Patronlara değil eğitime bütçe

Kendi yandaş yorumcularının bile kabul edip eleştirdiği üzere AKP iktidarının en başarısız olduğu alan eğitim alanı oldu. Bu alandaki başarısızlıklarını örtmek için sürekli sistem değişikliklerine giden AKP iktidarı kamusal eğitimi adeta bir yapboza çevirdi. “Eğitimde Türkiye Yüzyılı” gibi iddialı söylemlerle yeni eğitim öğretim yılını açan AKP iktidarı, her yıl olduğu gibi bu eğitim öğretim yılının da büyük sorunlarla başlamasına neden oldu.

Eğitim emekçilerinin alım güçlerinin her geçen gün düştüğü; yapay kariyer uygulamaları ile mesleki itibarlarının yerle bir olduğu; ücretli, sözleşmeli gibi güvencesiz çalışma biçimlerinin arttığı bu eğitim öğretim yılında, okullarda yaşanan temizlik sorunu da oldukça önemli bir gündem haline geldi. Her yıl İŞKUR üzerinden düşük ücretle yapılan temizlik alımı bu yıl iptal edildi. Bunun yerine haftanın üç günü ücret verilecek bir çalışma modeline geçilmek istendi. Açıkça belirtilmese de işe alınacak temizlik personelinin diğer günlerdeki ücretlerinin okul idarelerince ödenmesi istendi. Ticarethane olmayan ve geliri bulunmayan devlet okullarının bu ücreti vermesi de imkânsız olduğu için bu işe kimse başvurmadı. Temizlik personelinin olmadığı ve binlerce öğrencinin öğrenim gördüğü okullardaki hijyen sorunu da kısa sürede ülkede gündem oldu.

Bu yıl ortaya çıkan bir diğer önemli sorun da ekonomik krizle beraber pek çok öğrencinin beslenme sorunu yaşaması. Kantinlerde satılan yiyeceklerin fiyatlarının yüksek olması öğrencilerin beslenme sorununu ortaya çıkardı. Pek çok öğrenci düzenli beslenememekte, okulda aç aç eğitim görmekte.

Tüm bunların temelinde, eğitime ayrılan kaynağın yetersiz olması ve bütçenin başarısız bir şekilde kullanılması var. Resmi rakamlara göre 2024 yılında eğitime ayrılan bütçe, genel bütçenin yüzde 14,6’sını oluşturmakta. Milli Eğitim Bakanı bu oranı açıklarken “bütçedeki en büyük pay” diye övünüyor. Ancak bu payın nasıl ve nerelere harcandığı noktasında bir açıklama yapılmamakta.

Bütçe harcamalarına bakıldığında bu payın büyük bir kısmının personel maaşlarına ve bina giderlerine gittiği görülüyor. Bütçedeki bir diğer önemli gider ise özel okullara yapılan yardımlar. Milli Eğitim Bakanlığı, kamunun kaynaklarını açıkça patronlara, özel okul sahiplerine aktarmakta. Okullara kadrolu temizlik personeli almayan bakanlık, okulların temizliği ile ilgili sorunu da İŞKUR’a yüklemekte. Öğrencilerin beslenmesi ile ilgili ise bütçede bir kuruş bile pay yok.

AKP’nin başta ifade ettiğimiz gibi eğitimde başarısızlığının temelinde işte bu kaynak kullanımı var. AKP iktidarı kamusal eğitimi düzeltmeye çalışmamakta, bilakis bilinçli olarak kamuya ait eğitim kurumlarını çökertmeye çalışmaktadır. Eğitime ayrılan bütçeyi bina yapmaya, özel okullara peşkeş çekmeye kullanan AKP iktidarının esas amacı kamusal eğitimi yok etmektir. Bu iddianın sağlaması son 20 yıl içinde özel okulların genel eğitim sistemi içindeki oranlarının sürekli artmasında görülebilir. TEKEL sürecinde gördüğümüz gibi kamu kurumlarının önce içinin boşaltılıp, çalışanlarının itibarsızlaştırılıp özelleştirilmesinin bir örneği uzun süredir eğitim alanında yaşanmakta. Bu nedenle kamusal eğitime sahip çıkmak, temel bir insan hakkı olan eğitim hakkını savunmak, bugün oldukça önemli mücadele alanlarından biridir.

Yorumlar kapalıdır.