Suriye: hükümetin cevabı tezkere, peki ya bizim?

Ortadoğu ve Kuzey Afrika (KAF) devrimci sürecinin vardığı aşamada Suriye bugün hem bölgenin hem de tüm uluslararası konjonktürün geleceğini belirleyecek kritik bir noktada duruyor. Mevcut dengelerin değiştiği, inisiyatifin artık eskisi gibi yönetilmek istemeyen kitlelerce elde tutulma çabasına sahne olan Suriye, 40 bin kişinin ölümüne sebep olan iç savaş koşulları içinde giderek daha fazla aktörün dahil olduğu bir politik arenaya dönüşmüş durumda.

AKP hükümetinin, bu süreçteki rolü ise 4 Ekim’de tezkerenin kabulü ile mecliste bir kez daha onaylanmış oldu. Böylece, hükümet, sürece emperyalist bir politik ve askeri müdahale konusunda doğrudan bir tutum ve yetki aldı.

Bu tutum, 5 Ekim tarihli deklarasyon da da belirttiğimiz gibi Suriye’deki mücadeleyi ve muhalefeti kontrol altına alma yönünde bir adımdır ve böylesi bir müdahale muhakkak ki, Ortadoğu-KAF devrimci sürecine dönük doğrudan bir darbe anlamı taşıyacaktır.

Bıraktığımız bu noktadan devam ettiğimizde ise Türkiye sol muhalefeti açısından cevaplanması gereken ve maalesef uzun bir süredir ertelenen bir soru ile karşı karşıya kalıyoruz: Suriye halkının mücadelesini desteklemenin, onlarla dayanışmanın yolları neler olabilir?

Böyle bir soruya cevap ararken elbette Türkiye solunda Suriye’de yaşanan sürece ilişkin farklı değerlendirmelerin olduğunu yadsımıyoruz. Şablonlarına uygun bir devrimci süreç arayıp, Suriye’de yaşananları onun içine sığdıramayanlar istedikleri kadar bekleyebilirler; onları yargılayacak olan tarih ve cezalandırdıkları kitleler olacaktır. Suriye’de diktatörlük rejimine karşı bir halk ayaklanması olduğu ve bunun önderlikten bağımsız olarak desteklenmesi gerektiği tespitinde bulunanlar içinse geri sayım çoktan başladı; kaybedilenin yalnızca zaman olmayacağı ise oldukça açık…

Bugün acil olarak, Suriye halkının baskı rejimine karşı mücadelesini destekleyen; Türk hükümetinin NATO tarafından desteklenen politik ve askeri planlarını reddeden; Hem Suriye halkı üzerindeki katliamların hem de Türkiye halklarına dönük saldırıların durdurulmasını hedefleyen, bir talepler silsilesi etrafında mücadeleyi birleştirmemiz gerekiyor.

Bir… Türkiye’nin Suriye’ye askeri müdahalesine hayır!

Türkiye’nin Suriye’ye askeri müdahalesi, kitlelerin mücadelesini kontrol altına almayı hedefleyen ve Esad’ın meşruiyet kazanması sonucunu doğuracak devrim karşıtı bir adımdır ve kabul edilemez

İki… Türkiye Nato’dan ayrılmalıdır!

Türkiye, Nato’nun emperyalist diktası altından çıkmalıdır.

Üç… Esad rejimine karşı Suriye halkı ile dayanışmaya!

Bugün Suriye halkı ile dayanışmanın yolu onların Esad rejimi karşısındaki mücadelelerini desteklemekten geçiyor. Suriye halkına yardım askeri müdahale yolu ile değil onları rejim karşısında ayakta tutacak mühimmat, lojistik, gıda, ilaç vb. yardımlarla mümkün olabilir. İki ülke arasındaki sınır açık kalmalıdır!…

Dört… Esad rejimine karşı mücadele eden halkların birliği!

Suriye halkı ile dayanışmanın en önemli koşulu Esad rejimine karşı mücadele eden halkların birliğinden geçmektedir. Bu noktada Suriye devrimine verilecek destek hükümetin Kürt halkına yönelik baskılarına karşı mücadeleden ayrı düşünülemez.

Geliştirilebilecek bu 4 ana talep etrafında örgütlenebilecek bir dayanışma, “Savaşa hayır” söyleminin tarafsız ve muhatapsız kalan yönünü aşma yolunda bir adım olacaktır. Aynı zamanda, Türkiye ile Suriye arasındaki olası bir savaşa karşı duyulan tepkiyi, Esad rejimine karşı verilen mücadeleye bağlamanın olanağını sağlayacaktır.

Yorumlar kapalıdır.