaması yok.

Türkiye’nin 1949 yılında tanıdığı İsrail ile ekonomik ve diplomatik ilişkileri tarihsel olarak inişli çıkışlı bir seyir izlese de Türkiye her daim ilişkileri güçlendirmeye dönük bir tavır aldı. Marshall yardımlarıyla birlikte İsrail ile ticari ilişkilerin geliştirilmesi hedefiyle aktif bir dış politika sergiledi. Sonraki süreçte 1956 Süveyş Kanalı krizi, 1973 Petrol krizi gibi dönemlerde ekonomik ilişkilerde gerileme yaşansa da Özal dönemiyle yeniden ticari ilişkiler büyüme eğilimine girdi.

1995 yılında İsrail ile 0,44 milyar dolar olan dış ticaret hacmimiz, Süleyman Demirel ve Bülent Ecevit imzalı Türkiye ile İsrail arasındaki serbest ticaret anlaşması sonrasında (1997) ivme kazanarak AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında 1,41 milyar dolara çıktı. AKP’li yıllarda 7 kattan fazla artarak 2022’de 8,91 milyar dolara kadar çıktı. Burada en önemli nokta ticaret dengesinin, Türkiye’nin lehine olması, yani İsrail’e yaptığımız ihracat ithalatımızdan hep daha fazla oldu. TÜİK verilerine göre 2023’te Türkiye’nin İsrail’e ihracatı 5,2 milyar dolar, İsrail’den ithalatı ise 1,6 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Bu bir yıllık dönemde iki ülke arasındaki ticaret hacmi 6,8 milyar dolar oldu.

Mehmet Şimşek eliyle yürütülen ekonomi politikasının en büyük ayaklarından biri ihracata dönük ekonomik büyüme hedefi. Çevredeki dış ticaret fazlası verebildiğimiz ender ülkelerden olan İsrail’in ticaret pastasından MÜSİAD ve TÜSİAD’ın kolaylıkla vazgeçmeyecekleri ortada. Reuters’a konuşan ihracatçı firma sahipleri, bu kararı şaşkınlıkla karşıladıklarını, ihracat firmalarının siparişlerini üçüncü ülkeler üzerinden İsrail’e göndermenin yollarını aradığını söyledi. Dolayısıyla dağın fare doğurup doğurmadığını yakında göreceğiz.

Ticaret durdurulduysa cevap verilmesi gereken birkaç soru var. Azerbaycan petrolü Ceyhan üzerinden İsrail’e gidiyor. İsrail’in petrol ihtiyacının büyük bölümü buradan karşılanıyor. Bu ticaret hala devam ediyor mu? AKP iktidarları döneminde Türkiye ile İsrail arasında detaylarını bilmediğimiz bağlayıcı kaç ticaret anlaşması yapıldı? Bu anlaşmalarda tazminat koşulu var mı? Varsa Türkiye bunları ödeyecek mi?

Emperyalizme bağlı bir ülke olarak Türkiye ve onun sermaye kesimleri için İsrail ile ticaret, tarihsel olarak büyük önem taşımakta. Hatırlayalım, 7 Ekim’den önce Hindistan, BAE ve İsrail üzerinden geçecek enerji hattı projesine Türkiye’nin eklemlenmeye çalıştığını biliyoruz. Kısacası sermaye, İsrail ile ticaretten ve ilişkilerin geliştirilmesinden yana.

Biz ise bu korsan devletin tanınmaması gerektiğini söylüyoruz. Kürecik üssü kapatılmalı, İsrail ile tüm ticari ilişkiler süresiz ve koşulsuz olarak durdurulmalıdır. 97 yılındaki serbest ticaret anlaşması ve AKP iktidarlarında yapılmış tüm ticaret antlaşmaları tek taraflı ve tazminatsız iptal edilmelidir.

Yorumlar kapalıdır.