UIT-CI bildirisi: Suriye devriminin 5. yıldönümü

Halep’te ölümcül kuşatmaya hayır! Beşar Esad defol!

IŞİD’e hayır! Rus, ABD ve NATO bombardımanlarına hayır!

İsyancı Suriye halkıyla dayanışma. Avrupa’da duvarlar yıkılsın!

15 Mart Suriye’de Esad diktatörlüğüne karşı halk ayaklanmasının beşinci yıldönümü. Bugünden itibaren Suriye halkı diktatörlüğe ve çeşitli işgalcilere karşı özgürlük için kahramanca mücadele etmekten bir gün bile vazgeçmedi.

Suriyeliler, tarihte çok az halkın karşılaştığı türden, kalabalık nüfuslu merkezlerin kesintisiz biçimde bombalanması da dâhil olmak üzere ağır saldırılara maruz kaldılar. 300 binden fazla kişi hayatını kaybetti ve milyonlarca mülteci komşu ülkelere sığınmak zorunda kaldı, yüz binlerce kişi umutsuzca Avrupa’ya geçmeye çalıştı, Suriye içerisindeki milyonlarca kişi şehirlerini ve evlerini terk etmek zorunda kalarak görece güvenli bölgelere sığındı.

Bununla birlikte, halkın mücadelesi sürüyor. Ülkenin ekonomik açıdan en önemli kenti Halep’in önemli bir bölümü, Şam’ın dış mahalleleri ve onlarca şehir ve kasaba, çoğunluğu, neredeyse merkezi bir yapısı bulunmayan Özgür Suriye Ordusu ve diğer örgütler altında bir araya gelen isyancı halk milislerinin kontrolü altında bulunmaya devam ediyor

4 Mart Cuma günü, rejimden kurtarılmış yüzlerce noktada, “devrim devam ediyor” şiarıyla gösteriler, eylemler düzenlendi. Bu eylemler, beş yıldır Putin ve İran tarafından desteklenen Esad rejiminin varil bombalarıyla, bombardımanlarıyla, kimyasal silahlarıyla, kitlesel tutuklama ve işkenceleriyle, şehirleri kuşatmasıyla, gerici IŞİD’in saldırılarıyla ve ABD ve 18 ülkenin koalisyonunun bombardımanlarıyla yüzleşen Suriye halkının muazzam gücünü ortaya koydu. Suriye halkına dönük gerçekleşen soykırımın esas sorumlusu, 40 yıldır iktidarda olan hanedanın mirasçısı diktatör Esad’dır. İsyancı şehirleri önce füzelerle ardından varil bombalarıyla bombardıman altında tutmaya girişen Esad’dı.

Aşırı gerici bir örgüt olan ve İslam Devleti olarak da adlandırılan IŞİD, emperyalizmin müttefiki olan Suudi Arabistan ve Katar gibi petrol monarşileri tarafından silahlandırıldı. IŞİD Beşar’a karşı cepheyi bölen “beşinci kol” gibi hareket etti ve öncesinde isyancı halk kesimleri tarafından kontrol altına tutulan bölgelerde gerici diktatörlüğünü kurdu.

Suriye kıyı bölgesinde askeri bir üsse sahip olan Rusya diktatörlüğün esas destekçisi oldu. Başlangıçta rejime füze, bomba ve çeşitli türden silahlar göndererek yardımda bulundu. Şimdi, IŞİD’e karşı mücadele kisvesi altında, sistematik bombardımanlarla doğrudan müdahalede bulunmakta ve gerçekte, diktatörlüğün askeri güçlerinin ilerleyişini kolaylaştırmak için saldırılarını isyancılar ve sivil halk üzerinde yoğunlaştırmakta. Esad’a karşı olduğunu söyleyen ABD de aynı iddialarla sivil halkı bombalamakta. ABD’nin müttefiki ve NATO’nun üyesi Türkiye, temel hedefi, kendi topraklarında ve Suriye’nin kuzeyindeki ezilen ulusal azınlık olan Kürtlere saldırmak olduğu için IŞİD’i örtük bir biçimde korumakta.

Bütün bu emperyalist ve bölgesel güçler hiçbir zaman Suriye halkının özgürlüğünü savunmadılar ve savunmayacaklar, bunun yerine “kötünün iyisi” Esad rejimini ayakta tutmaya ve bölgedeki egemenliklerini artırmaya çalışmaktalar.

Geçtiğimiz günlerde Rusya ve ABD, kuşatma altındaki şehirlere yardım ulaşmasını sağlayacağı iddia edilen bir “ateşkes” üzerinde anlaştılar. Fakat bu ateşkes bir düzmece niteliğinde çünkü bombardımanlar, “ateşkes teröristleri kapsamıyor” etiketi altında sürüyor. Bunun anlamı, Cenevre ve Münih toplantılarında netleşen “ateşkes”in esas işlevinin Esad diktatörlüğünü desteklemek ve ABD ve Rusya’nın rehberliğinde, diktatörlüğü ve müttefiklerinin çıkarlarını koruyan bir “geçiş süreci” çerçevesinde bir “politik çözüm”e varmaktır.

Avrupa hükümetlerine gelince, bombalar Suriye topraklarına düşer ve Cenevre’de Esad rejimini kurtarmak için bir protokol hazırlanırken kendilerini mültecileri sınır dışı eden, soyan, hapse tıkan, kriminalize eden her türlü yasayla donatmaktalar. Hükümetlerin bütün duvarlarını yıkmalı ve savaştan ve baskıdan kaçan tüm insanların serbest dolaşım hakkını savunmalıyız.

Son derecede güç koşullar ve harabeler altında Suriye halkı, özgürlük ve sosyal adalet temelinde bir gelecek inşa etmek için çabalamaya devam ediyor. Böylesi bir gelecek yalnızca katliamcı rejimin düşmesiyle mümkün hale gelebilir. Bu mücadelede karşısında bölge hükümetleri, büyük güçler ve IŞİD yer alıyor. Bu mücadelede yanlarında yalnızca halkların dayanışması yer alabilir ki, şu ana dek böylesi bir dayanışma dünya solunun bir kesiminin Esad ve Putin’i açıktan desteklemesi veya çekimser bir tutum alması sonucunda hareketsiz kalması nedeniyle aksamış durumda.

Binlerce Suriyeli, askeri eylemlerin kısmen azalmasını fırsata çevirerek Esad’ı ve bombardımanları reddetmek için Halep’te, Humus’ta ve diğer şehirlerde seferber olarak sokaklara çıktılar. Devrimin yaşamakta olduğunu gösterdiler. Halep’teki savaş Suriye halkının kaderini belirleyecek. Dünya halklarını Halep’in ve Suriye’nin isyancı halkıyla dayanışmaya çağırıyoruz. İşçilerin Uluslararası Birliği – Dördüncü Enternasyonal (UIT-CI) olarak savaşçıları ve halk milislerini, politik önderliklerine hiçbir destek sunmaksızın destekliyoruz. Esad defol! Rusya’nın ve emperyalizmin bombardımanlarına hayır! IŞİD’e hayır! Türkiye ve İran’ın Suriye’ye müdahalesine hayır! Suriyeli ve Kürt isyancıların birliği! Hükümetler Esad’la ilişkilerini kesmelidir! Avrupa’da duvarlara hayır! Mültecilere serbest dolaşım hakkı!

İşçilerin Uluslararası Birliği – Dördüncü Enternasyonal (UIT-CI)

11 Mart 2016

Yorumlar kapalıdır.