“Kısa çalışma ödeneği sadece patronlara yarıyor”

Ben küçük bir ofiste çalışan bir özel sektör işçisiyim. Herkes gibi bizim ofisimiz ve çalışma koşullarımız da pandemiden etkilendi ve önceki aylarda aldığımız işlerden yüzde 50-60 oranında daha az iş almaya başladık. Pandemi ilk başladığında, patronumuz haftada bir iki gün evden çalışabileceğimizi belirtmişti. Sonrasında devlet kısa çalışma ödeneğini çıkarttı. Kısa çalışma ödeneği çıktığında patronumuz bize kısa çalışma ödeneğine başvuracağını ve bunun sadece destek alma amaçlı olduğunu, bizim herhangi bir hak kaybına uğramayacağımızı belirtti. Ancak sonuçlar hiç de öyle olmadı!

Nisan ayı itibarıyla kısa çalışma ödeneğine başvuruldu. Patronumuz haftalık 45 saat olarak başvurdu. Yani hiç çalışmıyormuşuz gibi görünüyordu. Ancak durum tabii ki öyle değildi. Haftada iki-üç gün ofise gidiyor, diğer günlerde ise normal mesaimizi evde, kendi kişisel bilgisayarlarımızın karşısında tamamlıyorduk. Hatta evde bilgisayarımızın olması patronun da işine yaramıştı; gece gelen maillere bile bakmamızı istemeye başladı. Bakmadığımızda ise defalarca yazıyordu. Evden çalışırken harcadığımız internet, elektrik, yeme-içme masrafları için ise tabii hiçbir destek alamadık.

Biz başlarda patronumuzun söylediği gibi herhangi bir hak kaybına uğramayacağımızı düşünürken aslında verilen ödeneğin bizim ileride işsiz kalmamız durumunda alacağımız işsizlik maaşımızdan kesileceğini öğrendik. Ayrıca kayıtlarda hiç çalışmıyormuşuz gibi göründüğümüz için sigortamız da hep sıfır gün olarak yattı ve patronumuz normalde 2 bin küsur TL sigorta parası öderken artık 200-300 TL sigorta ödemeye başladı. Yani bizim hem emeğimiz hem haklarımız hem de ileride emekli olmamıza yarayacak prim günlerimiz gasp edildi. Oysa evden de olsa çalışmaya ve haftada bir-iki gün ofise gitmeye devam ettik. Kısa çalışma ödeneğinde evden dahi olsa çalışmamamız gerekiyordu; patronumuz ise bize “Hayır, evden çalışabilirsiniz, sonuçta ofise gelmiyorsunuz. Ofise geldiğiniz günleri de artık helal edin yapacak bir şey yok,” diyerek geçiştirdi. Temmuz ayı için de uzatıldığını duyar duymaz başvuru yaptı ve Temmuz’un sonuna kadar yine kısa çalışma ödeneği kapsamına girdik. Bununla beraber, artık evden de çalışmıyoruz, normal mesaimizden her gün sadece bir saat kısa olmak üzere haftanın beş günü fiilen işyerine giderek çalışıyoruz, cumartesi günleri ise öğlene kadar evde bilgisayar başındayız. Ayrıca patronumuz bizden, denetim olması durumunda kameradan bakmamızı ve denetime gelmiş gibi görünen kişiler olursa kapıyı açmamamızı istiyor. Yani yaptığının yasal bir şey olmadığının ve yaptığı şeyin tespit edilmesi durumunda ciddi cezalar alacağının da farkında. Tabii ki biz de şikâyet edebiliriz ama bu durumda aramızdan birinin şikâyet ettiğini bilecek ve işimizden olacağız.

İlerleyen günlerde işten çıkartılırsak ya da ofisimiz bir şekilde kapanır ve işsiz kalırsak işsizlik ödeneğimiz de olmadığı için ya da çok komik rakamlar alacağımız için maalesef çok sıkıntı çekeceğiz. Kısa çalışma ödeneği sadece patronlara yarıyor. İktidar çıkıp ne kadar güzel şeyler yaptıklarını anlatıyor ama olayın iç yüzü hiç de öyle değil. Hem işsiz kalırsak alacağımız maaştan oluyoruz hem de emekliliğimiz için yarım yıl daha fazla prim ödemek zorunda kalacağız.

Pandemi yüzünden iş ilanlarında azalma olduğu için bu uygulama işimize gelmese bile en azından bir işimiz var diye boyun eğmek zorunda kalıyoruz. Zaten işçinin boynunu eğdiren de hep bu mecburiyet durumu. Evimize ekmek götürmek ve geçinmek zorunda olduğumuz için sesimizi çıkartmakta zorlanıyoruz ve devlet maalesef hiçbir zaman işçinin yanında olmuyor. Aldığı tüm tedbirler patronları koruyor. Her zaman patronlar kârda, işçilerse zararda oluyor.

Herkesin adil şartlarda yaşadığı nice günler diliyorum herkese! Sağlıkla kalın.

Gazete Nisan okuru Deniz Naz

Yorumlar kapalıdır.