Hükümet istifa etti, kitleler direniyor, Bulgaristan’da neler oluyor?

Yaklaşık 3 haftadır Bulgaristan sokaklarında, yüz binlerce kişi son elektrik zammı ile hükümetin neoliberal politikalarını protesto ediyor. Hükümet ve başbakan istifa etmek zorunda kaldı, normalde Temmuz ayında yapılacak seçimler Mayıs’ın 12’sine çekildi. Gösterilerin başlamasındaki tetikleyici etmenler, elektriğe ve ısıtmaya yapılan son zamlar oldu. Bulgaristan’da ücretler ortalama 350 avro ve emekli maaşı 150 avro civarında iken, sadece elektriğe 100 avrodan fazla fatura ödenir hale gelinmesi kitleleri sokağa döktü.

Ayrıca, 2009 yılında yüzde 6,3 olan işsizlik oranının geçtiğimiz yaz aylarında yüzde 12,9 a çıkması protestoların kitleselleşmesindeki temel etmenlerden biri. Kitlelerin temel talebi, piyasayı kontolleri altında tutan çok uluslu elektrik dağıtım şirketlerinin, Çek Cez ve Energo-Pro ile Avusturyalı EVN’nin kamulaştırılması, baskıların ortadan kaldırılması ve artan işsizliğe çözüm.

Öte yandan, krizin derinleşmesiyle birlikte milliyetçi ve faşist partilerin güçlenişini, Bulgaristan örneğinde de görmekteyiz. Bu aslında devrimci bir önderliğin yokluğunda, sağ görüşlü partilerin politikalarının kitle tarafından krize çare olarak gözükmesinden kaynaklanmaktadır, buna Yunanistan’daki “Altın Şafak” partisinin 2008 kriziyle birlikte yükselişi de örnek gösterilebilir.

Başbakan ve hükümet, istifasından önce protestoları dindirmek için, yabancı şirketlerin lisansını iptal edeceğini ve yapılan zamların geri alınacağının sözünü verse de, bu 3 haftalık süreçte protestoların artmasına ve 2 vatandaşın tepkilerini göstermek için aynı Kuzey Afrika ülkelerinde olduğu gibi kendini yakmasına engel olamadı.

Bulgaristan’daki hükümet yanlısı gazeteler ise, Bulgaristan krizinin 90’ların ortasından itibaren, genç nüfusun ciddi bir biçimde azalmış olmasına bağlıyor. Bu aslında tüm dünyada doğum oranı üzerine kurulu politika ve neoliberal çıkarlar arasındaki doğrudan bağı gösteriyor: “Daha çok çocuk daha fazla kâr!”
Dünya ekonomik krizinin bir parçası olarak değerlendirilmesi gereken Bulgaristan’daki bu durum, kitlelerin temel taleplerinin hedefe ulaşmasını sağlayacak bir devrimci bir partinin gerekliliğini ortaya koyuyor. Bulgaristan işçi ve emekçi sınıfının bu noktada temel görevi, devrimci bir mücadeleyi sadece seçime yönelik değil sürekli bir politik program çerçevesinde örmek ve diğer ülkelerin işçi sınıfıyla birlikte mücadelelerini birleştirmenin yollarını aramak.

Yorumlar kapalıdır.