Uzaktan Çalışma Yönetmeliği neleri düzenliyor?

Uzaktan çalışma kavramı İş Kanunu’nun “Çağrı üzerine çalışma ve uzaktan çalışma” başlıklı 14. maddesinde tanımlanıyor. Bu tanıma göre uzaktan çalışma, çalışanın iş görme edimini evinde ya da işyeri dışında herhangi bir yerde yerine getirmesine dayalı kurulan iş ilişkisi.

Pandemi öncesinde birçoğumuz için çok uzak olan bu kavram, pandemiyle birlikte hem işverence hem de çalışanlarca tercih edilir ve yaygın hale geldi. Özellikle Covid-19 virüsünün nasıl bulaştığının bilinir olmadığı 2020’nin ilk dönemlerinde uzaktan çalışma işverenlerce neredeyse bir lütuf gibi sunuldu; çalışan da toplu taşıma araçlarına binmeden, kalabalık havasız ofis ortamlarına girmeden, kısacası hayati tehlike altında kalmadan evden çalışabildiği için bu iyilik karşısında hiçbir şey sorgulamadan işverenden gelen talimatlara uydu. Ne var ki, bu mutlu tablo uzun sürmedi. Evden çalışma pratiğinin yerleşmesiyle birlikte çalışma sürelerinin üç saat kadar uzadığını hem kendi hayatlarımızdan gördük hem de bu pek çok araştırma ile tespit edildi.

Gelinen noktada Uzaktan Çalışma Yönetmeliği, çalışan haklarının yeniden tesisi açısından beklentiyle doluydu; ancak yayınlandıktan sonra işin renginin tam tersi olduğu açığa çıktı. Burada okuyucunun izniyle yazının başlığını “Uzaktan Çalışma Yönetmeliği gerçekte neleri düzenlemiyor?” olarak düzeltmek isterim.

Gelin, yönetmeliğin detaylarına birlikte bakalım:

  • Öncelikle, geleneksel iş hukukunda işçinin sınıfsal olarak işverenle eşit olmadığı kabulü mevcuttur. Yani kanun, işçi ve patron eşitmiş gibi davranmaz, çünkü değillerdir ve kanun bazı hallerde işçiye özel koruma sağlar. Mesela işverene iş sağlığı güvenliği önlemleri gibi pek çok sorumluluk ve yükümlülük yükler; işçileri koruyan hükümlerdir bunlar. Ancak Uzaktan Çalışma Yönetmeliğinde bunun tam tersi bir hava hakim. Pek çok husus işçi ve işverenin “özgür iradesi”ne bırakılmış, daha doğru bir deyişle patronun insafına terk edilmiş vaziyette.
  • Örneğin, çalışma mekânının düzenlenmesi işverenle işçi arasındaki anlaşmaya bırakılıyor. Yine yönetmelik malzeme ve iş araçlarının temini ve kullanımı için de “iş sözleşmesinde aksi kararlaştırılmamışsa işveren tarafından sağlanması esastır” diyor. Hal böyle olunca bunun fiiliyatta patron kararıyla belirleneceğini ve bu masrafların işçiye yıkılacağını öngörmek işten bile değil!
  • Başka bir maddede “İşin yerine getirilmesinden kaynaklanan mal veya hizmet üretimiyle doğrudan ilgili zorunlu giderlerin tespit edilmesine ve karşılanmasına ilişkin hususlar iş sözleşmesinde belirtilir” denmiş. Bu çok karışık gözüken cümleden aslında elektrik, internet masrafı, yemek gibi giderlerimizi anlamamız gerekiyor. Zira evden işimizi yapabilmemiz için internet kullanımı pek çok ofis çalışanı açısından zaruri. Peki, faturayı kim ödeyecek? Yönetmelik bunu da işçi ve işveren arasındaki sözleşmeye bırakıyor, yani amiyane tabirle sıkıyorsa patrondan isteyin diyor.
  • Gelelim en önemli konulardan biri olan fazla çalışmaya. Pek çoğumuz “nasılsa hafta sonu da evdeyiz, şuna da bakar mısın” denerek her an işe hazır bir şekilde beklemeye zorlanıyoruz. Sosyal hayatımız olmadığı, trafikte vakit kaybetmediğimiz için bu saatlerin de mesaiden sayılması gibi bir algı yaratıldığını görüyoruz. Sanki her şeyi her an acilmiş gibi yapmazsak ofise çağrılma korkusu taşıyoruz. Peki, yönetmelik bu konuda ne söylüyor? “Uzaktan çalışmanın yapılacağı zaman aralığı ve süresi iş sözleşmesinde belirtilir. Fazla çalışma işverenin yazılı talebi üzerine, işçinin kabulü ile mevzuat hükümlerine uygun olarak yapılır.” Zorunlu ve ücretsiz fazla mesainin piyasa kuralı haline geldiği günümüz çalışma rejiminde işverenin insafına bırakılan bu düzenlemenin çalışanlarını koruyacağını ummak çok zor.

Yazının buraya kadarki kısmını fazla hukuki bulanlara kısa bir özet yapmamız gerekirse; bu yönetmelik yemek parasını ödemeyen patrona herhangi bir yükümlülük getirmiyor; evde artan doğalgaz, elektrik, internet masraflarına işverenin katlanmasını beklemiyor; işini kaybetme korkusuyla fazla mesaiye hayır diyemeyen çalışanlara koruma sağlamıyor. Dolayısıyla işverenin yasadışı uygulamalarına, iş sözleşmesiyle düzenlenmesi koşuluyla yasal bir örtü sağlıyor.

Peki, biz ne diyoruz? Çalışma saatleri insanca düzenlenmelidir. Mola, öğle arası haktır. Sanki ofiste çalışılıyormuş gibi düşünülerek belirli saatler içinde iş talebi iletilmelidir. İşle ilgili yazışmalar mesai saatleri içinde kalmalıdır. Haftalık 45 saatlik çalışma süresini aşan çalışmalar fazla çalışmadır ve ödemeleri yapılmalıdır. Hafta tatilinde işçi erişilmeme hakkına sahiptir. İşveren evden çalışma için bilgisayar, internet donanımı sağlamak; elektrik, internet masrafı vb. giderleri karşılamak zorundadır. Kısacası evden çalışan işçilerin de yasal hakları vardır ve olmalıdır!

Yorumlar kapalıdır.