Enkazın üzerine üşüşen vampirler var!

Tıpkı savaşlarda olduğu gibi 6 Şubat depremleri de insani ve maddi üretim güçlerinde büyük tahribat yarattı. Ve gene savaşlarda olduğu gibi depremin tahribatı da para hırsıyla gözü dönmüş bir dolu patron için muazzam kâr olanakları yaratıyor. Daha şimdiden molozların ve cesetlerin üzerinde vampirler dolaşmaya başladı.

Önce tahribatın boyutlarına bakalım: Depremin 70,75 milyar doları konut zararı, 10,4 milyar doları milli gelir kaybı ve 2,91 milyar doları işgünü kaybı olmak üzere toplamda 84,06 milyar dolar hasara neden olduğu hesaplanıyor. Afete maruz kalan 10 ilin ihracatının 15 milyar dolar düzeyinin altına düşebileceği öngörülüyor. Mevcut şartlar altında bütçe açığı en azından 1 trilyon TL’nin üzerine çıkacak. Bu da bütçe açığının milli gelire oranının yüzde 5,4’ün üzerinde gerçekleşmesi demektir. Kısacası, zaten ödemeler dengesi krizine sürüklenmiş olan ekonominin büyüme oranı düşecek ve kriz derinleşecek.

Şimdi dikkat. Hangi hükümet olursa olsun, herhangi bir kapitalist hükümet bu enkazın altından ancak üç yolla kalkmaya çalışır: 1) Para basarak; ki bu enflasyonu iyice azdırır ve emekçi halkı daha da derin bir sefalete sürükler. 2) Dışardan borç alarak; ki bu ülkeyi tüm ekonomisi ve siyaseti ile birlikte IMF, Dünya Bankası, Wall Street gibi emperyalist mali merkezlere daha da bağımlı hale getirir. 3) Üretim maliyetlerini düşürerek, ki bu da işçi ve emekçileri kölelik koşullarına iterek ve baskılayarak mümkün olur. Her kapitalist devlet bu üç yolu da değişik oranlarda birlikte uygular. Türkiye’de de olacak olan budur.

Vampirler

Şu anki Tek Adam hükümeti bunları uygulamaya başladı bile. İlan ettiği OHAL ile birlikte bölgedeki tüm işçi haklarını ve sendikal hakları üç ay süreyle yasakladı. Üç ay sonra hâlâ işbaşındaysa bu süreyi uzatacaktır. Öte yandan sözde işten çıkarma yasağı ilan etti ama “işyerinin herhangi bir sebeple kapanması veya faaliyetinin sona ermesi” durumunu bu yasağın dışında bırakarak patronları rahatlattı. Ve bir yandan da “bir ay içinde yeni konutların inşasına başlayacağız” diyerek ellerini ovuşturarak bekleyen inşaat çetelerine “müjde” verdi.

İşveren örgütleri de hemen durumdan yararlanabilmek için atağa geçtiler. Depremzede halk henüz daha doğru dürüst çadır bulamazken işverenler işyerlerindeki zararların karşılanması için sigorta şirketlerinin hemen harekete geçmesini; işçilerin ücretini ödememek için hükümetin bunlara işsizlik maaşı bağlamasını; 10 yıl faizsiz kredi desteği verilmesi ve mevcut kredilerin 10 yıl vadeyle yapılandırılmasını; elektrik ve doğalgaz faturalarına teşvikler verilerek faturaların sübvanse edilmesini; elektrik ve doğalgaz fatura borçlarının ötelenmesi ve faizsiz taksitlere bölünmesini… ve daha neler neler istiyorlar.

Dahası var. Kahramanmaraş Sanayici ve İş İnsanları Derneği (KASİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Mikail Utlu, işçilerin başka güvenli bölgelere göç etmesinin engellenmesi için hükümetten binlerce konteyner istiyor; bunları işyerinde kurup işçileri orada yatırıp kaldırmayı talep ediyor. Yani, işçiler için toplama kamplarının kurulmasını öneriyor. Kocaeli Sanayi Odası Başkanı Ayhan Zeytinoğlu da deprem bölgesinde bulunan çalışan nüfusun Kocaeli ve çevre illere gelmemesini söylüyor. İşverenlere “Bunları işe almayın” diyor.

İşte bunların hepsi felaketten nemalanmak isteyen kapitalist vampirlerdir. Ama emekçi halkımız nasıl felaketzedelerin yardımına elbirliğiyle koştuysa, bu kan emicileri da kovmasını bilecektir. Yeter ki tüm işçi ve emekçi örgütleri elbirliğiyle mücadele seferberliği yaratsınlar.

Acil talepler:

Çalışacak durumda olmayan tüm işçilere iki ay ücretli izin verilsin. Tüm işsizlere asgari ücretten az olmamak üzere ayrımsız bir yıl işsizlik maaşı ödensin.

Afet bölgesinde ne gerekçeyle olursa olsun işten çıkarmalar bir yıl boyunca yasaklansın. Faaliyetine son veren işyerleri kamulaştırılsın ve işçi denetiminde çalıştırılsın.

Bölgedeki emeklilik bekleyen EYT’lilerin emeklilik işlemleri öncelikli olarak hemen yapılsın.

Aile ferdini yitiren, evi oturulmaz hale gelen emekçilerin tüm kredi ve vergi borçları silinsin.

Türkiye’deki tüm işletmelere depremzede çalıştırma yükümlülüğü getirilsin. Depremde birinci derece yakınını yitirenlere kamuda kontenjan ayrılsın.

Depremzede aileler nerede yaşıyor olurlarsa olsun bir yıl kira, elektrik, su, doğalgaz ve telefon faturalarından muaf tutulsun. Depremde hayatını kaybeden işçi ailelerine 500 bin lira destek tazminatı ödensin.

Gerekli acil bütçe kurumlar vergisine eklenecek +1 puan ilave vergiyle oluşturulacak deprem kumbarasından karşılansın.

Kalıcı konutlar ve yeniden inşa için YİD projeleri tazminatsız kamulaştırılsın ve zenginlere servet vergisi uygulamasıyla kaynak aktarımı sağlansın.

Yorumlar kapalıdır.