Ankara’da emekçi halka dönük yeni bir katliam

Ankara’da dün son beş ayda gerçekleşen üçüncü canlı bomba saldırısına tanıklık ettik. Emekçi halkın yoğun olarak kullandığı bir otobüs durağının yakınında gerçekleşen saldırıda şu ana dek açıklanan resmi rakamlara göre 37 kişi hayatını kaybetti ve 125 kişi yaralandı. Bu menfur saldırıda hayatını kaybedenlerin yakınlarına başsağlığı, yaralananlara acil şifalar diliyoruz.

Dün gerçekleşen saldırı, son 1 yıl içerisinde gerçekleşen altıncı canlı bomba saldırısı oldu. Emekçi halkı hedef alan bu korkunç saldırıyı üstlenen bir örgüt ise henüz çıkmadı. Bununla birlikte, bu saldırının kimin tarafından gerçekleştirildiği esas önemini artık yitirmiş durumda. Zira, halkın can güvenliğini sağlamakla yükümlü olan hükümet, ülke politikasının bir rutini haline gelen bu saldırıların asıl sorumlusu konumundadır. Erdoğan ve AKP hükümetinin içeride ve dışarıda uyguladığı savaş politikaları Türkiye’yi bir katliamlar ülkesi haline getirmektedir. Daha önceki saldırılarda olduğu gibi bu saldırının ardından da hükümet, hesap verme gerekliliği duymadığı gibi, bu saldırıyı antidemokratik, baskıcı uygulamalarının bir aracı olarak kullanmaktadır. Saldırının hemen ardından getirilen ‘yayın yasağı’, Erdoğan’ın terörist tanımının genişletilerek kendisine muhalif bütün kesimlerin bu tanıma dahil edilmesi çağrısında bulunması, saldırıyı protesto etmek isteyen sendika ve demokratik kitle örgütü temsilcilerinin yaka paça gözaltına alınması, hükümetin bu aymaz ve pişkin politikalarının bir devamı niteliğindedir.

Erdoğan’ın ve AKP hükümetinin kendi varlıklarını sürdürebilmek için uyguladıkları savaş politikalarının faturasını emekçi halk kesimleri canlarıyla ödemektedir. Hükümet yardakçıları, “terörle yaşamaya alışmak zorundayız” diyerek, hesabı verilmeyen katliamları kanıksamamızı istemektedir.

Canlı bomba saldırılarının ülke politikasının bir malzemesi olmaktan çıkarılması ancak ve ancak ülkeyi bir felakete sürükleyen siyasi iktidarın durdurulmasıyla mümkün olabilir. Erdoğan ve AKP hükümetinin gerek Kürt halkına dönük olarak sürdürdürdüğü savaş politikaları gerekse de Suriye’de uyguladığı ırkçı, mezhepçi ve yayılmacı dış politika birleşik bir mücadele örülerek durdurulmak zorundadır. Aksi durumda, onlarca emekçinin hayatını kaybettiği böylesi saldırılar, diktatörlük projelerini hayata geçirmek için her şeyi göze almış siyasi iktidarın hedefine ulaşmak için kullandığı malzemeler olacaktır.

Yorumlar kapalıdır.