Özür dilemek erdemdir… Erdemli misiniz?

Bir süredir medyada açılım haberleri ve bu haberlerin detayları yayınlanıp duruyor. Bir türlü neyin açılacağına karar verilemedi. Kürt açılımı mı olsun, Alevi açılımı mı, demokratik açılım mı yoksa Roman açılımı mı?..

Memnun etmek istedikleri, oy rantına çevirmek istedikleri her halk kesimi için bir açılım icat eden AKP hükümeti son dönemde de “Roman Açılımı” ile karşımıza çıktı. Romanların yaşadıkları yerlerden alınarak daha iyi koşullarda yaşama vaadiyle mahallelerine, oturdukları yerlere el koymaya çalışıyorlar.

Fakat herkesi saf, kendilerini de çok uyanık zanneden AKPli bürokratlar Romanların Sulukule, Kuştepe ve Feriköy’deki gecekondu semtlerine ve İstanbul’un çeşitli bölgelerinde barındıkları yerlere göz dikmiş durumda. Romanların yaşadıkları semtler mesela Kuştepe; Mecidiyeköy’ün hemen yanı başında tam da rant getirecek güzel ve pahalı arsalara sahip bir mekan. Romanlara bu bölgeyi lüks görenler, Romanların evlerini yıkarak oraları “kentsel dönüşüm” adı altında zengin, parası bol insanlara peşkeş çekecekler.

Sulukule de buna benzer durumlarla karşı karşıya. Türkiye’nin birçok yerinde bu ve buna benzer kentsel dönüşümleri uygulamaya sokmak istiyorlar. Romanların yaşam alanları kendileri gibi özgür mekânlar. Apartman katlarında yaşamak onlar için gerçekten de sıkıcı olsa gerek. Ama bazıları rahat yaşasın diye yoksul semtlerine göz dikmek birçok iktidarda olduğu gibi AKP iktidarında da rant sağlayan bir durum. Roman açılımı çerçevesinde bir takım vaatlerde bulunan Başbakan, Romanların daha insani ortamlarda yaşamasını da vaat ediyor.

Başbakan, devletin yaptıklarından dolayı Roman vatandaşlardan özür diliyor. Daha önce de bazı kesimlerden özür dilemişti. Tayyip Erdoğan’a şunları sormakta sakınca görmüyoruz:

Sayın Başbakan, Ermeniler’den 1915 Soykırımı için özür dilemeyi düşünüyor musunuz?

Sayın Başbakan, Kürtlerden yapılan ve yaptığınız zulümden dolayı özür dilemeyi düşünüyor musunuz?

Sayın Başbakan, Alevilerden özür dilemeyi düşünüyor musunuz?”

Sözü çok uzatmadan soralım:

Türkiyeli halklardan devletin yaptığı uygulamalardan dolayı özür dilemeyi düşünüyor musunuz?

Dilini yasakladığınız Kürt halkından, toprağından uzaklaştırdığınız, ülke içinde sürgüne gönderilen Türkiyelilerden ya da gördükleri eziyetten dolayı yurt dışına göç etmek zorunda kalan Türkiyeli halklardan özür dilemeyi düşünüyor musunuz?

Yoksa sadece Romanlar’dan mı özür dileyeceksiniz?

Peki, bu özrünüzde ne kadar samimisiniz?

Ben şimdi özür dilerim, sonra yine aynı tas aynı hamam misali devam ederim diye mi düşünüyorsunuz?

Gerçekten açılım yapmak mı istiyorsunuz?

Bunun adı çok da önemli değil. Eğer samimiyseniz tam da dedikleri gibi, hodri meydan.

Açılımın Türkiye halklarının daha özgür, daha demokratik bir ortamda yaşamasını sağlayacak, özgürlüklerin sınırının birileri tarafından çizildiği değil insani ihtiyaçların gerektirdiği kadar olmasını sağlayın.

Bunu yapmayacaksınız, biliyoruz; çünkü daha önce de gördük ki burjuva iktidarlar hiçbir zaman işçi sınıfının ve emekçi yoksul halkların çıkarı için kanunlar çıkartmamıştır. Göstermelik yasalar çıkararak günü kurtarmış ve gündemi değiştirmek adına bir takım parlak, içi boş vaatlerde bulunmuştur.

Bir de şunu hatırlatmak gerekiyor; özgürlüklerden bahsederken yüzde 10’luk seçim barajlarının arkasına sığınıp Kürt halkının temsiliyet hakkını elinden alarak ne kadar demokrat olduğunuzu da göstermiş oldunuz.

Yazan: Kemal Boran, 28 Mart 2010

Yorumlar kapalıdır.