Siyasi tutsaklar için özgürlük mücadelesini yükseltelim!

Saray rejiminin baskı sisteminin en yoğun ve şiddetli yaşandığı yerlerin başında cezaevleri geliyor. Erdoğan yönetimi altında her yıl inşa edilen onlarca yeni cezaevinde binlerce siyasi tutsak bulunuyor. AKP-MHP iktidarı mücadeleci kesimleri hapishanelerde rehin tutarak yıldırmaya çalışırken, bu yöntemle tüm muhalefete gözdağı vermeye çalışıyor. Yeni yılın en önemli mücadele başlıklarından birisi, hiç şüphesiz, siyasi tutsakların özgürlüğü olacak.

İnsan Hakları Derneği’nin hazırladığı raporlara göre, 2023’te cezaevlerinde 5 bine yakın hak ihlali tespit edildi. Cezaevlerinde en az 34 kişi yaşamını yitirdi, en az 245 siyasi mahkûmun tahliyesi keyfi gerekçelerle ertelendi. Başta Aysel Tuğluk olmak üzere 1500’den fazla hasta tutsağın tahliyesi, mevcut yasalara ve en temel insan haklarına aykırı olarak reddedildi.

Siyasi tutsakların simgesel isimlerinin başında Selahattin Demirtaş geliyor. Saray’ın yargı üzerindeki talimatıyla 7 yılı aşkın süredir cezaevinde tutulan Demirtaş, başta Kobani olmak üzere pek çok davadan yargılanıyor. Geçtiğimiz günlerde, düzmece gerekçelerle yargılanmaya devam ettiği Kobani davasında Demirtaş, kapsamlı bir siyasi savunma yaptı. İddianamenin hukuksuz, keyfi ve iktidarın talimatları doğrultusunda hazırlanmış niteliğini açıkça ortaya koyarak AKP-MHP iktidarının baskı düzenine bir kez daha meydan okudu.

Siyasi tutsakların bir diğer önemli ismi Can Atalay. Gezi tutsağı iken TİP’ten Hatay milletvekili seçilen Atalay hakkında Anayasa Mahkemesi’nin iki kez hak ihlali tespitiyle serbest bırakılması kararı vermesine karşın, Anayasa maddesi çiğnenerek kendisi halen hapiste tutuluyor. Yargı kurumları arasındaki krizi de tetikleyen bu keyfi durum, Saray rejiminin sosyalist harekete ve tüm siyasi muhalefete dönük saldırısında yeni bir eşik anlamına geliyor.

Kürt siyasi hareketi, sosyalistler, insan hakları savunucularının yanı sıra rejimin hedef tahtasındaki bir diğer kesim gazeteciler. 2023’te 280 gazetecinin yargılaması devam etti. Gazeteciler toplamda 821 kez hâkim karşısına çıktı. 57 gazeteci ise halen tutuklu durumda.

Cezaevleri ve siyasi tutsaklar meselesi bu kadar hayati hale gelmişken, burjuva muhalefet bu konuda da rejime karşı herhangi bir ses yükseltmedi. İmamoğlu’nun seçimlere katılmasını engellemeye dönük keyfi cezaya dahi herhangi bir muhalefet geliştirmedi. CHP ve diğer düzen muhalefeti partilerinin Saray rejimi karşısındaki çürümüşlüğünün ve acizliğinin en net göstergelerinden birisi bu alandaki tutumu oldu.

Siyasi tutsaklar meselesi, her şeyden önce “hukuki” değil siyasi bir mesele olarak kavranmak zorunda. Can Atalay, Demirtaş ve diğer binlerce siyasi tutsağın serbest bırakılması ancak kitleleri harekete geçiren bir toplumsal seferberlik ve kampanyayla mümkün olabilir. Sosyalist partiler, Kürt siyasi hareketi, sendikalar ve demokratik kitle örgütlerinin öncülüğünde birleşik bir eylem planı hazırlayarak siyasi tutsaklar için özgürlük mücadelesini yükseltmeliyiz!

Yorumlar kapalıdır.