Bugün 1 Temmuz, peki yarın?

Bugün 1 Temmuz…

Salgın sürüyor. Yeni varyantlar birçok ülkede yeni önlemleri gündeme taşıyor. Türkiye’de 1. doz aşılamada bile daha henüz 35 milyona ulaştık. Hükümetin, aşılamanın başında teşvik ettiği ve tek seçenek olarak sunduğu Sinovac aşısında ise 3. doz mRNA aşısı gerekliliği ortaya çıkmış durumda.

Mart ayındaki sözde “kontrollü” normalleşme süreciyle ve aşı tedarikini geciktiren yanlış politikalarıyla her gün yüzlerce insanın ölümüne ve daha fazlasının sağlığını kaybetmesine sebep olan iktidar ise son süreci tabii ki (!) yine bir başarı öyküsü olarak sunuyor.

İşte bugün, 1 Temmuz’da, bu koşullarda “normalleşme” ilan ediyoruz.

Bugün 1 Temmuz… Daha da yoksullaştığımız gün.

Çünkü normalleşme kararıyla birlikte işsizlik ve yoksulluk karşısında zaten oldukça yetersiz olan işten çıkarma yasağı, nakdi destek ve kısa çalışma gibi sosyal önlemler de ortadan kalkıyor. Yetmezmiş gibi üstüne bir de yeni zamlar ilan ediliyor.

Normalleşmenin başladığı günde, 1 Temmuz’da, işçi ve emekçilerin bütçesi adına iki önemli kaleme zam yapılıyor: Elektriğe yüzde 15, doğalgaza yüzde 12. Ve tabii harçlara yapılan yüzde 10 zamla öğrenciler de unutulmuyor! Hemen arifesinde ise yeni zamları öngörmüş olacak ki, yılda 5,3 milyon mutfak harcaması yapılan Saray’dan yükselen ses yankısını sürdürüyor: “Gelin porsiyonlarımızı küçültelim!”

Öte yandan bugün, yani 1 Temmuz, birçok işçinin direniş çadırlarında hakları için mücadeleyi sürdürdükleri gün. Mesela, Bel Karper’deki işçilerin grevlerinin 46. günü bugün. Sendika hakları için, ücretleri için, sosyal hakları için işverene ve devletin işverenden yana tavrına karşı mücadeleye devam ediyorlar! Tıpkı Baldur’da, Nedex Kimya’da ve daha birçok işyerinde olduğu gibi… Ya da mesela bugün Termokar işçilerinin direnişlerini kazanımla sonuçlandırdıkları gün!

Bugün 1 Temmuz…

Kadınların ve LGBTİ+’ların hayatlarına, haklarına dönük saldırının İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararıyla birlikte cisimleştiği gün. Ve aynı zamanda Türkiye’nin birçok ilinde kadınların bu kararı protesto için, mücadeleyle elde ettikleri hayati kazanımlara sahip çıkmak için sokaklarda olduğu gün. “Vazgeçmiyoruz, kabul etmiyoruz” dedikleri gün!

Bugün 1 Temmuz… Sömürünün, baskının, şiddetin, yıllardır süren çürümenin “normal” olarak dayatıldığı günlerden bir diğeri! Ve aynı zamanda birçok alanda bu çürümeye karşı tepkinin, öfkenin büyüdüğü, mücadelenin irili ufaklı sürdüğü günlerden biri… Peki, yarın ne olacak? Yarını belirleyen hangisi olacak? Yarını belirleyen olmak için önümüzde/elimizde eksik olan ne? Şimdi asıl soru bu!..

Yorumlar kapalıdır.