Seçimler yaklaşırken güvenlik ve yapay zekâ

Her ne kadar yaz mevsimi bitmiş olsa da, küresel ısınma ve buna bağlı olarak dengesini yitiren iklim istikrarından dolayı mevsimler de kaymaya başladı. Batı Avrupa bu yaz sıcaklık rekorları kırarken, Türkiye’de de sıcaklar aynı ağustos-eylül aylarında olduğu gibi devam edeceğe benziyor. Fakat yazın bitmesi bizi diğer bir açıdan daha ilgilendiriyor: Artık seçimlere bir yıldan az süre kaldı ve seçim süreci ile güvenliği hakkında ciddi sorular ve şüpheler var. Bunlara özellikle dijital boyutuyla gelin beraber bakalım.

Mavi mürekkebe dönüş mü?

10-15 yıl öncesine kadar mavi mürekkebin kullanıldığını çok net hatırlıyorum, bu sayede bir kişinin birden fazla oy kullanmasının önüne geçildiği iddia ediliyordu, fakat bu çağdışı bir görüntüydü. Günümüzde sanallaşan sistemlerden dolayı bu tür eylemler sadece bir noktada güvenlik sağlıyor. Özellikle seçim öncesindeki dönemde sansür, yasak ve algoritmaların bilinçli bir şekilde seçmeni yönlendirmesi çok daha büyük tehlikeler barındırıyor. Geçtiğimiz yıl DİSK, KESK, TTB ve çeşitli STK’lar tarafından kurulan Seçim Güvenliği Platformu da bu sorunlara değiniyor ve mart ayında meclisten geçen “dezenformasyonla mücadele” yasasını aslında “sansür yasası” olarak değerlendiriyor. 40 maddelik bu yasadan bahsetmeyeceğim ama neler yapılabileceğini ve aslında algoritmanın bize karşı nasıl kullanabileceğini inceleyelim.

Algoritma nedir?

Algoritma aslında belirli bir problemi çözmek veya belirli bir amaca ulaşmak için tasarlanan yoldur. Şöyle anlatabiliriz; mesela futbol maçında topun kaleyi geçip geçmediğini takip eden bir sistemimiz olsun. Belli bir frekansta sensör bu gözlemi yapıyor ve çıkan sonucu bağlı olduğu her sisteme “evet” veya “hayır” olacak şekilde bildiriyor. Bu en basit algoritmadır ve bütün bilgi işlem dünyamız bu tür basit yaklaşımların saniyede milyar defa tekrarlanması ve sonuca işlenmesine dayanmaktadır. Kendi başına bir şey düşünemeyeceğini öngördüğümüz bu yapılar üstün işlem gücüne ulaştığında iyi ve kötü amaçlar uğruna kullanılabiliyor, mesela seçim öncesinde algımızı yönlendirmek için kurmaca haber düzeni ve dolaylı sansür gibi.

Zekâ yapay, seçim gerçek

Gelişmiş algoritmaların, seçmenin aklını çelmek veya ona bilerek yanlış haber, bilgi vermek amacıyla yönlendirdiğini görüyoruz. Hatırlayacağımız gibi önceki yazılarımızda da dile getirmiştik, Cambridge Analytica skandalında, Facebook kararsız seçmenlerin reklam ve çeşitli kampanyalarla kendi platformu üzerinden manipüle edilmesine göz yummuştu. Trump’ın seçimi kazanmasında bu skandalın da etkisinin olduğu varsayılıyor. Çünkü algoritma, kararsız olan seçmenleri tespit edecek zekâya sahip ve belirlediği seçmen kitlesini yanlış ve yalan haber propagandası ile donatıyor. İşte bu yüzden böylesine büyük platformların kesinlikle kullanıcılarının denetimine tabi olması gerekli. Bunun yanında, kodlarının özellikle bu pazarlama ve veri kullanım kısımlarının açık kaynak kodlu olması elzem.

Bizi neler bekliyor, ne yapmalı?

Bir yıl içerisinde seçim olacağını biliyoruz. Seçimlerin bize her şeyin sonuymuş gibi, kazanılıp kaybedilecek müsabakalar şeklinde sunulması aslında burjuva demokrasisinin bir illüzyonu. Geçmiş mücadelelerden de bildiğimiz gibi, seçim aslında o zamana kadar verilen mücadelenin sonuçlarından sadece biri. Örgütlülük, birliktelik ve mücadele hep beraber olmayı gerektiren unsurlar ve kazanımdan bahsedeceksek ancak bunlarla gelir. Fakat yine de seçim öncesinde bu dezenformasyona neden olan sansürcü yasalarla mücadele etmemiz lazım; seçim güvenliği sadece o gün sandıkları koruyarak olmaz.

Yorumlar kapalıdır.