Ölümsüzlük arayışı: Kâr mı daha önemli sağlık mı?

Yaş aldıkça veya etrafımızı saran teknoloji ya da bilmediğimiz bir karadeliğin yaklaşmasından ötürü, zaman bana her an daha hızlı geçiyor gibi geliyor. Daha yazın başlangıcını dün, yeni yılı da geçen hafta gibi hatırlıyorum, fakat bazı şeyler de bir o kadar uzak: mesela yaşadığımız deprem felaketi veya seçimlerdeki hüsran. Her nedense umutla veya üzüntüyle baş etmek için beynimiz belki de bize çeşitli oyunlar oynuyor, ve bunu sahnelerken sanki kaderimiz kendi elimizdeymiş gibi zamanı umursamıyor. Belki de haklı çünkü insan veya herhangi bir canlının ömrü, insanlığın son yüzyılda ömür beklentisine göre bir artışa girmemiş. Ve bu, tahmin edeceğiniz gibi kapitalizm tarafından fethedilmemiş bir kıta gibi pazarlanmaya şimdiden başlandı. Gelin bizi neler bekliyor, gerçeği nedir ve ne yapmalıyız beraber bakalım. 

Nereden nereye… 

Daha 1900’lerin başında, dünya genelinde beklenen yaşam süresi 31-32 yıl kadardı, fakat bu sürenin bu kadar düşük olmasının nedeni, doğum ve bebeklik sürecinde gerçekleşen ölümlerin fazlalıydı. Eğer bunu yalıtırsak beklenen yaşam süresi ortalama 55 yıl denebilir. Fakat Batılı gelişmiş kapitalist ülkelerde günümüzde bunu, geçtiğimiz yıllarda pandemi geçirmiş olmalarına rağmen, 83 yıl civarına çıkarmış durumdalar. Fakat tahmin edeceğiniz gibi sağlık hizmetlerine doğru düzgün ulaşamayan, su ve yemeğin sınırlı olduğu ve hâlâ sömürülen Afrika toplumlarında ortalama yaşam süresi ne yazık ki 50 yılı zar zor geçiyor.

Şirketlerin avcu kaşınıyor

İlaç ve sağlık sektörü, ortaya çıkış nedeni olan kamusal yarardan çok farklı bir noktaya geldi, o da kâr odaklı gelecek. Kapitalizmin yol açtığı sağlıksız beslenme ve yaşam koşullarının sonucu olarak insanlığın en büyük sorunlarından biri haline gelen obeziteye karşı yine sistemin kendisi yukarıda bahsettiğim mantıkla bir çözüm buldu; o da zayıflama iğneleri. Yani anlayacağınız sorunu ortadan kaldırmak yerine yeniden bir masraf (gelir?) kapısı açıyor ve bunun bedelini sistemin kendisi ödemek yerine yine çalışanlara, emekçilere ödetiyor.

Bu kâr odaklı yaklaşım sadece obezite gibi sağlık sorunlarına değil, aynı zamanda yaşam süresini uzatma çabalarına da yansımakta. Başta Amazon kurucusu Jeff Bezos, Google’ın ve Paypal’ın kurucuları ve diğer “vizyoner” sermayedarlar, Silikon Vadisi start-up‘ları ile işaret fişeğini ateşlediler. Mesela yaşam süresini 10 yıl uzatacağını iddia eden Retro Biosciences şirketi şimdiden 180 milyon dolar yatırım aldı.

Evrimin bir bildiği var

Uzun ve sağlıklı bir yaşam dileği, insanlığın sürekli peşinden gittiği bir arayıştır. Ancak evrimin kendi mantığı içerisinde, sürekli ve sınırsız bir yaşamın evrimsel bir avantaj sağlamayacağı görülmektedir. Evrim, canlıların üreme ve nesillerini devam ettirme kapasitelerine odaklanır. Yaşlandıkça bu kapasitemiz azaldığı için evrim, yaşlandığımızda bize pek yardımcı olmaz. Bu nedenle Alzheimer, Parkinson, retina dejenerasyonu, tip 2 diyabet ve farklı kanser türleri gibi hastalıkların yaşlandıkça artmasının nedeni, evrimsel mekanizmaların bizi gençken koruma altına alıp yaşlandığımızda bu korumayı azaltması olabilir. Evrimin, onarım sistemlerini işler halde tutmakla ilgilenmiyor olması bunun yapılamayacağı değil, sadece biraz daha akıl ve kurnazlık gerektiği anlamına geliyor.

Ne yapmalı?

İnsanlık, kapitalizme rağmen ilerlemeyi ve gelecek adına ümit etmeyi sürdürüyor. Bunu kötü anıları çabucak unutmasından ve iyileri bir şekilde yaşamında saklamaya çalışmasından anlayabiliriz. Yaşlanma, ölüm ve ona karşı verdiği Donkişotvari savaş da aslında bunun bir parçası. Bilimle artık o yel değirmenini döndüren mekanizmayı anlamanın şafağında olduğumuzu söyleyebiliriz. Ve bunun devletler tarafından kamu sağlığı gözetilerek yapılması, desteklenmesi gerekirken bir avuç sermayedarın eline kalmış olması kabul edilemez bir durum. Eğer ilaç ve sağlık sektörleri kamulaştırılırsa, bu sektörlerin amacı toplumun geneline fayda sağlamak olacaktır. Bu da, kapitalizmin olumsuz etkilerini sınırlayarak toplumun genel sağlık seviyesini artıracak, ömürlerimiz uzayacaktır. Bu kadar basit aslında.

Yorumlar kapalıdır.