Diktatörler kaybedince tatile mi çıkarlar?

Brezilya’nın başkenti Brasília’da 8 Ocak günü, yani Lula da Silva’nın Devlet Başkanlığı görevine gelmesinden bir hafta sonra Bolsonaro destekçileri hükümeti devirme girişimiyle Kongre, Planalto Sarayı ve Anayasa Mahkemesi binalarına saldırı gerçekleştirdi.

Darbe yanlılarının hedefleri Bolsonaro önderliğinde muhalefetin sindirildiği, işçi sınıfının bastırıldığı yeni bir diktatörlüğün kurulması ve bunun için de ordunun harekete geçmesiydi. Bu amaçlar gerçekleşmedi, darbe girişimi bastırıldı. Lakin Lula da Silva iktidarının bu sınavda başarılı bir not aldığını söylemek imkânsız.

Lula’nın başarısızlığı henüz darbe girişimi gerçekleşmeden önce başlamıştı. İçinde olduğu seçim ittifakında daha düne kadar Bolsonaro diktatörlüğünü destekleyen parti ve gruplar vardı. Bu gruplar yalnızca Lula’yı dışarıdan desteklemekle kalmamışlar, yapılan anlaşmalarla seçilen hükümette savunma bakanlığı pozisyonunu alacak kadar da güç kazanmışlardı. İşte Lula’nın sırtını yasladığı güçler bu denli güvenilmez ve Lula’yı zafere taşıyan kitlelerden bu denli kopuk durumdaydılar.

Brezilya’da yüz binler “Bolsonaro hapse!” sloganlarıyla sokağa döküldüler. Diktatöryal bir yönetim kuran ve sayısız suç işleyen Bolsonaro’nun ABD’ye kaçışı onu iktidardan gönderen kitleler için bir zafer değildi. Ne yazık ki Lula bu seferberliğe gereken desteği vermedi. Günler sonra, Bolsonaro’nun Adalet Bakanı başta olmak üzere pek çok kamu görevlisi bu darbe girişiminde payları olduğu gerekçesiyle tutuklandı. Son olarak, Genelkurmay Başkanı Lula tarafından görevden alındı. Atılan bu adımlar Brezilya’da yükselen kitle seferberliğinin kazanımından başka bir şey değildi.

Yine bu eylemler sonucunda Yüksek Mahkeme, eski Devlet Başkanı Jair Bolsonaro hakkında soruşturma başlattı. Elbette bu soruşturmaların sonuca ulaşması ancak Brezilya işçi sınıfının Bolsonarocu bürokrasi ve burjuvazinin tamamen tasfiyesine yönelik vereceği bir mücadeleyle mümkün olabilir.

Bizler Brezilya’ya baktığımızda bugün dile getirilen “helalleşme” ve “yumuşak geçiş” planlarının işçi sınıfını ve tüm ezilenleri nasıl bir girdabın içine sürükleyebileceğini tüm açıklığı ile görüyoruz. Dünyanın neresinde olursa olsun diktatörleri tatile değil, tarihin çöplüğüne göndermenin yolu Brezilya işçi sınıfının sürdürdüğü seferberliğin izlerini takip etmekten geçiyor.

Yorumlar kapalıdır.