İş Kanunu değişiyor: sermayenin yeni saldırısı

Erdoğan’ın yılbaşında müjdesini verdiği yeni iş kanunu için yürütülen çalışmalar ağustos ayında hız kazanmış görünüyor. Henüz tam metni açıklanmayan tasarı, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz başkanlığında toplanan Yatırım Ortamını İyileştirme Kurulu’nda görüşüldü. Mevcut iş kanununun tamamen değiştirilmesi anlamına gelen bu çalışma, on milyonlarca işçinin çalışma süreleri, ücretler, iş güvencesi, kıdem tazminatı gibi haklarını doğrudan ilgilendiriyor.

Hükümet çevrelerinden basına servis edilene göre tasarıda iki başlık öne çıkacak: çalışma sürelerinin kısaltılması ve esnek çalışma biçimleri.

Yönetim, özellikle çalışma sürelerinin kısaltılacağı iddiasıyla yeni iş kanununu işçilerin lehine bir düzenleme olarak duyurdu. Ancak çok geçmeden aynı çevrelerden, çalışma gününün 4 güne düşürülmesinin söz konusu olmadığı ve haftalık çalışma saatinin sadece belirli sektör işçileri bakımından 40 saate düşürülmesinin gündeme gelebileceği servis edildi. Anlaşılan o ki, pandemi döneminden itibaren evden veya uzaktan çalışmaya kendiliğinden geçmiş olan bazı beyaz yakalı sektörlerle sınırlı, çalışanların yalnızca küçük bir kısmını ilgilendiren bir düzenleme gündemde. Bu nedenle çalışma süresinin azaltılacağı iddiası bir aldatmacadan ibaret.

Öyleyse bu denli kapsamlı ve yeni bir yasanın hazırlanmasında amaç nedir? Esnek ve güvencesiz çalışmanın yaygınlaştırılması. Esnek çalışma kavramı, 1980 sonrası bütün dünyada sermaye sınıfının, işçilerin kazanılmış haklarını geri alma planında kilit bir rol oynuyor. Türkiye’de de on yıllardır sermaye sınıfı ve onun temsilcisi olan hükümetler, ekonomik planlarında esnek çalışma biçimlerinin yaygınlaştırılması ve kıdem tazminatının gaspını temel hedef olarak koymaktalar. Nitekim Orta Vadeli Program’da da “esnek çalışma şartlarının koşullarının yaygınlaştırılması” yer alıyor.

Esnek çalışma ise ücretlerin düşürülmesi, iş güvencesinin tamamen ortadan kaldırılması, kısa süreli çalışmaların yaygınlaştırılması ve kıdem tazminatı hakkının gaspı gibi ücretli çalışanların en önemli haklarını hedef alıyor. Dolayısıyla yeni iş kanunu tasarısı, kâr oranlarının azalması eğilimi karşısında emek sömürüsünü artırmayı hedefleyen sermaye sınıfının işçilere yönelik yeni bir saldırı planıdır. Zaten 20 yılı aşkın süredir sermaye sınıfının ihtiyaçları doğrultusunda ülkeyi idare eden bu yönetimin, seferberlikler olmaksızın işçiler lehine bir düzenlemeyi kendiliğinden geçirmesi beklenemezdi.

Yaklaşmakta olan bu büyük saldırı hazırlığı işçi sınıfı tarafından daha başında bastırılmalı. Bu amaçla sendikaların ve emekten yana partilerin katılımıyla en geniş eylem birlikleri çok geçmeden örülmeli. Saldırının savuşturulmasının yegâne yolu, kitlesel eylemler yoluyla hükümete geri adım attırmaktan geçiyor.

Yorumlar kapalıdır.