Türk-İş’te genel kurul öncesi “Güç Birliği”

Ülkenin en büyük sendikal konfederasyonu olan Türk-İş’te on muhalif sendika; Basın-İş, Belediye-İş, Deri-İş, Hava-İş, Kristal-İş, Petrol-İş, Tek Gıda-İş, Tez-Koop-İş, TGS ve TÜMTİS ortak bir basın açıklaması yayınlayıp, demokratik, mücadeleci ve güçlü yeni bir sendikal hareket için “Güç Birliği” oluşturduklarını duyurdu. Fakat işçi denetimi ve yönetiminin olmadığı, haliyle sendikal bürokrasinin hakim olduğu Türk-İş bünyesinde, yıllardır kendine yer bulabilen sendika yöneticilerinin, Türk-İş genel kuruluna birkaç ay kala böyle bir girişimde bulunmaları şüphe uyandırmaktadır.

Esasen tüm bu “muhalif” girişimler, Türk-İş bürokratlarının sınıf çıkarlarına ters düşen uzlaşmacı tutumlarının tabanda yarattığı rahatsızlığın kısmi yansımaları olarak okunabilir. Son olarak Türk-İş yöneticilerinin kamuda çalışan 235 bin emekçiyi ilgilendiren ama 235 bin emekçiyi yok sayarak hükümet ile kapalı kapılar ardında sessizce 2011 zammı için 4+4’e imza atması, Türk-İş yöneticilerinin genel eğiliminin somut bir göstergesidir. Bu noktada netleştirilmesi gereken konu “muhalif” girişimlerin niteliklerini ortaya koymak olacaktır.

Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz!

Güç birliğini oluşturan sendika yöneticilerinin ortak yayınladıkları bildirgede “işçiye dönük bir Türk-İş yaratmak” istediklerini ve mücadeleye koyulduklarını ifade etmişlerdir. Hakkını vermek gerekir ki Güç Birliği’nin bu bildirgesindeki maddelerin her biri Türk-İş bürokrasisini yıkıp yerine sendikal demokrasiyi getirmeyi amaçlayan bir görüntü çizmektedir. İşte bu noktada biz işçiler geçmişteki tecrübelerimize dönecek olursak, kâğıt üzerindeki maddelerin hayata geçirilmesi için bir girişimde bulunulmaması, o bildirgeyi hazırlayanların samimiyetsizliğini gösterecektir.

Güç Birliği’nin bir parçası olan Tez-Koop-İş yöneticilerinin, işçilerden ve mücadeleci sendikacılardan oluşan Teez-Koop-İş 2 nolu şubeyi usulsüzlükler ve yolsuzluklar ile tasfiye etmeye çalışması, Hava-İş içerisindeki kadın çalışanlara yönelik mobbing ve taciz vakalarının basına yansımış olması, Tek Gıda-İş Genel Başkanı Mustafa Türkel’in, 4-C’ye zorla geçirilen işçilerin mücadelesinde hükümet yanında tavır almış olması gibi olaylar, aslında Güç Birliği’nin gerçek profilini çizmektedir. Çünkü ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz!

Sonuç olarak, işçiye dönük, şeffaf ve yolsuzluklar ve usulsüzlüklerden arındırılmış bir sendikacılığı Türk-İş’e kazandıracaklarını ifade eden “muhalifler”den ilk beklenti, kendi yönetimlerindeki sendikalarda sendikal demokrasinin işler hale getirilmesi olacaktır. Aksi halde bu girişimin, sözleri ile eylemlerindeki tutarsızlıklar ana gayenin, tabandaki rahatsızlığı genel kurul seçimlerini kazanmak için kullanmaya çalışan, diğer bir “sendika bürokratlarının güç birliği” anlamına gelecektir.

Yorumlar kapalıdır.