Ortadoğulu ve Kuzey Afrikalı Sosyalistler İttifakı bildirisi: Irak’taki kitle seferberlikleriyle dayanışma
Ortadoğulu ve Kuzey Afrikalı Sosyalistler İttifakı’nın Irak’taki protestolar hakkında yayınladığı bildiriyi sizlerle paylaşıyoruz:
Sosyal adalet ve neoliberal yıkım politikalarına karşı ekonomik kaynakların yeniden bölüşümü talepleri, mezhepçi politik sisteme karşı oluşan muhalefetten ayrılamaz. Protestocuların çok büyük çoğunluğu sosyal ve siyasi hayatın İslamcılaştırılması ve mezhepçileştirilmesi politikalarını teşhir etmeye devam ediyorlar.
4 Ekim’den bu yana başlayan kitlesel ayaklanmalar Irak’ı sarsmaya devam ediyor. Protestolar ekonomik ve sosyal zorlukları teşhir ediyor; iktidardaki mezhepçi burjuva partilerini ve onların silahlı eşkıyaları tarafından yürütülen hırsızlık, yolsuzluk ve baskı politikalarını hedef alıyor.
Kuzey Afrika ve Ortadoğulu Sosyalistler İttifakı olarak; (bu bildiri vasıtasıyla) Irak’ta mezhepçi burjuva sınıf iktidarına karşı sosyal adalet ve demokrasi şiarıyla mücadele eden halk hareketleriyle dayanışmamızı ilan ediyoruz.
Bu protestolar; özellikle de Irak gibi zengin kaynaklara sahip bir ülkede yaşanan yolsuzluk, işsizlik, sosyal hizmetlerin eksikliği, kronik elektrik ve su kesintilerine karşı gerçekleşiyor. Mezhepçi siyasi partilerin ofisleri protestocularca yağmalanıp ateşe veriliyor.
Irak hükümetinin istatistiklerine göre bile, yolsuzluk oranları yüzde 22.5 gibi muazzam rakamlara ulaşmış durumda. Başka kaynaklara göre; 38 milyonluk toplam Irak nüfusunun yüzde 30’una tekabül eden 13 milyon olağanüstü yoksulluk koşullarında yaşıyor. Ülke, bölgenin ve dünyanın en düşük işgücü katılımı oranlarına sahip. Toplam nüfusun yüzde 48,7 si, kadınların %12 si ve gençlerin yüzde 26’sı işgücüne katılabiliyor. Irak tam anlamıyla bir rant ekonomisine dayanıyor, hükümetin gelirlerinin %90’ı petrol ihracına dayalı ve gayrisafi milli hasılasının %58’ini de petrol gelirleri oluşturuyor. Petrokimya dışındaki üretim sektörleri veya tarım gibi üretici güçler tamamen kaderine terkedilmiş durumda.
Protestolar, başkent Bağdat ve ülkenin güneyinde yoğunlaşmış durumda. 2003’ten beri askeri yıkımlarla boğuşan ve Musul’u merkez edinen İslam devletine karşı savaşla yüzleşen Irak Kürdistanı ve Sünni çoğunluğun yaşadığı bölgeler henüz protestolara tam anlamıyla katılmış değiller. Yine de, geçtiğimiz birkaç yıl önce, Kuzey Irak bölgesi ve Kürdistan’da KRG’ye (Kürdistan Bölge Hükümeti) karşı çok benzer taleplerle protestoların gerçekleştiğini biliyoruz.
Protestocular, Irak’taki İran müdahalelerini İran bayrağı yakarak ve “İran, İran, Defol Defol!” sloganlarıyla teşhir ediyorlar. Amerika önderliğinde ilhak ve 2003’teki işgalden bu yana Iraklı ittifaklarının işbirliği sayesinde Tahran’ın ülke çapında politik ve ekonomik etkisi gitgide artıyor. Tahran yaşanan protestoların korkusuyla sınır boyunca izleme sistemlerini ve güvenlik aygıtlarını faaliyete geçirdi.
Aynı zamanda, Irak’taki İran yanlısı aktörler her zamanki gibi protesto hareketlerine, sözüm ona “ajanların”, “yabancı düşmanların” arka çıktığı “kumpaslar” diyerek protestoları lekelemeye çalışıyor. Haşdi Şabi ve onun kolu Fetih İttifakı olarak bilinen İran destekli milis “Halk Hareketleri Birliği” protestolara nefretle karşı çıkıyor ve baskı ve şiddetle bitirilmesi için çağrıda bulunuyorlar.
Irak hükümeti 4 Ekim’de başlayan protestolara baskı ve şiddetle karşılık veriyor, şimdiye kadar 150’den fazla protestocu hayatını yitirdi ve en az 6000 yaralı var. Yüzlerce insan tutuklandı ve sayısız işkence vakası var. İçişleri Bakanlığı protestocuların vurulması emrini inkâr ederken, güvenlik güçleri ve keskin nişancıların çatılardan kalabalığa ayırt etmeksizin ateş etmeleri yüzünden protestocular ölmeye ve yaralanmaya devam ediyor.
Hükümet protestolar başlar başlamaz medya sansürüyle otoritesini kurdu. Yerel ve uluslararası medya kuruluşlarının ofisleri geçen haftalarda saldırıya uğradı ve gazeteciler, resmi makamlarca protestoların haberini yapmama konusunda uyarıldıklarını ifade ediyorlar. İnternet erişim engelleriyle birlikte protestolara televizyonlarda çok az yer verildi ve insanlar kamera görüntüleri ve haberleri yayınlamak için farklı yöntemler kullanmak zorunda kaldılar.
