Kayıp ilanı: Bir iş aranıyor!

Gazete Nisan okurlarına işsizliğin ne olduğunu anlatmaya gerek olduğunu sanmıyorum. Birçoğumuz bu durumun yıkıcı ağırlığını bizzat yaşamış veya bir yakınımızın, aile bireylerimizden birinin bu çaresizliğe ne denli maruz kaldığına şahit olmuşuzdur. Kimi zaman bu işsizlik hali “yeni mezun”, “ev hanımı” gibi isimlerle örtülebilse de, çoğunlukla girilen onlarca iş görüşmesi, haber beklenilen eş dost, bir türlü geri dönüş alınamayan telefon görüşmeleriyle çekilmez hale gelir. Patronlara sorulduğunda ise işsizlik yoktur, iş beğenmeyenler vardır. Müzmin işsizler varsa da sorun kendilerindedir; ya kendilerini yeterince geliştirmemişlerdir ya da gerçekte çalışmak istemezler!

Resmi kurumların türlü cambazlıklarla değiştirip durduğu işsizlik rakamları hayatımızdaki işsizlik gerçekliğini asla yansıtmaz ama yine de bize bir şeyler söyler. Öncelikle merak etmeyin, size TÜİK’in yayımladığı onlarca farklı oran ve rakamı sunmayacağız sadece. TÜİK şu anda dört farklı işsizlik tanımı yapıyor ve yayımlıyor, yani aldatılmamız işten bile değil! Yine de yalanlara kanmamak, bu yalanlara inanabilecek arkadaşlarımıza bu durumu anlatabilmek ve gerçeklerle mücadele edebilmek için bu rakamları irdelemek şart.

TÜİK’in açıkladığı 2022 2. çeyrek dönemine ait Hanehalkı İşgücü Araştırması’na göre, 15 ve daha büyük yaştaki kişilerde işsizlerin sayısı 3 milyon 654 bin kişi, önceki 3 aylık döneme göre 43 bin kişi azalmış… İşsizlik oranı erkeklerde yüzde 8,9 iken kadınlarda yüzde 13,9. İstihdam edilenlerin ise yüzde 16’sı tarım, yüzde 22’si sanayi, yüzde 5,9’u inşaat, yüzde 56,1’i ise hizmet sektöründe yer alıyor.

DİSK Araştırma Merkezi (DİSK-AR), TÜİK’in sonuçlarından hareketle bu rakamların söylemediklerini de ortaya koyuyor. Hem işsizlik hem istihdam verilerini bir arada okuyor. Mevsim etkisi denilerek yarı zamanlı, belirli süreli vb. işleri değil, kayıtlı ve tam zamanlı olarak çalışanların oranını ortaya koyuyor ve sonuç; çalışma çağındaki 64,5 milyon kişinin sadece 21,4 milyonu kayıtlı istihdamda. Bu, çalışabilir durumdaki emekçilerin yalnızca üçte birinin tam zamanlı bir işi olduğu anlamına geliyor. Kadınlarda ise bu rakam daha da düşük. Her 100 kadından sadece 18’i kayıtlı ve tam zamanlı çalışabiliyor. Gençlerde bu rakam 32,5, genç kadın işsizliği ise yüzde 42,4! TÜİK bir yalanı yaşıyor, gerçekler ise bir kabus! Kadınlar olarak neredeyse birimiz çalışabiliyorken, diğerimiz çalışamıyor; peki en iyi durumda olanımız tarım, inşaat, hizmet sektöründe nasıl koşullarda istihdam ediliyor?

Çalışır olmak yetiyor mu?

İşsizliğin sonuçları hem bireysel hem toplumsal olarak oldukça ağırken, işi olanlar için sonuç değişmiyor, çünkü istihdamda olmak güvencesizliği aşmaya yetmiyor. Çünkü patronlar doymak bilmiyor. Pandemiyle birlikte işten çıkarmalar, ücretsiz izinler ve ücret kesintileri çalışma rejiminin olağan hali oldu. Ekonomideki çöküşün, artan kurun nedeni sanki işçilerin eseriymiş gibi sonuçlarına bizim katlanmamızı bekliyorlar. Bu hayat pahalılığı karşısında şans eseri çalışmaya devam edenlerin de maaşı yok denecek düzeye geriledi. Örneğin bugün Türkiye’de dört kişilik bir ailede, iki yetişkinin asgari ücretle çalışması onları yoksulluktan kurtarmaya yetmiyor.

İktidardakiler ise aklımızla dalga geçiyor, göçmenleri kayıtdışı ve ucuza çalıştırıyor ama işsizliği yaratanın göçmenler olduğuna inanmamızı bekliyor. Bu çürümüşlük TÜİK’ten ibaret değil, geçtiğimiz günlerde Ağrı’da İŞKUR İl Müdürü’nün çok sayıda kadınla iş bulma karşılığında cinsel ilişkiye girdiği açığa çıktı. Bu sömürü düzeninin tamiri mümkün değil, tamamen ortadan kalkması gerekiyor. Pekâlâ mevcut tüm işler tüm çalışabilir nüfus arasında çalışma saatleri düşürülerek paylaştırılabilir! İşçi sağlığı ve güvenliği öncelenerek, işçi demokrasisi altında vardiya düzeni oluşturularak herkese iş verilebilir. Gelirsiz tek bir hane dahi kalmayacak şekilde herkes için hayatını insanca devam ettirecek yaşam desteği sunulabilir.

Kaynak mı? Bugüne dek patronlara sunulan teşvikin, desteğin yüzde 1’iyle tümüne kaynak sağlanır. Zenginliğin adil dağıtılması ancak işçi ve emekçilerin örgütlülüğü ve birlikteliği ile başarılabilir.

Yorumlar kapalıdır.