Doktoralı işsiz olmayacağız!
Son 7 aydır 60’a yakın araştırma görevlisinin işine son verilen İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ)’nde asistanlar Haziran’da işlerine geri dönüyor. Direniş devam etmekte, asistanlar direnişleri sonucunda kısmi bir kazanım elde ettiler fakat, uzun vadede güvencesizlik ve işten atılma tehlikesi aynen sürüyor.
Sermayenin üniversite üzerindeki tahakkümü arttıkça güvencesizlik, işsizlik, akademik özgürlüğün yok edilmesi de gün be gün artıyor. Üniversitelerdeki bilimsel çalışmaların yükünü sırtında taşıyan asistanların eğitimdeki bu dönüşüme karşı direnişleri yeni değil. İstanbul Üniversitesi’nde güvencesizliğe ve işten atılmalara karşı asistanların başlattıkları direnişin üzerinden iki yıl geçti. Bugün ise, araştırma görevlilerinin sorunları çok daha ortak, çok daha yaygın…
YÖK yasasındaki 50-d maddesi uyarınca bir bir işten atılan İTÜ asistanlarının aylardır kararlı direnişini önceki sayılarımızda dile getirdik. Ayrıntıya girmeden olayın berraklaşması için kısaca üzerinden geçmekte fayda var.
Güvencesiz olan 50-d maddesi kapsamında üniversitede yüksek lisans ve doktora eğitimlerini tamamlayan öğrenciler, 33-a maddesi kapsamında güvenceli kadrolar olarak atanırlardı. Ta ki 2008 yılında YÖK’ün çıkardığı bir yönetmeliğe kadar (torba yasa kapsamında). Bu yönetmeliğe göre 50-d’li araştırma görevlilerinin 33-a’ya göre atanmalarına son veriliyor. İşte bu yönetmeliğe dayandırılarak üniversitelerdeki asistan kıyımınında önü açılmış oldu. Böylece şirketleşen üniversitelerin yönetimleri tarafından bir bir asistanların işlerine son verildi.
İTÜ Rektörlüğü tarafından görmezden gelinen direnişteki asistanlar, 24 Ocak günü kampüste gerçekleşen ve içinde YÖK başkanı Çetinsaya’nın da olduğu bir toplantıda YÖK başkanına taleplerini iletebildiler. En temel talep, atılan asistanların işlerine iade edilmeleriydi. 1 Şubat’taki YÖK genel kurul toplantısında talepler ele alınmazdan önce, 31 Ocak günü direnişteki asistanlar Ankara’da YÖK binasının önünde taleplerini bir kez daha haykırdılar. Geceyi YÖK binası önünde geçiren asistanlar, 1 Şubat günü YÖK’ten gelen işe iade haberini aldılar.
YÖK’ten yapılan sözlü açıklama şöyle; “Torba yasadaki düzenlemelere dayandırılarak “azami süre” nedeniyle ilişiği kesilen doktora seviyesindeki 50/d’li araştırma görevlileri, 30 Haziran 2013 tarihine kadar doktora tezlerini bitirdikleri takdirde, 2013 yılı sonuna kadar 50/d kadrosunda görevlerini sürdürecekler. Azami süre gerekçesiyle ilişiği kesilen araştırma görevlileri, yönetmelik değişikliği Resmi Gazete’de yayınlandıktan sonra 1 ay içerisinde başvurdukları takdirde ilan şartı gözetmeksizin işlerine geri dönecekler. Yüksek lisansı 3 yıl, doktorayı 6 yıl içinde başarıyla tamamlayan 50/d kadrosundaki araştırma görevlileri eğer yüksek lisansta ise 6 ay, doktorada ise 1 yıl 50/d kadrosunda görevlerine devam edecekler. Doğum izni, sağlık nedeniyle alınan izinler ve askerlikle ilgili süreler azami süreye dahil edilmeyecek.”Görüldüğü gibi Haziran sonu işe geri dönecek olan araştırma görevlileri yıl sonu itibariyle doktoralı işsizliğe tekrar geri adım atabilir. Dolayısıyla, bu asistanlar için bu ancak kısmi bir kazanım olabilir.
Tüm üniversite genelinde asistan kıyımına, güvencesizliğe son verilene kadar ve karşılarına çıkabilecek her türlü hak gasplarına karşı direnmeye devam edeceklerini açıklayan asistanlar, çadırları sökmemekte kararlı.
Üniversitelerdeki bu değişim ve dönüşüm sürecinde irili ufaklı direnişlere rağmen,YÖK ve hükümet geri adım atmış değil. Hatta neoliberal saldırılar fütursuzca devam ediyor. Direnişler üniversiteler özelinde kaldığı sürece hükümete geri adım attırmak zorlaşıyor. Yıldız Teknik Üniversitesi’nde atılan asistanların en ufak bir direniş gösteremediklerini biliyoruz. İTÜ asistanlarının sorunları, diğer üniversite asistanlarının da sorunudur. İş yaşamında karşılaşılan mobbing, her an işten atılma korkusu, güvencesizlik, ağır çalışma koşulları, sadece İTÜ asistanlarının değil her asistanın hatta her büro çalışanının karşılaştığı problemlerdir. Topyekün mücadele ağı örülmediği sürece kısmi kazanımlarla kendimizi avutmaya mahkumuz. Üniversite çalışanlarının örgütlü mücadeleyi büyütmesi hiç olmadığı kadar yakıcı bir önemde.
50-d Maddesi kaldırılsın! YÖK yasa tasarısı geri çekilsin! Tüm üniversite çalışanları için iş ve iş güvencesi!
Yorumlar kapalıdır.