Sermayenin güvencesiz çalışma dayatmalarına karşı 1 Mayıs’ta alanlara!

Geçen yıl ısrarla mücadeleleri birleştirmenin öneminden bahsettik. 1 Mayıs’ta da temel vurgumuz bu oldu. Bu yıl, bu talep güncelliğini koruduğu gibi daha da büyük bir öneme sahip. Kriz derinleşirken mücadeleler de artıyor. Geçen yıl iş güvencesi için mücadele ederken bu yıl torba yasa ile daha fazla hak kaybına uğradık. Torbaya koyamadıkları ise yolda, ulusal istihdam strateji planı ile çoktan hazırlanmış durumda.

Sendikaların ve işçilerin tepkisini çeken deneme süresinin dört aya çıkarılması ve uzaktan çalışmayı düzenleyen esneklikle alakalı madde, son dakikada torbadan çıkarılmış olsa da yine de çalışma hayatımızı derinden değiştirecek bir çok madde yasalaştı. Ertelenen bu maddeler ise AKP seçimlerde referandumdaki gibi bir başarı elde ederse yasalaşmak için rafta bekliyorlar.

Aslında Türkiye’de esnek çalışma fazlasıyla yaygın. Geçen yasalarla, sadece işi kanuna uygun hale getiriyorlar. Mesela, iş güvencesi ile ilgili yasa: Önceden 10 kişi ve üstü işçi çalıştıran her işletme iş güvenliği yasasına uymak zorundayken bunu 30’a çıkardılar. Dahası 50 kişi yapmak için uğraşıyorlar. Bu durumda işletmeler kendilerini 29’ar kişilik gruplara bölerek bu yasadan kurtuluyor. Ya da, artık ana işte de taşeron çalıştırmak serbest olduğundan aynı binada 3-4 farklı işverenin işçisi aynı işi yapıyor.

Geçen yıl, işten çıkarmalar yasaklansın, diyorduk. Bu yıl da bu talebin ne kadar önemli olduğunu görüyoruz.İşsizlik azalmadı ve hâlâ işten çıkarılma korkusuyla yaşıyoruz. Dahası stajyerlik süresinin uzatılması, genç ve kadın işçilerin sigortasının devlet tarafından ödeneceğinin duyurulması, yeni işsizleri ve yeni köle-işçileri gündeme getiriyor. Torba yasa ile işverene yardım paketleri 2015’e kadar uzatılmış durumda. İşverenin payına düşen yüzde 15’lik vergi primini devlet kendi ödeyecek.

Biz işçilerin temsilcisi olan sendikacılar daha önce SSGSS yasası geçerse sokaklara dökülürüz diyorlardı. Şimdi torba yasa meclisten geçerse sokağa dökülürüz dediler. Ne yazık ki ertesi güne yine hiçbir şey kalmadı. Zaten “yasa geçerse sokağa dökülürüz” mantığı en baştan yanlış.Açık ki, tabanını harekete geçirerek yasa geçmeden sokaklara dökülürsen yasayı geri çevirebilirsin. Oysa bizim sendika bürokratlarımız koşa koşa meclise gidip müzakereler yaptılar. Birçok işçi halen ne ile karşı karşıya olduğundan habersiz. Söylediklerinde samimi olsaydılar gerçekte kendi tabanlarını harekete geçirirlerdi, meclise gidip şu yasayı veya bu yasayı geçirmeyin demezlerdi ve bunun pazarlığını yapmazlardı. Zaten samimi olmadıklarının en büyük kanıtı istifa edip sözüm ona karşı oldukları yasaları geçiren sermaye partilerınden aday olmaları…

Dünya çapında artan işsizlik ve yoksulluk Ortadoğu’da devrimlerin olmasını ve diktatörlerin alaşağı edilmesini sağladı. Derinleşen kriz koşuları sadece Türkiye’yi değil, tüm dünyayı sarmış durumda. Yoksullaşanhalklar ayaklanmaya başladılar, özelikle isyan dalgası Arap ülkelerini sarmış durumda.

Bize yönelen saldırıların arttığı ama aynı zamanda mücadelenin de yükseldiği bu dönemde Türkiye işçi sınıfı olarak 1 Mayıs’ta alanlara! Bize dayatılanları kabul etmediğimizi yüksek sesle haykırmaya!

Yorumlar kapalıdır.