Sendikalar Kanunu

Cumhuriyetin ilk yıllarında ‘imtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış bir kitle’nin sınıf temelinde bir araya gelmesi yasaktı. Türkiye’de ilk sendikalar kanunu 1947 yılında çıktı. Grev ve toplu sözleşme haklarını içermeyen bu kanun sendikaların birer yardımlaşma sandığı düzeyinde kalmasına sebep oldu.

1963 yılında çıkarılan ikinci sendikalar kanunuyla işçilerin grev ve toplu sözleşme hakları tanınır. Bu hakların tanınmasıyla sendikalar kitleselleşmeye başlar. 1980 darbesinden sonra 1983 yılında sonuncu sendikalar kanunu çıkarılır. İşçi sınıfının örgütlerini atomize eden 1980 darbesi gibi bu yasa da sendikaların örgütlenme gücünü kısıtlayıcı bir sürü madde ile doludur. Bu son kanunla birlikte sendikalara geniş kapsamlı siyasi faaliyet yasağı gelmiştir. Toplu sözleşme ve grev hakkını kullanmak güçleşmiştir. Kamu kesimindeki sözleşmeli personelin sendikaya üye olması yasaklanmış; sendikaların kapsamı daraltılmıştır.

Sendikaya kimler üye olabilir?

Yasada tanımlanan işçi tanımının özelliklerine sahip olmak, sendikaya üyeliği yasaklanmamış olmak, sendikanın kurulduğu işkolunda çalışmak, aynı işkolunda kurulu başka bir sendikaya üye olmamak, işveren vekili sıfatı taşımamak. 16 yaşını doldurmuş olanlar serbestçe, bu yaşın altındakiler yasal temsilcilerinin yazılı izniyle sendikaya başvurabilirler. 16 yaşını doldurmayanlara oy kullanma ve delegelik hakkı tanınmamıştır.

Sendikanın çalışma yaşamına ilişkin faaliyetleri nelerdir?

Toplu iş sözleşmesi bağıtlamak, toplu iş uyuşmazlıklarında, ilgili makama, arabulucuya, hakem kurullarına, iş mahkemelerine ve diğer yargı organlarına başvurmak, açılan bütün davalarda husumete ehil olmak, Grev veya lokavta (işveren sendikaları için) karar vermek ve idare etmek.

Sendikanın sosyal yaşama ilişkin faaliyetleri nelerdir?

Çalışmayı doğuran hukuki ilişkilerde sosyal sigortalar, emeklilik ve benzeri hakların kullanılması ile ilgili olarak üyelerine ve mirasçılarına adli yardımda bulunmak, kurullara temsilci göndermek, kurs ve konferanslar düzenlemek, işçilerin boş zamanlarını iyi ve nezih bir şekilde geçirmeleri için imkânlar sağlamak, herhangi bir bağışta bulunmamak kaydı ile evlenme, doğum, hastalık ihtiyarlık, ölüm, işsizlik gibi hallerde yardım ve eğitim amacıyla sandıklar kurulmasına yardımcı olmak ve nakit mevcudunun yüzde beşinden fazla olmamak kaydıyla bu sandıklara kredi vermek.

Yorumlar kapalıdır.