Tarihte bu ay: Nahuel Moreno 100 yaşında

100 yıl önce 24 Nisan tarihinde, Dördüncü Enternasyonal kurucusu Lev Troçki’nin en ilkeli ve ısrarlı takipçilerinden, uluslararası Troçkist hareketin devasa figürü Nahuel Moreno dünyaya geldi. Moreno ömrünü, küresel mali oligarşiye karşı dünya proletaryasının mücadele partisi olan Enternasyonal’i ve sosyalist devrimin siyasal öznesi olan devrimci partileri inşa etmeye adadı. Nahuel Moreno’nun hayatı belirleyen başlıca etken, işçi sınıfının kapitalizmi ilga etme ve kendi iktidarını tesis etme mücadelesiydi. Onun hem şahsi hem de siyasi bütün yaşamına yön veren itki, insanlığın önündeki en onurlu mücadele olma özelliğini taşıyan bu görev olmuştur.

24 Nisan 1924’te Arjantin’de dünyaya gelen Moreno’nun ayırt edici siyasi saplantısı, Troçkizmi işçi sınıfı içinde inşa etmeyi başarmaktı. Siyasal mücadelesinin daha başlangıç yıllarında açığa çıkan onun bu tutkusu, hayatının sonuna dek sürecekti. Moreno, Arjantin Troçkizminin kafelere ve entelektüel tartışmalara hapsolan zaaflarla dolu mevcut durumunu hızla aştı ve GOM’u (Marksist İşçi Grubu) bir işçi mahallesi olan Villa Pobladora’da inşa etmeyi tercih etti. İlk politik eseri, Leninist partinin esasları üzerine bir broşürdü. GOM kısa bir süre sonra Anglo-Ciabasa fabrikasında et üretim işçilerinin grevinin önderliğindeydi.

1948’de Dördüncü Enternasyonal’in İkinci Kongresi’ne katıldığında, daha sonra kendisinin “Avro-Troçkizm” olarak kategorize edeceği akımlarla, bu deneyimler üzerinden tartıştı: Troçkist partiler propagandizmi bir kenara bırakmalı ve emekçi kitleler içinde kendilerini inşa etmeye odaklanmalıydılar.

Moreno, Enternasyonal içinde ortaya çıkan Pablocu-Mandelci revizyonizme karşı da benzer bir mücadele verdi: Kitlelere ulaşma mazereti adı altında Troçkist partilerin likide edilmesi ve Stalinist veya küçük burjuva milliyetçi, gerillacı grupların içine girilmesi çizgisi, bir intihar anlamına geliyordu. Ne pahasına olursa olsun, devrimci partinin inşası burjuvaziden ve reformizmden bağımsız bir şekilde sürdürülmeliydi. Taktiksel esneklikler gösterilebilirdi, ancak politik ve örgütsel bağımsızlıktan vazgeçilemezdi. Bu doğrultuda, Mandelci önderlik 1960’larda Latin Amerika seksiyonlarını gerilla ordularına dönüştürüp kadroların fiziksel olarak imha edilmesine yol açarken, Moreno bu ölümcül yönelime karşı çıktı ve işçi hareketi içinde Leninist partinin inşasını savundu.

Moreno bu doğrultuda 1972’de PST’yi (Sosyalist İşçi Partisi) kurdu. PST işçi hareketinin öncüsüydü ve bu nedenle kısa sürede faşist hareketin hedefi haline geldi. Onlarca PST üyesi devrimci işçi, faşistler tarafından katledildi. Ardından gelen darbede PST başarılı bir şekilde yeraltına çekildi ve uzun askerî diktatörlük yılları boyunca işçi hareketini örgütlemeye devam etmeyi başardı. Askerî diktatörlüğü yıkan seferberliğin öncülerinden birisi de bu sayede PST oldu. PST, MAS (Sosyalizme Doğru Hareket) ismini alarak binlerce militanıyla Arjantin solunun ve dünya Troçkizminin en kitlesel partisi halini aldı.

Bugün Morenizm, hiç olmadığı kadar siyasal olarak günceldir. Morenizm bugün, işçi sınıfının burjuvaziden ve bürokrasinden bağımsız bir Leninist parti inşa etme gerekliliğinin ve sosyalist devrim aracılığıyla bir işçi-emekçi hükümetinin kurulması mücadelesinin politik ve teorik olarak en keskin ve açık öğretisi olmayı sürdürmekte. Sosyalizm içi başka hiçbir akım, bu iki stratejik göreve bağlı kalmayı sürdürmemektedir. Ya partinin niteliği ya da devrimin niteliği hakkında ortaya atılan yeni sınıf işbirlikçi, ikameci, hareketçi ve revizyonist önermeler, kapitalizme tanınan kapitülasyonlar ile sonuçlanmaktadır. Bu bakımdan Morenizm bizim için bir aspirin değildir, ancak bağışıklık sistemimizin adının kendisidir.

Yorumlar kapalıdır.