TGS Sputnik işyeri temsilcisi ile söyleşi: “Kaynak var, mesele sendika düşmanlığı”

Grevde olan Sputnik çalışanlarından işyeri temsilcisi Nejdet Eksilmez ile grevin 32. gününde yaptığımız söyleşiyi okurlarımızla paylaşıyoruz.

Merhaba. Gazete Nisan okurları için öncelikle kendini tanıtmanı rica edebilir miyim?

Ben Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın (TGS) Sputnik işyeri temsilcisiyim. Rejide yönetmen olarak çalışıyorum. Adım Nejdet Eksilmez.

Bize Sputnik’te örgütlenmeye nasıl başladığınızı, daha sonra toplu iş sözleşmesi sürecinin nasıl geliştiğini ve TİS masasından greve giden süreci aktarabilir misin?

Tabii; toplu iş sözleşmemiz sonuçlanamadı, onun için grevdeyiz. Biz yaklaşık bir yıl önce Türkiye’deki ekonomik şartlardan dolayı örgütlenmeye karar verdik. Haklarımızı alabilmek için örgütlenmemiz gerekiyordu. Bunu hep şöyle tanımlıyorum: Örgütlenmenin kurumsallaşması gerekiyor, tek başına yaptığın mücadeleler öne çıkmıyor. Bunun için de sendikalaşmak yönünde bir öneri doğdu aramızda. Bu noktada da TGS’nin son dönemde BBC’de, Reuters’da aldığı başarılar bizi çok motive etti. Bunu da söylemem gerekiyor: Medyada bir dönüşüm olması için sendikanın attığı adımlar bizi çok etkiledi. Biz de örgütlenmeye başladık. Bir yıldan fazla süren bir zamanda arkadaşlarımızı TGS’ye üye yapmaya başladık. Ama ekonomik şartlar o kadar kötüye gidiyordu ki, biz hızlandık. 2022’nin sonunda süreci tamamladık diyebilirim. Sayıyı yakaladık. Ocak başında da Bakanlık’a yetki başvurusunda bulunduk. Bakanlık onayladı. Sputnik işvereni de buna itiraz etmedi. Ardından resmi olarak toplu sözleşme görüşmeleri başladı. Masaya oturduk. Sözleşme görüşmeleri resmi olarak iki ay sürüyor. Bu iki aylık zaman diliminde 6-7 kere görüşme sağladık. Bu süreç olumsuz sonuçlandı; bunun ardından da 15 günlük bir yasal arabulucu süresi var. O da tamamlandı ve oradan da bir sonuç çıkmadı. Arabulucu raporu çıktıktan sonra da bizim greve gitmemiz gerekiyordu. Burada küçük bir ayrıntı var, biz greve hemen çıkmadık. Bir grev kararı ilanı astık. O grev kararı ilanını astıktan sonra da işverene bir uyarıda bulunmak istedik. “Bizim haklarımızı verin, toplu sözleşme maddelerini kabul edin,” demek istedik. Bu süreyi işveren aleyhimize kullandı. 26 kişiyle birlikte basın açıklamasına çıktık. İşveren oradaki 24 sendikalı işçiyi işten atarak bu süreci sonlandırmış oldu. Aslında greve bizi işveren çıkarmış oldu. Mecburen ve acilen greve çıkma kararı aldık. Elbette biz greve çıkacaktık ama bu çok acil ve hızlı oldu. Şu anda da 32. günde grev alanında grevimizi sürdürüyoruz.

Sputnik’in ilk başta Bakanlık’tan yetki geldiğinde itiraz etmediğini söyledin.

Evet.

Dolayısıyla belki ilk aşamada farklı bir tavır söz konusuydu. Daha sonra TİS masasında neden sendikanın maddelerini reddedip 24 işçiyi işten attı? Bu iki aşama arasındaki süreçte patronun kararı mı değişti?

