İş mahkemeleri

Türkiye’de İş Mahkemeleri ilk iş yasasının çıkmasından 14 yıl sonra 1950 yılında kurulmuştur. Kurulma amacı iş uyuşmazlıklarının bu konuda uzmanlaşmış yargıçlar ile hızlı bir şekilde çözülmesini sağlamaktır. İş Mahkemeleri özel mahkemelerdir. Diğer mahkemelerden uyguladıkları yargılama sistemi ile farklılaşırlar. Görev alanları İş Yasası, Sendikalar Yasası, Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Yasası ve Sosyal Sigortalar Yasası’ndan kaynaklanan uyuşmazlıklarla sınırlandırılmıştır.

İş Mahkemeleri’nde “Sözlü Yargılama” kullanılır. Sözlü yargılama usulünün ilk özelliği, yazılı bir dilekçe vs bulunmadan tarafların mahkemeye sav ve karşı savlarını sözlü olarak bildirme olanağına sahip olmalarıdır. Bu durumda 1) Sözlü yargılama usulünde, okuma yazma bilmeyen birileri de mahkemeye başvurabilir. 2) Davalı ya da davacı tek bir dilekçe ile başvurabilir. 3) Dava dilekçesinin yazıldığı durumda davalının cevap verme süresi ilk oturuma kadardır. Davalı bütün savunmasını birinci oturuma kadar bildirmelidir. 4) Sözlü yargılamada kural olarak davanın üç oturumda bitirilmesi gerekmektedir. 5) Tarafların delillerini ilk oturumda göstermeleri gerekir. Ama yargılamanın araştırması bitene kadar yeni kanıtlar gösterebilirler. 6) Sunulan kanıtlar ilk oturumda incelenir, ikinci oturumda ilkinde olmayan kanıtlara bakılır. Üçüncü oturumda ise yargıç taraflara ikişer kez söz hakkı verdikten sonra hüküm verip hükmü sözlü olarak anlatır. İsterse sonuç için 15 gün içinde tekrar bir oturum yapabilir.

Temyiz süresi karar taraflara açıklandıktan itibaren 8 gündür. Dava işyerinin olduğu yer mahkemesinde de açılabilir. Davaların sonuçlandırılmasında süre sınırlaması vardır. Fakat bu kurala genellikle uyulmaz ve bir yaptırımı da yoktur. İş mahkemeleri özel mahkemeler olduğu için işçiler ve sendikalar davalarının bir an önce bitmesini beklemektedirler. Mahkemelerse iş yükünden, yetersiz personelden yakınmaktadırlar. 31.12.2001 tarihli verilere göre bir önceki yıldan iş mahkemelerine sarkan dava sayısı 57 bin 427; yeni gelen dava sayısı ise 80 bin 818; bozularak gelen 4 bin 376 olmak üzere 145 bin 621’dir.

12 Eylül 1980’den sonra “İş Mahkemesi’ne açılan davalar tebligat ücretlerinden ve her türlü resmi borçtan muaftır” hükmü kaldırılmış ve zaten aylar süren mahkemelerde mağdur olan işçiler bir de yüksek harç ve avukat paraları nedeniyle haklarını arayamaz duruma gelmişlerdir.

Yorumlar kapalıdır.