İslamşehir Öğretmenler Sendikası’ndan İran’ın Kürdistan bölgesinde halka yönelik katliam ve kanlı baskıları kınayan açıklama

İranlıların ülke çapındaki protestoları üçüncü ayına girerken, tüm İran için “özgürlük ve eşitlik” bayrağı ve sloganı altında dili, dini, etnik kökeni ne olursa olsun protestolara katılan şehir ve bölgelerin sayısı her geçen gün artıyor. Bundan önce dağınık seyreden grevler, daha geniş boyutlar kazanarak önemli sektörlere sıçradı. Büyük petrol ve petrokimya sanayileri, parça imalatı, otomobil imalatı ve karayolu taşımacılığı sektörleri de grevlere dahil oldu. Tüm bunlar, bu düzenin yıkımının bir işaretidir. Halkı aşağılamayı ve ikiyüzlülüğü temel edinmiş devlete karşı halkın güvensizliği uzun süredir derinleşiyor.

Devlet, keyfi ve akıl dışı tutuklamalara ve binlerce insanı asgari insani standart ve imkanlara sahip olmayan gözaltı merkezlerine göndermeye, özgür ve bağımsız medyanın bulunmadığı mahkemeler kurmaya ve “dünya üzerinde savaş ve yolsuzluk” gibi, içi boş hükümler vermeye, kitleleri ölesiye dövmeye devam ediyor!

Ordu, Besiç gibi ülke güvenlik güçleri tarafından ülkemizin birçok ilinde Kürt vatandaşlara yönelik kanlı baskı ve yarı ağır silahlar ile savaş silahlarının kullanılması Milli Güvenlik Yüksek Kurulu ve hükümet gibi kurumların meşruiyetinin sorgulanmasını artırıyor.

Vahşice öldürmeler, insanların evlerine baskınlar, evlere ateş açma ve vatandaşların mallarına zarar verme, hükümetin günlük ve gece programında yer alan menfur eylemlerdir.

Aylardır halkı Suriyeleşme uyarısı ve korkusuyla beslemeye çalışan propaganda aslında ordu ve halk karşıtı güçler tarafından uygulanmakta ve özellikle Kürt şehirlerindeki rejim yöneticilerinin denetiminde gerçekleşmektedir.

Devlet görevlilerinin kanlı elleriyle, katlettiklerinin cenazelerini çalmaya çalışması ve yas merasimlerine saldırması İslami ve insani ölçülerin hiçbiriyle bağdaşmamakta. Dini merkeze alan bir dünya inşa etmeyi hedefleyen hükümetin dini ritüelleri işte bunlar.

Hükümetin bu yaslı insanları boğmayı bırakması ve insanlık tarihinin yazılı deneyiminin sayfalarını çevirerek tarihin adil aynasında hiçbir silahın milletlerin iradesine hakim olamayacağını görmesi gerekmektedir. Devlet, belki sınırlı bir süre için süngü ile hüküm sürmenin mümkün olduğunu düşünüyor, ancak biz buna asla güvenilemeyeceğine, İran halklarını bu şekilde yönetemeyeceğine derinden inanıyoruz.

İslamşehir Öğretmenler Sendikası olarak, rejimin yöneticilerini, güvenlik ve kolluk güçlerini, Devrim Muhafızlarını, Kürt bölgelerindeki şehirlerden bir an önce çekmeleri ve bu toprakların çocuk ve gençlerini öldürmeye son vermeleri konusunda kesin bir şekilde uyarıyoruz. Kürdistan ve Belucistan sokaklarında insanların katledilmesi mevcut durumu açığa çıkartan sebepleri ortadan kaldırmayacak ve halkların öfkesini söndürmeyecektir.

İslamşehir Öğretmenler Sendikası olarak, hükümetin başta Kürtler olmak üzere halka karşı işlediği barbarca suçları kınarken, Kürdistan halkının ve İran’ın asil halkının protesto ve grevlerine desteğimizi bir kez daha açıklıyoruz. Çalışan ve emekli tüm öğretmenlere çağrıda bulunuyoruz. Toplumun etkili kesimleri, iktidar tarafından işlenen suçlara tepki vermeli, Kürdistan’ın farklı bölgelerinde özellikle çocuk ve gençlerin katledilmesine sessiz kalmamalı ve mazlumların sesini duyurmak için tüm imkanlarını kullanmalıdır.

Bizler, İran’daki UNICEF ofisi ve diğer uluslararası kuruluşların sessizliğini kınayarak, iki ayı aşkın bir süredir iktidarın insanlık dışı uygulamalarının derinleşip yaygınlaşmaya devam ettiği olaylarla ilgili gereken tepkinin gösterilmesini ve önlemlerin alınmasını talep ettik.

İktidar, ülkenin çeşitli etnik gruplarına yönelik asılsız suçlamalarda bulunurken, bizler bu direnişçilerin İran toplumunun bir parçası, vatanın kırmızı çizgisi olduğunu söylüyoruz.

“Kürdistan’dan Zahidan’a İran için canımı feda ediyorum” sloganı İran halklarının bütünlüğü ve birliği için bir onay mührüdür.

İslamşehir Öğretmenler Sendikası Merkezi

23 Kasım 2022

Yorumlar kapalıdır.