Ne, neden, niçin devrim?

Devrim kelimesi pek çok işçi arkadaşımızın kulağına ürkütücü veya hayali bir şey olarak gelir. Gerçekleşmesi imkânsız veya gerçekleşse bile işçiler adına bir fayda sağlamayacak bir gelişme olarak düşünülür. Peki, bu kavramın ne anlama geldiğinin gerçekten farkında mıyız? Veya düzen siyasetinin sınırları içerisinde mevcut sorunlarımıza çözüm bulmamız mümkün mü?

Devrim, en basit tanımıyla devlet yönetiminde veya toplum düzeninde gerçekleştirilen köklü, radikal nitelikteki değişimdir. Siyasal, sosyal ve ekonomik baskıların birikmesi sonucu toplumun mevcut düzeni aşmak için harekete geçmesi olarak da değerlendirilebilir. Bu bağlamda devrim, yalnızca bir tercih değil, tarihsel koşulların zorladığı bir zorunluluk haline gelir.

Ülkemizde devrimin neden gerekli olduğunu sosyal açıdan ele alalım. Değinebileceğimiz onlarca başlık var ama bir örnek verelim. AKP iktidarı kadınlara yönelik şiddet, taciz ve tecavüz vakalarında dahi caydırıcı bir irade ortaya koymaktan kaçıyor. Kadınların temel hakları sistematik biçimde ihmal edilirken, mevcut yönetim toplumun en kırılgan kesimlerine dahi adalet sağlayamıyor. Meclis ve Saray lüks, gösteriş ve hesap vermezlik içinde çürürken, siyasal yapının tümüyle yenilenmesini zorunlu hale geliyor.

Ekonomik açıdan ise ülkenin durumu daha da çarpıcı. Halk barınma, beslenme ve giyinme gibi en temel ihtiyaçlarını dahi karşılamakta çok büyük güçlükler çekiyor. Yoksulluk sınırının 92.547 TL’ye ulaşması, işçi sınıfının sefalet koşullarına mahkûm edildiğini açıkça gösteriyor. Her geçen gün artan hayat pahalılığı, zamlar, düşük ücret politikaları ve sosyal devletin tasfiyesi, ekonomik düzenin sürdürülemez olduğunu kanıtlamaktadır. Taciz, cinayet, işsizlik, yoksulluk ve ayrımcılık gibi sorunların giderek derinleşmesi; siyasi iktidarın çözüm üretmek bir yana, krizi yönetmekten dahi uzaklaştığını ortaya koymaktadır. Bu nedenle baskı ve sömürüye dayanan mevcut sistem yerine, özgürlük ve eşitliğe dayalı yeni düzene ihtiyacımız var. Bu değişimi ise ancak işçi sınıfı ve ezilen kesimlerin ortak mücadelesi getirebilir. Bu nedenle düzen siyasetinin benzer seçeneklerini reddetmeli; kökten bir dönüşümü, devrimi, emekçilerin yönettiği bir düzeni savunmalıyız.

Bir petrokimya işçisi

Yorumlar kapalıdır.