Bununla birlikte Irak hükümeti protestocuların taleplerine istinaden birtakım sosyal tedbirler ilan etti. Konut yardımları, yeni 100,000 ev inşaatı başlatılacağı, işsiz gençlere ve emeklilere yardım sözü verildi. Hükümetin Eylül ayında devlete ait topraklara izinsiz inşaatlar yaparak kaçak yerleşimci üç milyon Iraklının evlerinin yıkılması kararının ardından, yeni ev inşaatları sözü gelmiş oldu.
9 Ekim’de Başbakan Adel Abdül Mehdi daha da ileri giderek, kabine değişikliği ve üç günlük yas ilan etti, protestocuları vuranların derhal cezalandırılacağını söyledi. 2015’teki protestoların ardından teklif edilen reform paketinden kalan bu tedbir ve reformlar, protesto hareketlerini ve halk öfkesini azaltacak gibi değil.
2011’de ve özellikle de 2015’ten sonra Irak, pek çok halk kesimlerinin protestolarına tanık oldu. Son protesto dalgası Irak halkının gençlik, kadınlar gibi geniş sektörlerin, radikal bir değişiklik yapma konusundaki kararlığını gösteriyor.
Sosyal adalet ve neoliberal yıkım politikalarına karşı ekonomik kaynakların yeniden bölüşümü talepleri, mezhepçi politik sisteme karşı oluşan muhalefetten ayrılamaz. Protestocuların çok büyük çoğunluğu sosyal ve siyasi hayatın İslamcılaştırılması ve mezhepçileştirilmesi politikalarını teşhir etmeye devam ediyorlar. Irak nüfusunun etnik ve dini temeldeki farklılıklarını tanıyan, kabul eden bir vatandaşlık temelinde “sivil devlet” talebi mevcut.
Saddam Hüseyin’in despotik yönetimi altında şekillenmiş mezhepçi siyasi sistem, Irak’ın 2003 işgali sonrası yeniden inşa edilerek güçlendiriliyor. Bu yeniden inşa edilen mezhepçi sistem İran destekli mezhepçi burjuva iktidarı tarafından konsolide ediliyor.
Bu sebeple, yönetici sınıfın ayrıcalıklarını ve hegemonyasını koruyan ve tesis eden mezhepçi politik sistem içinde Irak işçi sınıfı için sosyoekonomik adaletsizlik ve demokratik sorunlara çözüm bulmak mümkün değildir. Irak halkının geniş çoğunluğu açlık ve sefalet içinde yaşarken burjuvazinin çeşitli sektörleri petrol sektörü üzerinden üzerinden yolsuzluklar ve kayırmacı politikalarla monolitik bir ilişkiler ağı tesis ettiler.
Yine Irak işçi sınıfı Amerikan işgali sırasında Saddam rejiminin kanunlarından kalan İş Kanunu ile bastırılmaya devam etti. Dahası Ticaret Kanunu’nda sendikaların şirketlerin karar alım sürecine müdahaleleri de kaldırıldı. 1987’de Irak rejimi özellikle büyük devlet işletmelerinde sendikal hakları ve işçilerin pazarlık imkânlarını yasaklayarak işçileri “sivil hizmetkârlar” olarak sınıflandırmıştı. Yasal düzenlemelerdeki bazı değişikliklere rağmen çok ufak değişiklikler dışında bu normlar hala yürürlükte ve kamu işçilerinin grev yapmaları hala yasak.
Iraklı kadınlar da Amerikan ve diğer işgalci güçlerin, dinci mezhepçi milislerin, hükümetin kadın düşmanı geleneksel politikaları ve şiddetine karşı mücadele ediyorlar. 2003 işgalinden bu yana, Amerika mezhepçi rejimin gücünü pekiştirmek için 1959’da feminist ve komünistlerin öncülüğünde yürürlüğe sokulan ilerici Aile yasasının altını oymak için epey çaba sarf ettiler.
Tara Fares, Raşa el Hasan, Hamide El Muteyri, mücadele eden muhalif sesleri susturmak amacıyla, kadın düşmanı homofobik saldırılarla öldürülen kadınlardan sadece bazıları. Sanatçı Marina Jaber’in “Toplum Ben’im” kampanyası kadınların kamusal alanlarda rolünü yeniden tesis edebilmek için çıkan bu muhalif seslerden bir tanesiydi. Bir diğeri, Amerika işgaline karşı protestolar örgütleyen Bagdat’ta ev içi şiddete karşı eylemler düzenleyen ve İslamcı devletin kadınlara ve LGBTIQ bireylere karşı işlediği suçları yargılanması için Uluslararası Ceza Mahkemesine çağrıda bulunan, kadın sığınma evlerinin açılması için mücadele eden Iraklı Kadınların Özgürlüğü Organizasyonu idi.
Bu dinamiklerin yansıması olarak Ortadoğu halklarının devrimci süreçlerdeki sloganı “halk rejimin yıkılmasını istiyor” bir kez daha pek çok gösteride yankılanmaya başladı.
Kuzey Afrika ve Ortadoğulu Sosyalistler İttifakı olarak bu bildiri vasıtasıyla Irak’taki protestolarla dayanışmamızı ilan ediyoruz. Irak’taki silahlı milislerin baskılarını teşhir ediyor ve mezhepçilik, ırkçılık ve cinsiyetçiliğin tüm biçimlerine karşı mücadelelerini destekliyoruz!
Ezilenlerle dayanışma!
Ortadoğulu ve Kuzey Afrikalı Sosyalistler İttifakı
17 Ekim 2019
Yorumlar kapalıdır.