Boğaziçi Üniversitesi Öğrenci Temsilciliği Kurulu (ÖTK) emek örgütlerine yönelik bir açık mektup yayımladı. İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının ardından yaşanan seferberliklere öğrencilerin öncülük ettiğinin hatırlatıldığı metinde, “emekçilerin ve toplumun baskılanan bütün kesimlerinin dahil olmadığı bir mücadeleyi kazanmak mümkün olmayacaktır” vurgusu yapıldı. “Ya hep beraber ya hiçbirimiz” çağrısıyla öğrenciler emek örgütlerine şu şekilde seslendi:
“Biz öğrenciler olarak emekçilere sesleniyoruz; biz bütün bu hukuksuzluklar karşısında derslerimizi durdurduk, sokakları doldurduk, elimizdeki tüm araçlarla mücadeleyi büyütmeye çalıştık. Ancak bugün kol kola girmenin vaktidir! Sendikalara, emek örgütlerine, meslek örgütlerine sesleniyoruz; öğrencilerin başını çektiği bu mücadeleye omuz verin! DİSK, KESK, Türk-İş ve bağlı sendikalara, bağımsız, mücadeleci sendikalara sesleniyoruz. ‘Çözüm sokakta, sandıkta değil!’ diyen, ‘Boykot!’ diyen öğrencilerin sesine ses olun! Acil taleplerimiz etrafında birleşelim! Tüm akademisyenleri de mücadelemizi büyütmeye, öğrencilerle birlik olmaya, sınavlarını ertelemeye, yoklama almamaya ve öğrencilere yardımcı olabilecek her tür imkanlarını seferber etmeye davet ediyoruz.”
Emek Örgütlerine Açık Mektup başlıklı çağrının tamamı şu şekilde:
19 Mart 2025 sabahı bütün ülke yeni bir hukuksuz saldırıyla uyandık. Aralarında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da bulunduğu yüzden fazla kişi hakkında hukuksuz bir gözaltı saldırısı yaşandı. Bu saldırı sarayın yargı üzerindeki tahakkümünü gözler önüne serdiği gibi seçim dahil olmak üzere hiçbir demokratik işleyişe tahammül edemediğini de gösterdi. Bir kez daha anladık ki, ülkedeki en temel sorunlardan birisi siyasal demokrasi sorunudur.
Ekonomik krizin her geçen gün emekçileri, öğrencileri, gençleri darboğaza sürüklediği ülkemizde saray ancak daha çok baskı ile kendi varlığını koruyabiliyor. Siyasi ömrünü uzatmak için en iyi bildiği işi yaparak “terör” söylemine başvuruyor, anti demokratik uygulamalarına hız vermeden devam ediyor. Emekçilerin, öğrencilerin demokratik hakları budanıyor, örgütlenme ve eylem özgürlüğü engelleniyor.
Öğrenciler olarak bu gibi anti demokratik uygulamaların sonuçlarını gayet iyi biliyoruz. Çalışanlarla, akademisyenlerle, öğrencilerle birlikte yönetmek istediğimiz üniversitelere saraydan kayyumlar atanıyor. En ufak bir hak talebimiz soruşturmalarla karşılık buluyor.
Bu anti demokratik uygulamaları en iyi bilenler biz öğrenciler seçme ve seçilme hakkına dönük bu saldırı karşısında ilk günden beri sokaklardayız. Baskılara ve anti demokratik uygulamalara karşı mücadele ediyoruz. Okullarımızda boykotlar örgütlüyoruz, sokaklarda barikatlar karşısında direniyoruz.
Öğrenciler seferberliğe öncülük ediyor!
CHP’nin sürecin başından beri, kitlelerin mücadelesine ket vuran, ikircikli ve pasif yaklaşımı karşısında öğrencilerin kararlı tutumu CHP dahil bütün muhalefeti etkiledi. Sandık dışında bir seçenek sunmayan muhalefete rağmen on binlerce öğrencinin sokaklardaki kararlı duruşu, hukuksuz saldırılara karşı bir direnç noktası halini aldı.
22 Mart Cumartesi sabahında ise İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya ve Eskişehir başta olmak üzere birçok şehirde sıra arkadaşlarımıza yönelik ev baskınları gerçekleşti. Mücadeleci öğrencilerin eylemlere katıldığı gerekçesiyle kriminalize edilmesine karşı tek adam rejimine cevabımız kararlılıkla büyüyen mücadelemiz olacak.
Ancak öğrencilerin mücadelesi ne kadar kararlı olursa olsun tek başına siyasal demokrasi mücadelesinin kazanması için yetersiz kalacaktır. Emekçilerin ve toplumun baskılanan bütün kesimlerinin dahil olmadığı bir mücadeleyi kazanmak mümkün olmayacaktır.
Ya hep beraber ya hiçbirimiz!
Bu yüzden, biz öğrenciler olarak emekçilere sesleniyoruz; biz bütün bu hukuksuzluklar karşısında derslerimizi durdurduk, sokakları doldurduk, elimizdeki tüm araçlarla mücadeleyi büyütmeye çalıştık. Ancak bugün kol kola girmenin vaktidir! Sendikalara, emek örgütlerine, meslek örgütlerine sesleniyoruz; öğrencilerin başını çektiği bu mücadeleye omuz verin! DİSK, KESK, Türk-İş ve bağlı sendikalara, bağımsız, mücadeleci sendikalara sesleniyoruz. “Çözüm sokakta, sandıkta değil!” diyen, “Boykot!” diyen öğrencilerin sesine ses olun! Acil taleplerimiz etrafında birleşelim! Tüm akademisyenleri de mücadelemizi büyütmeye, öğrencilerle birlik olmaya, sınavlarını ertelemeye, yoklama almamaya ve öğrencilere yardımcı olabilecek her tür imkanlarını seferber etmeye davet ediyoruz.
Mevcut iktidarın yıllardır bina ettiği baskı rejimi karşısında birleşik mücadele dışında bir çözüm yok. Ekonomik yahut demokratik bütün sorunlarımızın temelinde bu baskı ve şiddet rejimi var. Bu baskı rejimini yenmek için, üniversitelerden ve belediyelerden kayyumların kovulması için, demokratik haklarımızı kazanmak için kol kola girmek, emekçi ve ezilenlerin taleplerini kitlesel seferberliklere taşımak zorundayız.
Gözaltıların serbest kalması, Kayyum rejiminin sona ermesi, Yargı üzerindeki saray tahakkümünün ortadan kalkması için!
Sendikalar, emek örgütleri, öğrenciler, işçiler; birleşik mücadeleye!
Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz!
Yorumlar kapalıdır.