Gara: Eğri basan, doğru yürüyemez!

Başarısızlık yetimdir. Hiç kimse kolay kolay sahiplenmek istemez. Başarı pastasının en büyük dilimini kendine hak görenler konu başarısızlık olduğunda en küçük dilime dahi razı gelmezler. Başarının sahibi çokken başarısızlık hep ötekinin sebep olduğu bir mesele olur. Başarısızlığı sahiplenmek kaçınılmaz olduğunda ise hemen ortaklar aranır. Çünkü bir başarısızlığın sahibi ne kadar çok olursa başarısızlık o oranda başarısızlık olmaktan çıkar. Başarısızlık yoksa sorumluluk da yoktur!

Gara operasyonunda da böyle oldu. Erdoğan, “Bu operasyonun sorumlusu elbette aynı zamanda Başkomutan ve yürütmenin başı olan Cumhurbaşkanından Milli Savunma ve İçişleri bakanlıklarına, askerinden polisine ve istihbaratçısına kadar tüm mensuplarıyla Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir” dediği anda sorumluluk, dolayısıyla başarısızlık ortadan kalkmış oldu. Hepimiz sorumluyuz demek aslında ortada muhatap bir sorumlu yok demektir.

Nitekim Erdoğan, “Bunlar kendilerini herhalde bu devletin bir mensubu olarak görmedikleri için, bunun için olsa gerek” diyerek operasyonun başarısını sorgulayan ve eleştiren Kılıçdaroğlu ve Akşener’e sitem edip kızdı. Çünkü onlar ortada başarısızlık ve sorumlu bırakmayan “hepimiz sorumluyuz” şemsiyesi altına gelmediler. Erdoğan’ın hamlesini boşa düşürmüş oldular. Hamaset korosu tamamlanamayınca Beştepe’nin akordu bu kez tutmadı. HDP’ye dönük siyasi operasyonla hedef şaşırtma ve sorumluluktan kaçma girişimi de istenen sonucu vermedi. Ender görülen ve siyasi aktörlerce kullanılabilirse, iktidarın tüm aksi yönlü çabalarına rağmen, bir süredir esen milliyetçi şoven rüzgârı kesme imkân aralığı oluştu.

Hiç kimse ötekini gerekçe göstererek kendi suçlarını aklayamaz. Amacını öne sürerek her yol, yöntem ve aracın kendine hak ve mubah olduğunu iddia edenler yanılıyor. Maruz kalınan acı, baskı, şiddet ve haksızlık; bunları başka masum ve savunmasız insanlara uygulamanın mazereti olamaz. Ailelerinin yıllardır hasretle dönüşlerini beklediği, PKK tarafından alıkonulmuş 13 silahsız, savunmasız insanın katledilmesinin bu nedenle açıklanabilir, savunulabilir hiçbir yanı yok. Bu korkunç cinayetler ancak lanetlenebilir.

Bir sorunu çözmek yerine ondan menfaat sağlama yoluna giren her hareket/anlayış eninde sonunda o sorunun bir parçası haline geliyor ve çözüm önünde bir engele dönüşerek gericileşiyor. Değişmek için karşıdakinin değişmesini şart koşmak, adım atmak için önce karşıdan adım beklemek, reel politik gerekçeleri sınıf politikasının önüne sürmek çözümün değil sorunun parçası olmaktır. Büyük dersler çıkarmanın zamanı. Eğri basan, doğru yürüyemez!

Yorumlar kapalıdır.