Yeniden iktidara gelen aşırı sağcı Trump ile sokaklarda yüzleşmeliyiz

Aşırı sağcı Donald Trump, bizzat inkâr ettiği iklim değişikliğinin çarpıcı bir göstergesi olan Arktik ani soğuk hava dalgasının ortasında, 20 Ocak’ta ABD’nin 47. başkanı olarak göreve başladı. Törende Tesla ve SpaceX’in CEO’su Elon Musk, Amazon’un kurucusu ve The Washington Post’un sahibi Jeff Bezos, Meta’nın CEO’su ve Facebook’un kurucu ortağı Mark Zuckerberg, Google’ın ana şirketi Alphabet’in CEO’su Sundar Pichai ve Apple’ın CEO’su Tim Cook yer aldı. Bu durum, Trump hükümetinin büyük ulusötesi şirket CEO’larının hükümeti olacağını gösteriyor. Tıpkı aşırı sağcı hükümetler ve liderler Javier Milei, Nayib Bukele, Giorgia Meloni ve Santiago Abascal’da olduğu gibi.

“ABD, dünyanın en büyük, en güçlü ve en saygın ülkesi olarak hak ettiği yeri geri alacak ve tüm dünyada korku ve hayranlık uyandıracak,” diyen Trump’ın yarım saatlik konuşması kibir, küstahlık ve aşırı milliyetçilikle doluydu. Panama Kanalı’na atıfta bulunarak tehditkâr bir şekilde “Geri alacağız” dedi. Göçmenleri suçlular olarak gösterdi: “Birçoğu hapishanelerden ve psikiyatri kurumlarından geliyor ve dünyanın dört bir yanından ülkemize yasadışı yollarla giriyorlar.” Bir ticaret savaşı tehdidinde bulundu: “Vatandaşlarımızı zenginleştirmek için yabancı ülkelere gümrük vergileri ve tarifeler uygulayacağız.” Ve “Erkek ve kadın olmak üzere sadece iki cinsiyetin var olması ABD’nin resmi hükümet politikası olacaktır,” diyerek kadın ve lgbti+ düşmanlığını ve hak karşıtlığını bir kez daha ortaya koydu. Etkinlik ayrıca Siyonist bir hahamın konuşmasıyla sona erdi.

Emperyalizmin önde gelen temsilcisi olarak daha göreve başladığı ilk günlerde, halk karşıtı karakterini yansıtan ve hem Kuzey Amerika hem de dünya halklarına yönelik hak ihlallerinin habercisi olan bir dizi kararname imzaladı. Bu kararnameler arasında ilaç fiyatlarını düşürmeyi amaçlayan önceki yönergelerin kaldırılması; çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık programı kapsamında işe alınan kamu çalışanlarının daha sonra işten çıkarılmak üzere işlerinin dondurulması; doğumla vatandaşlık hakkına son verilmesi; Trump’ın ‘‘radikal çevrecilik’’ olarak adlandırdığı çevre koruma tedbirlerinin geri alınması ve cinsiyet çeşitliliğini destekleyen programların kaldırılması var. Bunların yanı sıra ABD’nin ikinci kez Paris İklim Anlaşması’ndan ve Dünya Sağlık Örgütü’nden çekildiğini duyurdu. Çevre kontrolleri olmadan petrol ve doğalgaz çıkarımını önemli ölçüde genişletmek için “ulusal enerji acil durumu” ilan etti. Ayrıca 2021’de ABD Kongre Binası’na şiddet kullanarak baskın yapan 1.500 aşırı sağcıyı affetti.

Aşırı sağcı Donald Trump’ın başkanlığa geri dönüşü, kapitalist-emperyalist sistemin yıllardır yaşadığı toplumsal, ekonomik ve siyasi krizin ve çöküşün ABD’deki tezahürüdür. Yeni yönetim işçiler, kadınlar, gençler ve göçmenler için hiçbir iyileştirme getirmeyecek. Dünya halkları, Filistinliler, Ukrayna halkı ve dünyanın diğer sömürülen ve ezilen kesimleri yararına hiçbir şey beklenemez.

Birçok teknoloji şirketinin CEO’sunun katıldığı yemin töreninde de görüldüğü gibi, Trump hükümeti büyük ulusötesi şirketlere dayalı bir hükümet olacak. Trump, Amerikan işçilerinin sömürülmesini ve dünya halklarının yağmalanmasını sürdürecek. ABD, “güç yoluyla barış” adı altında faşist ve saldırgan karakterini yansıtan dünyanın jandarması rolünü oynamaya devam edecek. Küçümsemememiz ve yüzleşmemiz gereken bu rol aynı zamanda dünyadaki diğer aşırı sağcı hükümetleri ve liderleri de cesaretlendirecektir.

İşçilerin Uluslararası Birliği-Dördüncü Enternasyonal (İUB-DE) olarak ABD’deki işçi sınıfını, gençliği, kadınları, lgbti+ları ve halk kesimlerini talepleri etrafında seferber olmaya çağırmayı sürdüreceğiz. Bu bağlamda, Trump’ın göreve başlamasından bir gün önce ABD genelinde gerçekleşen büyük yürüyüş ve mitinglerin altını çizmek gerekiyor. New York ve Washington başta olmak üzere 350 şehirde binlerce kişi kadın hakları ve özgürlükleri, göçmenlerin savunulması, cinsiyet çeşitliliği, Filistin halkına destek ve diğer birçok taleple yürüdü. Bu, ABD halkının aşırı sağcı Donald Trump’a sokaklarda meydan okuma isteğini gözler önüne serdi. ABD’nin başkentinde bir protestocunun söylediği gibi: “Milyarderler zenginleşirken diğerlerinin sokaklarda aç kalmasına seyirci kalmayacağız.”

İUB-DE Venezuela seksiyonu Özgürlük ve Sosyalizm Partisi (PSL) önderi Miguel Angel Hernández

Yorumlar kapalıdır.