Kurumsal mobbingin geldiği son nokta: Borcunu öde, yoksa kovarım!

Çalışanlar olarak sistematik psikolojik şiddetin, yani yaygın ismi ile mobbingin ne olduğuna aşinayız. Gün içerisinde bu uygulamalara maruz kalıyoruz. Onlarca isimsiz ofis işçisi bu sebeple beyin kanamasından öldü, sayısını bilmediğimiz arkadaşımız da antidepresanlar ile yaşamına devam ediyor.

Ancak Türkiye’nin en önde gelen bankalarından biri mobbingde çıtayı çok yükseğe taşımayı başardı. Bu sistematikleşmiş uygulamaya göre bir çalışan, gelirine oranla belli bir borçlanmanın üzerine çıkarsa amirleri tarafından uyarılıyor. Çektiği kredileri zamanında ödeyemez ve finansal durumunu düzeltmeyi başaramazsa yazılı ihtarname alıyor. Belli bir süre sonra ilgili çalışanın finansal durumu hâlâ kötü ise işten çıkartılıyor.

Çalışanlarının “prezentabl” olmak zorunda olduğu, çalışma zamanında her türlü müşteri saygısızlığına karşı güler yüz gösterildiği, mümkün olan en az personel ile çalışılması sebebiyle hata riski yüksek ve mobbingin harman olduğu bankalarda, ücretlerin yetersiz olduğu bilinen bir gerçek. Asgari ücretten biraz hallice bir ücret karşılığında geçinmeye çalışan banka çalışanlarının yaşadığı işten çıkarılma stresi ise patronların elinde bir sopaya dönüşmüş durumda.

Bankaların insanlık onuruna yakışır ücret vermediği, kadın çalışanlarına kanuni hakkı olan kreş hizmetini sağlamadığı, dayattığı ücretsiz ve zorunlu fazla mesai ile insanları antidepresanlara muhtaç ettiği bu koşullarda insanların ekonomik olarak darboğaza girmemesi imkânsızdır. Banka patronları o kadar gaddar ki, insanların bu durumunu bile onların üzerinde baskı aygıtı olarak kullanmaktan geri durmuyor.

Buna karşı diyoruz ki: Performans ölçtüğünü iddia eden tüm sistemler çöpe! İşyerlerinde mobbinge karşı işçilerin denetiminde olan komisyonlar kurulsun. Ücretler çalışanların borçlanmadan, insanlık onuruna yakışır şekilde hayatını idame edebileceği rakamlara çıksın ve bundan sonraki tüm ücret artışları eşel mobil sistemi ile ayarlansın.

Yorumlar kapalıdır.