Yeni işsizlik sigortası: neyi, ne kadar ve nasıl değiştirecek?

Türkiye’de işsizlik fonu devletin genel bütçesine aktarılarak eritiliyor, patronların kullanımına açılıyor. Yeni sistemin bu uygulamaların önüne geçme çabası yok, işçiye soyut bir ‘primini kontrol et’ görevi veriyor ve geriye çekiliyor.

İşsizlik sigortası; Türkiye’de 2002 yılında uygulanmaya başlayan, bir işyerinde sigortalı olarak çalışan işçilerin kendi istek ve kusuru dışında işlerini kaybettilerse ihtiyaçlarını karşılamak için devlet tarafından oluşturulmuş zorunlu bir sigorta türüdür. Bu sigortaya göre işten çıkartıldıktan sonra 30 gün içerisinde işçi İŞKUR müdürlüğüne başvurursa ve durumu gerekli koşullara uyuyorsa kendisine işsizlik maaşı bağlanır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, 2010 Aralık ayı sonunda işsizlik maaşlarını yükseltmek ve işsizlik sigortasından yararlanma koşullarında değişikliğe gitmek adına kanunda düzenlemeye gitme kararı aldı. Düşünülen değişikliklerin 2011 genel seçimlerinden önce yürürlüğe girmesi planlanıyor.

Yapılması düşünülen değişiklikler şöyle: Yasadan sonra işsizlik maaşı eskiden olduğu gibi asgari ücrete endekslenmeyecek, yani brüt askeri maaşın yüzde 80’inden çok maaş alamama durumu ortadan kalkacak. (Bu orana tekabül eden 608 liralık maaş en yüksek sınır, bu maaşı alanların çoğunluğunun eline 350 lira kadar geçiyor.) Yeni sistemde işsizlik maaşı, kişi adına yatan prime göre tespit edilecek. Böylece özel sektörde yüksek maaşla çalışan birisi, işsiz kaldığında 1.000 – 1.500 liraya varan rakamlarda maaş alabilecek. İşten atılmadan önceki 120 gün prim ödeme şartı birçok işsizin maaş almasını engellediği için hükümet yeni düzenlemeyle bu şartın değişimini planlıyor, değişimle ilgili görüşler ise sendikalara sunulacak.

Her şey prensipte güzel gözüküyor, işsizlik sırasında yüksek maaşlar alınabilecek. Kayıt dışılıkla mücadele etmek için çabaladığını söyleyen hükümet bu yeni sistemle işçilerin patronlarına ‘sigortamı gerçek ücreti üzerinden yatır’ baskısı yapmasını, işsiz kaldığında yüksek maaş alabilmek için priminin tam yatırılıp yatırılmadığını kontrol etmesini hedeflediğini belirtiyor. Biz biliyoruz ki şu ana kadar işverenler fona daha az para yatırmak için çalışanlarının ücretlerini hep daha az gösteriyorlar, böylece kendilerinin fona aktarmaları gereken yüzde 2’lik kısmı azaltmaya çalışıyorlar. Yeni yasa ile işçilerin bu kontrolü nasıl sağlayacağına bir açıklama getirilmiyor, bu görev yine işçilerin cesaretine kalmış!

Fondaki bu paradan yararlanması düşünülen işsizlere gelecek olursak… Aylardır gazetemizde dile getirdiğimiz gibi işsizlik fonu krizden etkilenen işyerlerinde çalışan işçilere ödeme yapmak için patronlara açılıyor- resmi rakamlara göre bile 3 milyonu aşkın işsiz söz konusu iken. Bu fona aktarılan para bankalar aracılığıyla döviz, repo, tahvil, mevduat gibi şekillerde değerlendiriliyor; Ağustos 2010’da olduğu gibi GAP tarzı projeler bahane gösteriliyor ve fon, genel bütçeye aktarılarak eritiliyor. Bir yandan yeni ‘torba yasa’da İşsizlik Sigortası Fonu’nun bölgesel ve sektörel krizlerde işverenin çalıştırdığı işçilerin ücretlerinin ödenmesinde kaynak olarak kullanılabilmesini gündeme getirirken, bir yandan işsiz maaşı artımını vaad ederek seçim öncesi denge politikası gütmeye çalışan hükümet biz işçi ve emekçileri kandıramaz. 1.500 liralık maaş tamamen göz boyamak içindir, uygulanmasını sağlayacak ve denetleyecek bir mekanizma sunulmamıştır. Talebimiz işsizlik fonunun sadece işsizlere açılması ve iş güvencesi ile istihdama katılımdır!

Yorumlar kapalıdır.