“Rasyonel” ekonomiye ne oldu?

Mayıs 2023 genel seçimleri sonrası Mehmet Şimşek’in Hazine ve Maliye Bakanı olması, o seçimlere kadar uygulanan ve tam iki yıldan fazla süren “düşük faiz, yüksek borç ve büyüme” şeklinde özetlenebilecek enflasyonist politikanın da sonu anlamına gelmekteydi. Şimşek “Rasyonel ekonomiye dönüyoruz” diyerek kendinden önce yapılanları ciddi bir şekilde eleştirmiş, tam 27 ay sonra faiz artışı için düğmeye basmıştı.

Biz ise ilk andan itibaren bunun IMF soslu bir soygun planı olduğunu ve iktidarın yanlışa başka bir yanlışla cevap vermeyi tercih ettiğini; enflasyonla mücadeleyi bilinçli olarak sermayenin lehine, emekçilerin aleyhine olacak şekilde yapmayı seçtiğini belirtmiştik.

Tercih edilen bu politika emekçiler nezdinde kabul edilmedi. Emekli maaşlarının harçlık seviyesine indirilmesi, asgari ücretlilerin açlık sınırına mahkûm edilmesi, tüm maaşların asgari ücrete yaklaştırılması ve emekçilerin üzerindeki vergi yükünü artırması gibi sonuçları olan bu program, yerel seçimlerde iktidarın aldığı seçim yenilgisini beraberinde getirse de ekonomide tüketim kısılmış, faizler ile büyüme yavaşlatılmış ve enflasyon artış hızı baz etkisiyle düşmeye başlamıştı. Ama nihai hedef olan enflasyonun tamamen kontrol altına alınması gerçekleşmedi. Bunun için 2025 yılı hedeflenmişti ki siyasal alanda rejimin muhalefete dönük saldırısı artık uygulanan programın sonunu getirdi.

Şimşek politikasının (OVP) bitmesinin dört ana nedeni var:

1. Enflasyonla mücadelenin faizleri yükseltmeye, dövizi baskılamaya indirgenmesi. Oysaki olağanüstü şirket kârlarının vergilendirilmesi, Yap-İşlet-Devret soygununun sona erdirilmesi, temel ihtiyaç ürünlerinde ÖTV, KDV haraçlarına son vererek indirimler sağlanması gibi maliye politikası alanında adımlar atmadan enflasyonla mücadeleden bahsedilemez.

2. OVP’nin sonuçlarını kabul etmeyen, onunla siyasal demokrasi alanında ya da fabrikalarda mücadele eden emekçiler.

3. Dünya kapitalizminin kendi krizini çözmekten uzak oluşu, başta AB olmak üzere durgunluğun devam etmesi.

4. Türkiye’de rejimin iki yıl boyunca uygulanan bu programın maliyetini artık taşıyamıyor olması. Mevcut düzende Türkiye ancak cari açık ve düşük faiz ile büyüyebilir. Seçim yaklaştıkça işsizliği azaltmak için tüketimi teşvike, bunu sağlamak için de düşük faize geri dönülecek gibi görülüyor.

Özellikle sanayide kitlesel işten atmaların başlaması faiz yükünün artık taşınamadığının bir göstergesi. Rejim için artık işe yaramayan ve sonuçlandırılması kesintiye uğramış OVP, fiili olarak sonlandırılabilir. Faiz indirimi ve kredi genişlemesi politikasına geri dönülebilir. Elbette bu durum, OVP ile çözülmesi hedeflenen fakat çözülemediği gibi hasır altına süpürülmeye çalışılan enflasyonu bugünkünden çok daha hızlı yükseltecektir. O zaman şu soruyu sorabiliriz: Hani “rasyonel” politika uyguluyordunuz? Dümeni Nureddin Nebati’nin “irrasyonel” enflasyonist programına mı kıracaksınız? Evet, iktidarın verebileceği alternatif bu işte. Şimşek’in de Nebati’nin de eli hâlâ soframızda!

Bu iki akıldışı programı şöyle okumalıyız: Türkiye, hayat pahalılığı ve işsizlik sarmalına yani enflasyon-faiz ikilemine hapsedilmiş durumda. Bu da bizi emperyalist politikalara daha fazla bağımlı kılan, akıldışı ve plansız işleyen, emekçileri ya işsizlik ya da enflasyon ile terbiye eden sermaye programlarından işçilerin planlı ekonomisine geçiş yapma zorunluluğuna götürüyor. Örgütlü saldırıya karşı örgütlü bir şekilde cevap vermek, “Elinizi soframızdan çekin” demek dışında bir seçeneğimiz yok.

Yeni enflasyon dönemine karşı cılız bir “temmuzda zam” talebinin ötesine geçmek gerek. İşçi sınıfının sendika ve işçi partileri düzeyinde bir araya gelip bir eylem programı etrafında hareket etmesinin zamanı çoktan geldi. Tekrar vurguluyoruz: Emek İttifakı acil bir zorunluluk!

Yorumlar kapalıdır.