Biz bunu anlamakta zorluk çektik; hatta ben arkadaşlarıma “Bu iş oluyor, imzalayacağız,” diye mesaj atmıştım. Çünkü işveren görüşmeler sırasında bizden bir bütçe istedi. Son görüşmelerde “Biz artık bunu imzalamak istiyoruz; Rusya’dan, merkezden de bununla ilgili bir bütçe çalışması gelmesini bekliyoruz. Ne kadar bir bütçe ayırmamız gerektiği konusunda bize yardımcı olur musunuz?” diyerek masada açık bir teklifte bulundular. Ayrıca bunun haricinde, Sputnik işvereni Türkiye Gazeteciler Sendikası’nı şu anda tanımıyor gözüküyor ama, masada anlaştığımız maddeler de vardı. Yani tutanak altına alınan, “Şu maddelerde müzakere edilmiş, anlaşılmıştır” denen tutanaklar var. Altına imza atılmış maddeler var. O süreçte ne olduğunu biz de açıkçası kendi aramızda tartıştık. Muhtemelen şöyle oldu, bizim iki tane öngörümüz var: Ya “Biz bunlarla sürekli birlikte çalışmak zorunda kalacağız ve bu bir örnek teşkil edecek; bütün medya kuruluşlarında, özellikle Rusya’da bu durum örnek teşkil edecek, biz bunu başından engelleyelim, bir çığ etkisi yaratmasın,” düşüncesiyle süreci bitirdiler ya da (böyle bir seçenek olmamasını diliyorum) içeriden bazı yöneticiler “Biz bu işi çözeriz, böyle bir metot sergileyelim; yeni bir taktik belirleyelim, işten atarız, burada yeni bir yapılanmaya gideriz, yeni işçilerle devam ederiz,” gibi bir düşünceye kapılmış olabilir. Yani Türkiye şartları altında ve mevcut anayasal haklar bağlamında böyle bir karar alınmasını biz de anlamlandıramıyoruz. Ve bunun zaten cevabını bekliyoruz. Neden böyle olduğunun cevabını bekliyoruz.

Tutanak altına alıp anlaştığınız maddeler hangileriydi? Sosyal haklar maddeleri mi, ücret maddeleri mi?

Hem sosyal haklar, hem idari maddeler hem de bir tane maddiyat içeren bir madde vardı anlaşılanlar arasında ama bunu şimdi söylemeyeyim, gizlilik içeren meselelerde avukatlarımız açıklamaları yapıyor. Ama bizim sunduğumuz taslaktan kabul edilen idari, maddi maddeler oldu. Taslağımızdaki maddelerin yüzde 60’ı, yüzde 70’i zaten kabul edilebilir durumdaydı. İdari maddeler de kabul edildi. Maddi konularda çıkan anlaşmazlık gibi gösterilse de, aslında tamamen sendika karşıtlığından dolayı işten çıkarmalara başvuruldu.

Aslında mesele ücret taleplerini kabul etmemek değil, daha ziyade sendika düşmanlığı diyorsun, doğru mu anlıyorum?

Evet çünkü arkadaşlarımızın çoğuna “Sendikadan çıkın, bunu tekrar gözden geçirelim, sendikayı tekrar değerlendirin,” diyerek bir mobbing uygulandı. Bununla ilgili TGS bir suç duyurusunda bulundu. Birçok arkadaşımızla, sendika karşıtı söylemlerle, sendikadan uzaklaştırmak için görüşmeler yapıldı. Kimisinde sonuç verdi, kimisinde sonuç vermedi. İşveren böyle olmadığını ilan ediyor ama bizim gözlemlerimiz, tanık olduklarımız, arkadaşlarımızın aktardıkları tamamen bunun bir sendika karşıtlığı olduğunu ortaya koyuyor.

Siz grevdesiniz ve grev kırıcılar da var. Bu grev kırıcılar kimler? Ve bunlar nasıl bir anlaşma yaptılar Sputnik’le?

Ben grev kırıcıları üçe ayırıyorum. İlk olarak bize destek verip, sendikaya üye olup, işler olumlu gitseydi bundan faydalanacak olan grev kırıcılar var. Biz atıldıktan sonra ve işveren baskıyı artırdıktan sonra sendikadan istifa ederek grev kırıcı durumuna düştüler. İkinci olarak hiç üye olmamış olan (bunlar çok azlar), sözlü olarak bize destek veren ve sonra grev kırıcı olanlar var. Son olarak da dışarıdan alınan personel var; hiç bizimle olmamış olan. Yasal olarak bizi küçülme gerekçesiyle işten çıkardılar. Ardından işe yeni alım yaptılar. Bunlar da grev kırıcı. Bizim için grev kırıcılar bu üç küme. Bunların üçü de çok önemli, kamu tarafından dikkatle izlenmesi gereken gruplar.

24 işçinin işten atılmasının ardından grev kırıcı olarak kaç kişilik bir personel alımı yaptılar?

Bizim belirlediğimiz, tespit ettiğimiz şu anda dört kişi var. Ama arka planda kaç kişi olduğunu bilmiyoruz şu anda. Tespit edebildiğimiz 4-5 civarında yeni personel var.

O halde, Sputnik’in yayın akışını, üretimini ve paylaşımını sistematik olarak gerçekleştiren işçilerin şu an burada, grevde olduğunu düşünürsek, radyo ve internet sitesi işlerinin aksamakta olduğunu düşünebiliriz. Buna karşı ne yapıyorlar? Mesela Rusya bürosundan yardım alıyorlar mı? Bu boşluğu kapamak için ne yapıyorlar?

Grev kararıyla birlikte Moskova’da üç kişiyi işe alacaklarını duymuştuk. Türkçe haber yapacak olan üç kişi. Yeni taktikler belirliyorlar, isimleri gizliyorlar. Mesela web sitesinde bu işi kapatmaları çok kolay, başka isimlerle yayın yapıyor insanlar ama radyo tarafında bu işi kapalı yapamıyorlar çünkü seslerini duyuyoruz, haberleri sunan spikerleri duyuyoruz ve onlar takdim de ediliyorlar; dolayısıyla radyoyu daha iyi kontrol edebiliyoruz ama web tarafını tam kontrol edemiyoruz. Radyo tarafı çok açık, yayınlara çıkıyorlar. Yeni programcı ve yeni teknik personel almışlar ama bu radyo yayınlarını bir kişiyle devam ettirmeleri mümkün değil. Telifle işe aldıklarını duyduklarımız var. Kaçak mı çalışıyorlar, gerçekten sigortaları yapılıyor mu, bunu araştıracağız. Bununla ilgili başvurularımızı yapıyoruz.

Telifle işe alımı parça başı sipariş olarak tarif edebilir miyiz?

Telifle iş yapmak, dışarıdan parça başı iş yapmak gibi; sigortalı değil, tam zamanlı değil. Belki de bir ajans üzerinden sizden iki saatlik bir iş istiyorum.

Moskova bürosu belki de üç kişiyi işe aldı dediniz. Hatırladığım kadarıyla Ukrayna savaşının başlamasının ardından Putin bir gazeteciler sendikasını kapattı. TGS’nin Rusya’da iletişimde olduğu bir basın sendikası var mı? Ya da Rusya’yla kurulabilmiş olan bir sınıf dayanışması ağı mevcut mu? Rusya’da Sputnik sendikalı mı veya Sputnik’in sendikalı olduğu herhangi bir ülke var mı?

Bu bir bilgi olarak değil ama yorum olarak anlaşılsın: Bu konuyu TGS de çok iyi biliyor, Rusya’da sendikalaşmak, buradan daha zor. Bir sendika varmış ancak çok etkisiz duruma düşürülmüş, Sputnik’ten çıkarılmış. Bir tane Putin destekli sendikayla iletişimimiz var ama çok zayıf bir sendika. Buradakiler gibi değil. Rusya’da da sendikalaşma var ama sendikana kendi kendine karar veremiyormuşsun. Çok zayıflar.

Sputnik’in başka bir ülkede sendikalaşması gibi bir örnek de yok sanırım önümüzde.

Yok, Türkiye tek.

Grevinize yardımcı olmak için biz, emek örgütleri, sendikalar, insanlar neler yapabilir?

Bizim en büyük desteğimiz kamuoyu gücü ve yasal mercilere olan basınçlar. Biz burada aslında anayasayı koruyoruz, anayasadan gelen güçle burada duruyoruz. Grevimiz, toplu sözleşme sürecimiz, bunların hepsi yasal. Bunun için yetkilileri daha hızlı adım atmaya çağırabiliriz. Sosyal medya üzerinden bizim başlattığımız çağrılara destek olabilirler. Etiketlerimizi kullanabilirler. Grevi bir kişiye bile duyursak bizim için çok etkili olur. Özellikle Sputnik’e demeç veren, daha önce vermiş olan ve şu anda da vermek isteyen, verecek olan sivil toplum örgütleri, siyasi partiler, kamu örgütleri, hak savunucuları; bunların hiçbiri Sputnik’e demeç vermemeli, bizim grevimizi böyle desteklemeli.

Son sorum: Sizin ücretleriniz BBC gibi yabancı basın bir yana, ulusal basının dahi altında. Asgari ücret bandında. Ve şirket de bir noktada TİS masasını bozuyor. Bunları Sputnik şu şekilde meşrulaştırmaya çalışıyor mu: Rusya bir savaşta ve bu nedenle işçilerin fedakârlık yapması gerekir.

Bize böyle bir politik cevapla hiç gelmediler ve biz, Rusya’nın bizim maliyetlerimizi çıkarabilecek güçte olduğunu düşünüyoruz. Bu konu hiç gündeme gelmedi. Eğer Rusya’nın maddi olanaksızlıklar üzerinden bir değerlendirme yaptığını düşünseydik buna inanmazdık çünkü yakın zaman önce Yenibosna’da, Ataköy’de bir ofiste çalışıyorduk, şimdi Beşiktaş, Dolmabahçe gibi çok lüks bir semte geldik. Buranın kira ortalamasını az buçuk hepimiz biliyoruz. Küçülme gerekçesiyle işten çıkarmaların yapıldığını ve maddi imkânsızlıklar olduğunu düşünmüyoruz çünkü öyle olsaydı, buraya gelmezlerdi. Kaynak sorunu olduğunu düşünmüyoruz, tamamen sendika karşıtı bir anlayışın sonucu bu.

Çok teşekkür ederiz.

Yorumlar kapalıdır.